English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Hastasın

Hastasın traducir francés

2,748 traducción paralela
Hastasın!
Tu es malade!
Burada oturup seni izlerken bir öpücük kaparım diye düşünüyordum. Çok genç ve hastasın ve tekmelemeye de gelmezsin ama şu an aklımda sana kemerimle 5-6 darbe vurasım var.
En te regardant, j'ai pensé te voler un baiser bien que tu sois très jeune, souffrante, et peu séduisante.
Hastasın.
Vous êtes malade.
- Hastasın ve bir ayağın çukurda.
- Tu es malade et mourant.
Hastasın!
- T'es malade!
Hastasın sen.
C'est horrible.
Hâlâ hastasın.
- Vous êtes malade.
- Hastasın. Utanılacak bir şey yok.
Tu es malade, ce n'est pas une honte.
İtfaiyeciler yangın mı çıkarıyor? Sırada ne var hastasını öldüren doktorlar mı?
On aura quoi ensuite, des docteurs qui tuent leurs patients?
Hiro, çok hastasın.
- Tu es très malade.
* Dikiz aynasında görmek istiyorum seni güzelim, hastasın sen *
Want you in my rear window Baby, it s sick
Bu akıl hastasını seninle veya sensiz yakalayacağız.
On attrapera ce taré avec ou sans toi.
Bir aydır hastasın ve işe gelmedin.
Ça fait un mois que tu es plus ou moins malade.
- Yang hastasını öldürüyor... Altman da aylık Atlantik Dergisi'ni okuyor.
- Yang tue sa patiente, pendant qu'Altman lit "The Atlantic Monthly."
Justin hastasını görmeye gitti.
Justin est allé voir un patient.
Çok iyiyim. "Koma hastasının üzerinde el tutmaca" da beni yenmene imkân yok, o yüzden çek ellerini.
- Aussi. Je suis imbattable au jeu de la main sur le comateux, - Laissez tomber.
Sen hastasın...
- Vous êtes malade...
Burada olmamalısın. Hastasın sen!
Tu devrais pas être là.
Hastasın sen!
Tu devrais pas être là.
Cesurca mı? Daha önce hiç bir hastasının bunu yapmadığını söyledi.
Elle a dit qu'on était les premiers à le faire.
- Hastasınız siz!
Nous ne vous jugeons pas.
Hiçbir cerrah hastasından vazgeçmek istemez.
Aucun chirurgien n'aime perdre espoir pour un patient.
Ne kadar rahatsız edici de olsa şu an psikiyatri kurumunda bir hastasın.
Vous êtes patient d'un institut psychiatrique.
Violet'ın bir hastasının notlarını güncelliyorum.
J'annote un dossier de Violet.
Hastalarından biri. Onu uçağa bindirmem gerek. - Violet'ın hastasını, Violet'ı değil.
Je dois faire prendre l'avion à l'une de ses patientes.
Ne zamandır hastasın?
Vous êtes atteint.
Yaşıtlarımın çoğu ya nevralji ya da arterit hastası.
À mon âge, les autres souffrent de névralgies, de rhumatismes...
Ama ne yapayım, dayanamıyorum. Hastasıyım kıçının!
Désolé, je peux pas m'en empêcher...
Birkaç yıIdır psilosibin kullanma iznim var. Psilosibin, ileri seviyede kanser hastası olduğu için anksiyete sorunu yaşayan hastaların anksiyetesini tedavide kullanıIan halusinejik mantarlardaki aktif bir alkaliddir.
J'ai eu l'autorisation, au cours des dernières années, d'utiliser la psilocybine qui est l'alcaloïde actif des Champignons Magiques dans le traitement des patients avec un stade avancé de cancer qui éprouvaient de l'anxiété,
Sen akıl hastası mısın?
T'es folle?
Burası AIDS hastası olan çocukların yetimhanesi.
Ces gamins sont des orphelins du sida.
- Sabah çadırının da hastası sanırım
- Bois du matin - Page.
- Hastasın.
- Tu es malade
Şeker hastası. Fakat bu yine de haftada üç kez, yemeğime peynir koymalarını engellemiyor.
Intolérante au lactose, mais ça ne les empêche pas de me faire manger du fromage trois fois pas semaine.
Son zamanlardaki en ilginç hastası sinir krizi geçirmiş bir ev kadınıydı.
Mais dernièrement, sa patiente la plus intéressante était une femme au foyer, qui avait vécu une dépression nerveuse.
Akıl hastası olduğunu sanmıyorum.
Tu n'es pas un malade.
Babamın akıl hastası olması senin suçun değil. Ne? Ondan bahsetmiyorum.
Non, je te jure que j'ai rien eu à voir là-dedans.
82 yaşında bir kadın. Tansiyon hastasıymış.
C'est une femme de 82 ans, hypertendue, qui a présenté un pic hypertensif.
Sindirim hastası olduğunu anlayamadın mı?
Tu n'as pas vu qu'il faisait une hémorragie digestive?
- ALS hastasısın.
- Vous avez la SLA. ( maladie de Charcot )
Ajan Rossi, eğer onunla konuşursanız, ne yaptığını bilmeyen akıl hastası bir kadın olduğundan- -
Et agent Rossi, si vous lui parlez, c'est une femme malade, qui n'a pas conscience de ses actes.
Bu sabah 8.45'te Dr. Peter Oldham'ın hastası Ferguson Bey'den acile telefon gelmiş.
{ \ pos ( 192,220 ) } Ce matin, à 8 h 45, heure de Los Angeles, { \ pos ( 192,220 ) } la police a reçu un appel du SAMU { \ pos ( 192,220 ) } au sujet d'un patient d'un certain Dr Peter Oldham,
Adamı diyabet hastası yaparsın sen.
Tu viens de rendre ce type diabétique à vie.
Sweets'in metroda ölen kanser hastası dışında başka bir kaza yok.
À part le survivant du cancer mort dans le wagon de métro de Sweets... il n'y a pas eu d'autres décès.
Şimdi prenses olduğunu iddia eden amnezi hastası Anna Anderson'ın gerçek adı, geçtiğimiz üç yıldır öldü gözüyle bakılan Anastasia Romanov olabilir.
"Anastasia Romanov, que l'on croyait morte depuis trois ans, " pourrait être la véritable identité d'Anna Anderson, "la victime amnésique prétendant être la princesse."
Hastasınız değil mi?
Tu es malade, non?
- Bizi şeker hastası yapacaksın.
- On dirait du diabète.
Sen hastasın.
Tu es vraiment taré.
- Çok mutlu gözüküyordu. - Karaciğer hastası olmasın?
- Ce n'était pas une défaillance du foie?
İşte bu akıl hastası evsiz kadın- -
Donc cette SDF timbrée vivait là.
Bak, Bailey'e çoktan çağrı bıraktım ve o kardiyo hastası değil.
J'ai déjà bipé Bailey. Ce n'est pas cardiaque.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]