English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Hasta değilsin

Hasta değilsin traducir francés

164 traducción paralela
- Hasta değilsin ya tatlım?
- Tu n'es pas malade, ma chérie? - Non.
- Hasta değilsin değil mi?
- Tu n'es pas malade, dis?
Neden, Charlie Dayı, hasta değilsin.
Mais tu n'es pas malade!
Hastayım ben! - Hasta değilsin.
Je suis malade.
Hasta değilsin değil mi?
Tu en redemandes?
Hasta değilsin, değil mi anne?
Et toi, maman? Ta santé?
Yürüyebiliyorsan hasta değilsin.
Pas assez malade pour rester.
- İyi, hasta değilsin.
- Bon. Tu vas bien!
Sağlığın da yerinde. Hasta değilsin ya?
Tu es en bonne santé.
- Hasta değilsin!
- Tu n'es pas malade!
- Öyleyse ne? Hasta değilsin, değil mi?
- Tu n'es pas malade au moins?
Hasta değilsin değil mi?
Tu n'es pas malade?
Sen hasta değilsin.
Tu n'es pas malade.
Aslında hasta değilsin. Sadece sorunun var.
Tu n'es pas malade, mais tu as un problème.
- Hasta değilsin dimi?
Tu n'es pas malade?
Yani hasta değilsin.
Donc, tu n'es pas malade?
- Hasta değilsin.
- Mais non.
- Hasta değilsin!
- Tu n'es pas malade.
Hasta değilsin, sorunu olan birisin sadece.
Tu n'es pas malade, tu es une personne qui a un problème.
Artık hasta değilsin.
Tu n'es plus malade.
Sen hasta değilsin, hastalığı olan birisin.
Vous n ´ etes pas malade, vous avey une maladie.
Hasta değilsin ya?
Pas souffrant, non?
Hasta değilsin, değil mi?
T'es pas malade, toi, hein?
Hasta değilsin, onun için sana reçete yazamam.
Vous n'êtes pas malade. Je ne peux rien prescrire.
Vernon Ephesian paranoyak sosyopat diyen sensin çünkü yüzyıl önce Yunanistan'da yaşadığına inanıyor. Ama sen orada öldüğüne inandığın halde hasta değilsin.
Comment peux-tu considérer que Vernon est paranoïaque parce qu'il dit avoir plus de 100 ans, et que tu es sain d'esprit alors que tu dis être mort dans ce pré?
Çünkü sen hasta değilsin.
Vous n'êtes pas malade comme elle.
Hasta değilsin değil mi?
T'es pas malade, dis?
Sen hasta değilsin.
Tu n'as pas de laryngite?
Sen hasta değilsin, sadece... ergenlik dönemindesin.
Tu n'es pas malade, Tu es juste, euh... Tu passes par un age... Les ados.
Vaughn, sen hasta değilsin!
Vaughn, tu n'es pas malade!
Hasta değilsin.
- Tu n'es pas malade.
Hasta değilsin yani?
Donc vous n'êtes pas malade.
- Artık gerçekten hasta değilsin. - Hayır.
Tu n'es plus vraiment malade.
Hasta değilsin.
- Tu n'es pas anormale.
Hasta değilsin Clark, sadece kendin değilsin.
Tu n'es pas malade. Tu es juste en train de changer.
Neden sen hasta değilsin?
Pourquoi n'êtes-vous pas malade?
Sadece otu hasta olduğunda kullanabilirsin artık hasta değilsin.
Tu n'avais le droit de fumer que quand tu étais malade. - Tu peux sonner?
- Hasta falan değilsin ya?
- Tu es malade?
Tek bir ziyaretçisi bile olmayan bir hasta için hiç de konuksever değilsin.
Vous n'êtes pas três accueillant pour un rescapé.
Hasta değilsin...
- C'ETAIT LUI?
- Hasta falan değilsin sen.
Tu n'es ici que pour ton plaisir.
Sen... sadece hasta bir kadın değilsin.
Tu n'es pas juste quelqu'un de malade.
- Yine de hasta, sen değilsin.
- C'est un patient, tu ne l'es pas.
Söyle bakalım hasta falan değilsin, değil mi?
Hein, dis-moi? Tu ne serais pas malade?
Hasta degilsin.
Tu n'es pas malade.
- Gerçekten hasta bile değilsin.
- Tu dis que tu es malade et tu ne l'es pas...
O hasta, sen değilsin, buna ne dersin?
Elle est malade et pas toi, d'accord?
Hayır, polis değilsin. Bu hasta heriflerin nasıl düşündüğünü bilmiyorsun.
Non, t'es pas flic, tu sais pas ce qui leur passe par la tête.
Hasta değilsin.
Vous n'êtes pas malade.
Anne artık hasta değilsin.
Tu es guérie, désormais.
Hasta filan değilsin.
T'es pas malade!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]