Başarı traducir francés
33,322 traducción paralela
Bu mükemmel başarısızlığı bakalım diğer öğrenciler için bir ders olarak kullanabilecek miyiz.
Voyons si ce fiasco total peut servir de leçon pour le reste de la classe.
Kerberos görevi mürettebat hatası veya gemi arızası yüzünden başarısız olmadı.
La mission Kerberos n'a pas échoué à cause d'une panne ou d'une erreur humaine.
Başarısız olamayız! Olmayacağız!
On ne peut pas échouer, et on n'échouera pas!
Başarılı çiftler üzerine bir kitap yazacağım.
Je vais écrire un livre sur les couples à succès.
Bence siciliniz başarısızlık kokuyor.
Pour moi, madame, votre bilan pue la défaite.
Görevinde başarısız olursan silahın namlusunu çevireceğin tek bir yer var.
si tu faillis à ta tâche, il n'y a qu'un seul endroit pour le canon de ton arme.
O iki polis, Morlighem ve Caplan'dan başka başarısızlığa uğradığını görmek isteyen biri aklına gelmiyor mu?
- A part Morlighem et Caplan, vous ne voyez personne qui aimerait vous voir chuter?
Tüm başarın ve paran kanla elde edildi.
Toute votre réussite a été payée au prix du sang.
Özgürlüğün tadı başarısız olduğunda daha da kötüleşir.
C'est reculer pour mieux replonger.
Durum apaçık ortadayken başarısız olursa bu girişimi açık bir itiraf gibi olacaktır.
Il est dans le viseur. Si ça foire, sa tentative sera considérée comme un aveu.
Başarısız olursak, biz beceremediğimiz için olsun.
Si ça foire, ce sera à cause de nous.
Bu kez başarısızlık istemiyorum.
Cette fois, je veux une solution plus radicale.
Bir sürü denemede o kadar başarılı olmuştu ki gerçekten şansının döneceğini düşünüyordum.
Elle est passée si prêt de décrocher un rôle à de nombreuses occasions. Je pensais vraiment qu'elle percerait.
Yüksek okulda iyi notlar alabilmek de başarı ama neredeyse pantolonu üzerinde fermuarı kapalı herkes A almıyor mu orada.
C'est une chose d'avoir des bonnes notes dans un community college, où tout le monde a un A pour être venu avec un pantalon, braguette fermée.
Hayır, hayır, bilinçli olarak başarılarımı küçümsedin.
Non, tu as fait exprès de diminuer ma réussite.
Başarımın seninle hiçbir ilgisi yok.
Mon succès n'a rien à voir avec toi.
Başarısızlıklarınla da ilgim yok o zaman.
Alors je n'ai également rien à voir avec ton échec.
Onlar başarısızlık değil.
Ce ne sont pas des échec.
Onlar başarımı daha da taçlandırmak için üstesinden geldiğim engeller!
Ce sont des obstacles que j'ai surmonté pour rendre mon succès encore plus puissant!
Kendi kızının başarılarından bu kadar gözü korkup, tüm başarılarına bok atan birine başka ne denebilir ki?
Quel autre nom donnez-vous à quelqu'un qui est tellement menacé par le succès de son propre enfant qu'elle doit le rabaisser sans arrêt?
Bana inandığını, başarılı olabileceğimi düşündüğünü duymak istiyorum.
Je veux entendre que tu crois en moi, que tu penses que je pourrais réussir.
Elbette, başarılı olabileceğini düşünüyorum.
Bien sûr que tu peux réussir.
Çünkü bu ona politik olarak kazanç sağlayacak ve aşırı milliyetçi faaliyetlerinde başarılı olacak.
Vous l'avez détourné avant qu'il soit confisqué. Non, je l'ai détourné, parce que je suis un criminel.
Dennis sadece senin başarını paylaşmak istiyor.
Dennis veut juste partager ton succès.
Ve eğer başarısız olsaydı, ki oldu hala elinde 5 milyon doların olacaktı ve başka bir fırsata yatırabilecektin.
En cas d'échec, ce qui a été le cas, tu aurais pu encore investir 5 millions ailleurs.
Onlar ölürlerse... ben bunu engellemede başarısız oldum için olacak.
S'ils meurent... ce sera parce que j'ai échoué à l'éviter.
# Kelimeler beni başarısızlığa uğratıyor #
♪ Les mots me traversent ♪
Neyin sunumunu yaptın, başarısız deneyinin mi?
Tu dirais que t'en as fait toute une puanteur?
Bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama, bu gittikçe tuhaflaşıyor.
Je ne sais pas comment c'est possible, mais il est de plus en plus bizarre.
Kolayca başarılacak şeyler bunlar.
Des choses clairement réalisables.
Babanı kaybetmişsin, kariyerin dibe vurmuş, ilişkilerde başarısız olmuşsun.
Un père mort, carrière abandonnée en cour de route, des relations échouées.
Sağ tarafta Gotham'ın en başarılı çocuk doktorlarından biri var.
A droite, il y a les meilleurs pédiatres de Gotham.
Kendisinden çok başkalarını korumayı tercih etmesi. Sınırlarını bilmesi, fakat başarısızlıktan korkmaması.
Un homme qui protège les autres avant de se protéger lui-même.
Başarılı olmuş gibi, tüm şehri davet etmiş resmen.
Il a réussi, parce qu'il a invité une grande partie de la ville.
Hayatta başarılar.
Ayez une bonne vie.
Sybil'i indirdiğimiz zaman, Damon üzerindeki kontrolünü kaybedeceğini ummuştum. Ama hala onu kontrol etmeyi başarıyor.
J'espérais qu'en arrêtant Sybil, ça briserait son contrôle sur lui, mais ça n'a rien changé.
Şimdiye kadar başarılı olmam gerekiyordu!
ça devrait déjà être fait!
- Sonra Kimo'nun karakteri başarılı olunca kendisine ait bir film serisi oldu, Canlı Tabanca.
Puis le personnage de Kimo a eu son propre spin-off une franchise plus brillante, le Weaponizer.
Wesley ve Kimo'nun ürünlerden gelen paralarını başarılı bir şekilde çalmanızı mı?
Pour quelle occasion? Vous célébrez le vol réussi de l'argent des dérivés de Wesley et Kimo?
Yani hayır, kendimi başarısız hissediyorum.
Alors, non, je me sens nulle.
Başarısız falan değilsin.
Quoi... pas du tout.
Başarı oranım epey yüksektir.
Mon taux de réussite est plutôt élevé.
Gecenin, kalbimi her zaman derinden etkileyen kısmına geldik. Bu kısımda, hukuk kariyeri yapmak isteyen, başarılı bir öğrenciye yardım ediyoruz.
C'est la partie de la soirée qui tire toujours à ma corde sensible récemment nettoyée... où l'on offre une aide généreuse à un étudiant qui le mérite et qui cherche une carrière dans le droit...
Okulunda başarılar.
Bonne chance à l'école.
- Bu bir başarı.
C'est un succès.
Neyin bize göre olduğunu anlayabilmek için insanın başarısız olma hakkı ve buna tahammül etmesi lâzım.
Je pense juste qu'en tant qu'humains, on a le droit... d'échouer, pour pouvoir découvrir ce qui fonctionne pour nous, tu vois?
Peki ya bu Papuh Boi'ya? Bu kadar hata yapmışsan başarısızlığına sıra bile gelmez.
Enfin, comment je suis censé compter tous tes échecs quand tu en fais autant?
Başarısız olan ahmaklar için ortak bir dil.
Un langage pour des idiots qui n'a jamais pris.
Amerika'nın en büyük başarısı da işte bu, gençlerini sahte savaşlara sürüklemek.
C'est la plus grande réussite de l'Amérique, rendre ses gosses accros à une fausse guerre.
Bu yer, birilerine başarı kazandırmak için değil.
J'adorerais accepter cet endroit ou... un autre.
İtiraf etmek gücüme gitse de epey iyi başarıyor.
Et je déteste l'admettre, mais il est vraiment très doué.
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarısız oldum 33
başarısız oldu 30
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başarılar 28
başarılı 32
başarısız oldum 33
başarısız oldu 30
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başaramayacaksın 18
başaracak 37
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başaramayacaksın 18
başaracak 37