English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Başarısız

Başarısız traducir francés

7,486 traducción paralela
Başarısız olursan, Angie gider.
SIX POUR EN SAUVER UNE Si vous échouez, Angie disparaîtra.
Ama başarısız oldunuz demek değildir.
Mais ce n'était pas un échec.
Ne yazık ki başarısız oldum.
Hélas, j'ai échoué.
Ve bir yerde, başarısız oldum.
Et quelque part en chemin, j'ai échoué.
Bende başarısız değilsin.
Tu n'as pas échoué avec moi.
Eğer başarısız olursanız hepimizin gideceği yer orası, Katya.
Nous allons tous y aller si tu échoues, Katya.
Neden başarısız olmamıza izin veriyorsun?
Pourquoi voudriez-vous nous mettre face à l'échec?
Başarısız oldum.
J'ai échoué.
Hawkman ışını önlüyor ama galiba onun zırhı bile değişikasyon karşısında başarısız olacak.
Hawkman retient le rayon pour le moment, mais à mon avis, même son bouclier finira par céder face à la puissance de la bizarradiation.
Başarısız büyün ile hala konuşabiliyor musun.
Tu peux parler, avec ta recette magique pour l'échec!
# Eğer başarısız olursam #
♪ Et je deviens désespéré ♪
Yalnız insanlar, başarısız insanlar, dışlanmış insanlar.
Solitaires, ratés, marginaux.
Eğer Unkluk'tu ile başarısız olursan, resmen başka seçeneğin kalmayacak.
Si ça ne marche pas avec Unkluk'tu, tu n'auras officiellement plus de choix.
Sırayla gelecek tanıklardan başarısız girişimci Chad'in karısının başarısıyla başa çıkamadığını evliliklerinin zaten kötü bir dönemden geçtiğini kıskançlık ve açgözlülük yüzünden Chad Bryson'un eşi Caroline'ı eline hiçbir şey geçmeme riskini alamadığı için öldürmeyi seçtiğini söyleyecekler.
Vous verrez défiler des témoins qui vous diront que Chad, l'entrepreneur raté, n'a pas supporté le succès de sa femme. Le mariage était chancelant. Par jalousie et par cupidité,
- Şirket onsuz başarısız olur mu?
La société va-t-elle s'écrouler sans elle?
- Neden çoğu dedektif başarısız olur?
Savez-vous pourquoi la plupart des enquêteurs échouent?
Amerikan vatandaşı, kardeşi Başkan Jamal Al Fayeed'e karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunmakla geçen ay suçlu bulunmuştu.
Ce citoyen américain a été reconnu coupable le mois dernier pour incitation à un coup d'état manqué contre son frère, le président Jamal Al Fayeed.
Başarısız oluyorum.
Je disparais.
Oldu, sonra hayat boyu başarısız ilişkiler, sarhoşluk ve travma sonrası stres bozukluğu.
Et toute une vie d'échecs amoureux, d'alcoolisme et de stress.
Başarısız mı oldu yoksa sen mi döndün?
Il a échoué ou tu es revenu?
Görev başarısız oldu.
La mission est abandonnée.
New Yorker'daki harika işinden istifa etti ve her şeyini bu dergiye verdi yani eğer Thermal başarısız olursa, o da olur.
Il a quitté un super boulot au New Yorker et a tout mis dans le magazine, donc si Thermal coule, lui aussi.
Evet, ona baba dedirtme konusunda çok başarısızım. Ama sorun değil.
Ouais, je ne peux pas lui faire dire "Dada" pour sauver ma vie, ce qui est correct.
Başarısız oldun.
Tu as raté.
Başarısız olduğunda bedelini ödeyeceğini biliyorsun.
Tu sais que si tu échoues, tu en paieras le prix.
Bilmiyorum, sadece arkadaşlarımın sınavlarında başarısız olmalarını isterdim.
Ça m'arrivait d'espérer que mes amis ratent leurs examens, comme ça, j'aurais plus de chances de réussir.
- Başarısız dans öğreticileri mi?
De tutoriels ratés de twerking?
Aynen, başarısız olduğumu düşünüyorsunuz.
Exactement, vous pensez que vous m'avez vu échouer.
Politikacılar başarısız ve barış görüşmeleri altüst olduğunda her şeyi kaybettiğimizi düşündüğümüzde artık kimsenin Dekan'a ihtiyacı olmuyor çünkü Frankie var işte burada devreye giriyorsunuz.
Car quand les politiciens échouent, et que la paix est en danger... Quand tout semble perdu, et que personne n'a plus besoin du doyen, car Frankie est là... C'est là que vous intervenez.
Emek sarf edip daha az başarısız insanlar olmak yerine, kötü adamdansa kahraman olmayı yeğlediğimiz için kendimize bu kadar zarar veriyoruz.
On est autodestructeurs car on préfère être des héros et des méchants, plutôt que des gens qui bossent pour être moins nuls.
Başarısız bir girişi ama neredeyse başarıyorlarmış.
Échec mais à peine.
Başarısız olduğumuz ne varsa yüzümüze vurmak için geliyorlar. Lokanta, Eddie...
Ils viennent pour se réjouir de tous nos malheurs, le restaurant, Eddie.
- Başarısız olduklarını itiraf ettiler.
Ils ont enfin admis qu'ils échouaient. J'ai entendu.
Başarısız oldun.
Tu as échoué.
Ve başarısız olursam, sen de başarısız olursun. Efendi'n de bundan hiç hoşnut olmaz.
Et si j'échoue, vous échouez et votre Maître sera mécontent.
Başarısız olmanı istemiyoruz Eldritch.
Nous ne voulons pas votre échec, Eldritch.
Bu kez başarısız olursam bir daha hiç dönemeyebilirim.
À ma première erreur, je suis pas sûr qu'on me donnera une autre chance.
Eğer başarısız olursanız hepimiz batarız demek.
Si vous ne réussissez pas nous sommes tous foutu.
Barmen ya da sıradan birisi olamam. Neden başarısız olacaksam bu kadar yetenek verdin?
Je ne veux pas être un barman, ou une personne ordinaire.
Çünkü o ortaya çıkmasaydı sen hala karısının ailesinin parasıyla geçinen aynı meteliksiz, mutsuz, başarısız Park Slope babası olacaktın.
Parce que, sans elle, tu serais toujours un raté fauché et malheureux, vivant aux crochets de tes beaux-parents.
Her zamanki gibi başarısız olmam için gerekeni yaptın.
Vous vous êtes assuré que j'échoue, toujours.
Şayet başarısız olursa, ne yazık ki dokuzuncu sınıfı tekrar etmesi gerekecek.
S'il le rate, il devra redoubler sa troisième.
Ne yazık ki, bir anda başarısızlığımızın kanıtı olarak altı ağır silahlı asker ortaya çıktı.
Malheureusement, la preuve de notre échec s'est montrée sous la forme de 6 soldats en armure blindée.
Özgürlük başarısız oldu.
Liber8 a échoué.
Başarısız mı?
Échoué?
Çünkü başarısız olursam hatam seninle devam edecek ve bunun kimsenin başına gelmesini istemem.
Parce que tu hériteras de mon échec si je ne réussis pas, et je ne souhaite ça pour personne.
Bir film yıldızı ile evlilik dışı birliktelik yaşadığı gerçeği,... tüm başarılarını bir şekilde boşa mı çıkarıyor?
Est-ce que le fait qu'il avait des relations sexuelles avec une star de cinéma en dehors du mariage, ne nie en quelque sorte que l'ensemble de ses réalisations?
Kız başarılıymış.
Elle est douée.
- Enişten sırf lokantamızın başarısızlığını...
- D'accord, pas tous.
Eğer bu videoyu izliyorsanız, görevin başarı ile sonuçlanması durumunda aşıyı üretip dağıtımını yapmak üzere seçilen ABD ve bazı yabancı ülkelerden oluşan yeni bir teşkilatın parçasısınız.
Maintenant, si vous regardez cette vidéo. vous faites parti du nouveau réseau d'infrastructures aux Etats-Unis et dans certaines autres nations étrangères qui ont été choisies pour produire et distribuer le vaccin dans le cas où leur mission serait réussie.
İlk kitabın başarışız olduğunda rahatlamıştım.
Quand ton premier livre a échoué, j'ai été soulagée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]