English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ E ] / En iyi

En iyi traducir francés

82,996 traducción paralela
Evet, tedavisi gerçekten iyi gidiyor.
Elle va de mieux en mieux, elle récupère.
En iyi görüntülü konuşma uygulaması bizde.
On a déjà le meilleur chat vidéo.
En iyi gemilerimi çalıp kaçtılar. Dünyanın diğer ucuna yelken açıp, ordularını buraya getirip sana saldırsın diye Ejderha Kraliçesi'ne verdiler.
Ils ont fui avec mes meilleurs navires, ont traversé la moitié du monde et les ont donnés à la Reine des Dragons, afin qu'elle puisse vous attaquer.
Kralın Şehri'ndeki en iyi okçular ve demirciler gece gündüz demeden iş başındaydı majesteleri.
Les meilleurs armuriers et forgerons de Port-Réal ont oeuvré nuit et jour, Majesté.
- En iyi içkilerin kendini tanımlayan isimleri vardır.
Un bon cocktail a un nom clair.
İkiniz en iyi dostlarımızsınız biliyorsun değil mi?
Vous êtes nos meilleurs potes.
Tanrım, seni en iyi arkadaşım sanıyordum.
Tu étais ma meilleure amie.
Şu andan itibaren torunların ölene kadar yapılmış en iyi kılıçla bir dizi boğaz kesebilir ve bir silahın bir günde dökeceği kanın yarısını bile dökmezsin.
Même en égorgeant sans relâche pendant 3 générations avec la meilleure des lames, tu verserais moins de sang qu'avec un revolver en un jour.
Aynen, ve en iyi kısmı da şu o sahte tablo hâlâ galeride duruyor.
Je sais, et le meilleur c'est que cette fausse peinture est toujours dans la galerie.
Benim gibi bir mesihin umabileceği en iyi fanatik çeteye nasıl teşekkür ederim?
Alors, comment remercier le meilleur de ces satanés culte de fanatiques un messie comme moi pourrait ne jamais espérer?
İnsanlar en iyi arkadaşını öldürdüğünü öğrenince kederli yüzünle ne kadar kalacaksın merak ediyorum.
Je me demande combien de temps vous allez être rester endeuillé avant que les gens n'apprennent que vous avez tué votre meilleure ami.
Ben sadece sahip olduğum en iyi arkadaşı öldürdüm.
J'ai juste... tué le meilleur ami que je n'aie jamais eu.
Ben iyi olacağım.
Je vais m'en sortir.
Başıma gelen en iyi şey.
Je n'ai pas besoin d'un remède.
Dinle, onun dostun olduğunu biliyorum fakat şu anda olan diğer şeylere karşın,... Bruce'un kaybolmasına, bombaya karşın sen Jim'i aramanın vaktini kullanmak için en iyi yol olduğuna emin misin?
Mais avec tout ce qu'il se passe, Bruce disparu, la bombe, êtes-vous sûr que chercher Jim est la meilleure chose à faire de votre temps?
Seninle ilgili son anım, sahip olduğum en iyi arkadaş ve öğretmeni öldürüşün.
Le dernier souvenir que j'ai est vous tuant le meilleur ami et professeur que j'ai jamais eu.
Sen çalıştığım en iyi polissin.
Tu es le meilleur flic que j'ai connu.
Sahip olduğum en iyi arkadaşsın.
Le meilleur ami que je n'ai jamais eu.
Peki, unutma ki birine bir şey öğretmenin en iyi yolu, onu sorunla yüzleştirmektir.
Mais souviens-toi, la meilleure manière pour apprendre quelque chose à quelqu'un il faut le pousser à bout
Tanıdığım en iyi adamlardan biri.
C'est l'un des meilleurs hommes que j'ai jamais connus.
En iyi kötü video oyunu.
Meilleur pire jeu vidéo au monde.
Arkadaşlarımızdan birini öldürmeyi içermeyen en iyi diğer planımıza gelelim.
Donc trouvons le prochain meilleur plan qui n'implique pas d'assassiner un de tes amis.
Cisco, sana söz veriyorum, dışarıda bir yerde seni en iyi haline gelmeye zorlayacak güzel ve zeki bir kadın var.
Cisco, je te promets qu'il y a une femme magnifique, et intelligente dehors qui va te mettre au défi d'être la meilleure version de toi-même.
Tanıdığım en iyi adamla evleniyorsun.
Tu vas te marier avec le meilleur homme que je connaisse.
Çenesini bir türlü kapatamayan birinin ağzını en iyi hangi şarap doldurur?
Tu penses que quel vin irait mieux avec une grande chaussure fourrée dans sa bouche?
En iyi yaptığın şeyi yap.
Fais ce que tu fais le mieux.
At seni sırtından atarsa yapabileceğin en iyi şey lanet olasıcanın sırtına tekrar binip sürmektir Wallace.
Quand tu tombes de cheval, la meilleure chose à faire... c'est de remonter aussitôt en selle et repartir pour un tour, Wallace.
Dünyanın en iyi teorik fizikçilerinden biri. Ya da gelecekte öyle olacak.
L'une des meilleures physicienne théoricienne... ou elle le sera.
H.R. yakınlaşma konusunda en iyi olanımız sayılmaz. Bir şey olmaz.
H.R. n'est pas notre meilleur atout.
Ya Joe'ya, Barry'ye ya da sana zarar verirse ve sizi kurtarırken güçlerimi kontrol edemeyip onu öldürürsem? O benim en iyi arkadaşım.
Et si elle blessait Barry, Joe ou toi... que je devais te sauver, et que je ne me contrôle pas et la tue?
Onu da en iyi burada yapıyorum.
- Bien sûr. - et c'est ici que j'y parviens.
Lisede en iyi arkadaştık dememiş miydin?
Je pensais que nous étions meilleurs amis au lycée.
Yaşlandıkça daha iyi olmuyor mu?
Et il se bonifie avec l'âge, en plus.
Kim yüzde 10 daha iyi görüntü kalitesi istemez ki?
Qui ne veut pas de 10 % de qualité en plus?
Aslında yapmayacaktım ve sonra yapacaktım ve sonra yapmayacaktım ve sonra yapmamak cidden iyi hissettirdi ve sonra kedi öldü ve şey Robbie uğradı ve bilirsin işte şarap falan.
Disons que... je n'en avais pas l'intention. Puis j'avais envie, puis j'ai changé d'avis... Puis, j'étais contente de m'être retenue.
Dünyanın En İyi Patronu
Meilleur patron du monde
İyi günleri oldu, kötü günleri oldu. Olağan denge ama çok gün oldu.
Il y eut des bons jours, et des moins bons, comme toujours, mais... il y en eut beaucoup.
Çiftçilerinden biri ödemeyi geç oldu, Ve iyi, Diyelim ki gelecek yıl hasat konusunda endişelenmiyor.
Un fermier était en retard pour payer, il n'a plus de souci à se faire pour ses récoltes.
Rakamlar açıklandığında direkt bu haberlerden faydalanmamız için bize Margaret Hearts'ten daha iyi kim yardımcı olabilir ki diye düşündüm. Bütün şehir...
Quand j'ai vu ces statistiques, j'ai pensé que Margaret Hearst pourrait les mettre en valeur.
Penguin'in beş aileye sırtını nasıl döndüreceğimizi iyi plânladı.
Il a su faire que Pingouin s'en prenne aux cinq familles.
Yaraları çok iyi temizlemişler.
Ils ont fait un excellent travail en effaçant les cicatrices.
Bitkiler çoğu insandan daha iyi arkadaşlık yapar.
Tu sais, les plantes sont meilleures en amitié que la plupart des gens.
İyi polis, kötü polis.
Je m'en occupe. Bon flic, mauvais flic.
Arka kapı yok, yük rampası yok, bunun iyi bitme şansı yok.
Pas d'issue de secours, pas de quai de chargement, pas moyen de s'en sortir.
İyi olacak mı?
Est-ce qu'il va s'en sortir?
Belki de bu sırada şu silah satıcısı olayını bıraksan iyi olur.
Peut-être qu'en attendant, tu pourrais laisser tomber ce truc de dealer?
- İyi olacak.
Il va s'en sortir.
- İyi haber şu ki füzenin 5 haneli bir durdurma kodu var.
La bonne nouvelle c'est que, ce missile a un code de désactivation en 5 chiffres implanté.
Umarım şarkı defterinde orada söylediğinden daha iyi bir şey vardır sarışın.
Et j'espère que tu as mieux en stock que ce que tu braillais là-bas, blondinette.
Tıpkı Star Trek'te ışınlayıcının Kirk'ü iyi Kirk ve kötü Kirk diye ikiye ayırması gibi.
Comme dans Stark Trek quand le transporteur divise Kirk en gentil Kirk et méchant Kirk.
Ama şunu biliyorum ki her kötü anın için, bunu atlatmanı sağlayan iyi bir anın da var.
Mais ce que je sais, c'est que pour chaque mauvais souvenir, il y en a un bon... qui t'aidera à le traverser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]