Ne kötü traducir francés
18,534 traducción paralela
- Gwendolyn, ne kötü olabilir ki?
Gwendolyn, qu'est-ce qui cloche?
İşinde kanunlara uygun bir taktik yapmış, sana da dert olmuş. Aman ne kötü.
Il a été réglo et ça te coûte une migraine, c'est trop bête.
Kötü şekilde ayrıldık demiştin ya. Ne kadar kötü olduğunu merak etmeye başladım.
Quand tu parlais de séparation difficile... à voir les choses, je me demande difficile à quel point?
Bir kızın kötü alışkanlık olarak borsa hobisi olamaz mı?
Une fille ne peut pas se passionner pour la finance?
Ama arkamdan iş çevirip beni kötü gösterme.
Mais ne t'en sers pas pour me nuire.
Artık olmasam da bazen kötü adamları yakalamalarına yardım ediyorum.
Même si je ne le suis plus, j'aide mes anciens confrères à arrêter les méchants.
Kurucu, verilerinizin ne kadar kötü olduğunu yüzünüze mi söylesin?
Vous tenez vraiment à entendre le Fondateur en personne critiquer les données?
- Ben kötü biri değilim Monica.
Je ne suis pas mauvais, Monica.
Aslında, yıllardır onu aramadığım için kendimi kötü hissediyorum.
Je... En fait, je suis confus. Je ne lui ai pas parlé depuis des années.
Neden benim hakkımda hep kötü düşünüyorsun?
Tu m'imagines toujours pire que je ne le suis.
Kendini kötü hissetmeni istemedim.
Je ne voulais pas que tu te sentes mal.
Düşündüğümden daha kötü.
C'est pire que je ne le pensais.
İşleri da da kötü hale getiriyorsun.
Tu ne fais qu'aggraver le choses.
Peki ya Dünya'yı, Savage'tan korumaya çalışarak onu daha kötü bir zorbanın eline düşürürsek ne olacak?
Et si, en essayant de sauver le monde de Savage, vous le rendiez vulnérable à un plus grand tyran?
Zamanda ne kadar geriye giderseniz yan etkileri o kadar kötü oluyor.
Plus vous allez loin dans le temps, plus ça dure.
Her ne ise o kadar kötü olmadigindan eminim.
Quoi que ce soit, ça ne peut pas être si terrible que ça.
Hepimizin kendi yarattığı araflar varsa ve hepimiz bunlarda yaşamak zorundaysak benimki de diğerlerininkinden daha kötü olamaz.
Et si l'on se crée tous un purgatoire dans lequel il faut vivre le mien ne peut pas être pire que celui d'un autre.
Ne ima ediyorsun Brian, Molly'ye kötü bir şey yaptığını mı?
Que veux-tu dire? Qu'il a fait quelque chose de mal à Molly?
O kadar kötü olmaz.
Ça ne sera pas si mal.
Chainsaw benim ortaya çıkardığım bir kanunun aslında çok kötü bir fikir olduğunu biraz ironik bir biçimde bana fark ettirmiş oldu.
- Ce monsieur Chainsaw, avec une pointe d'ironie qui ne m'a pas échappé, vient de me prouver que la loi dont je suis à l'origine était en fait une très mauvaise idée.
Galiba biraz kötü oldum.
Je ne me sens pas très bien.
Ne kadar kötü?
Est-ce que c'est grave?
Durum ne kadar kötü?
Est-ce que Nick se tient les jambes très écartées?
Ben bu işteki kötü adam olmayacağım.
Je ne passerai pas pour le méchant.
Halk'a kötü şeyler sunmaya devam edelim dorsun yani, yine de bu sonucu değiştirmez.
On peut continuer à choquer la nation, si tu veux, ça ne changera rien.
Kötü biri olmadığımı biliyorsun.
Tu sais que je ne suis pas une mauvaise personne.
Kör olmanın kötü yanı da bu, hiç dans edişimi görmedin.
C'est tragique, tu ne m'as jamais vu danser.
Hiçbir zaman parmakla gösterip "Bunlar sporu kötü hale getiriyor." demedim.
Je ne vous ai jamais montrés du doigt en vous accusant de nuire au sport.
Evet, bu anne olmanın en kötü tarafı gibi onlar tamamen büyüyEne kadar, iyi bir iş çıkarıp çıkaramadığını bilemiyorsun.
Le pire, quand on a des enfants, c'est de ne pas savoir si on les élève bien ou non tant qu'ils ne sont pas adultes.
Ama benim gibi kötü bir anneyseniz ve ne yaptığınız hakkında hiçbir fikriniz yoksa ya da sürekli yargılanmaktan bıktıysanız...
Si vous êtes une mère indigne comme moi et ne savez pas trop comment faire ou en avez assez d'être jugée sans cesse...
Sırf günün kötü geçti diye o şekilde bitecek değil.
Que t'aies eu une sale journée... ne signifie qu'elle doit se finir pareil.
Kimsenin suratına kötü haber veremediğini biliyorum.
Je sais qu'elle ne peut pas annoncer de mauvaises nouvelles en face.
Ne kadar kötü olabilir ki?
C'est si terrible que ça?
Ne zaman o çocuğun evine gitseniz başınıza kötü bir şey geliyor.
Il se passe un truc de ce genre à chaque fois que tu vas chez Bobby Popko.
Kendisi sizin de stilistiniz, en kötü ne olabilir ki?
C'est votre styliste, qu'est-ce qui peut mal se passer?
Ama kötü hissediyorum
Dommage que je ne puisse pas tout prendre.
Kötü yargılamanın dışında başka şeyler olmuş mu bilmiyorum.
Je ne sais pas si c'est une mauvaise appréciation de la situation.
Ne kadar kötü görünsede daha da kötüleşebilir.
Aussi grave que cela paraisse, ça peut être pire.
Onların hepsi kötü adam değil, Birçoğu kendi yolunu kaybetmiş.
Ce ne sont pas tous de mauvais hommes, même si beaucoup se sont écartés du droit chemin.
Hava kötü, helikopter uçamaz muhtemelen.
Mais je ne promets rien. Il y a de grosses rafales et les conditions sont très mauvaises.
Kötü haber, evinden çıkmadıkça en fazla bu kadar yaklaşabilirim. Tabii Gizli Servis'in dikkatini çekmek istemiyorsam.
Mauvaise nouvelle : je ne peux pas me rapprocher plus tant qu'il reste à la maison, sauf si, bien sur, je veux attirer l'attention des Services Secrets.
Her türlü kötü adamla sohbet etmişliğim var ve genelde sonu onlar için iyi bitmez.
J'ai eu beaucoup de conversations avec toute sorte de mauvais types, et généralement ça ne se finit pas très bien pour eux.
Doğrusu, paran olmadığını ben kendim çıkardım. - Kendini kötü hissetme yani...
À vrai dire, j'ai deviné que tu étais fauchée tout seul, alors ne te sens pas mal...
Kendimi kötü hissediyorum ama itiraf etsek de bir şeye yaramayacak.
Je me sens très mal, mais... Avouer ne donnera rien de bon.
En kötü ne olabilir?
Que peux-tu ressentir de pire?
Size demiştim bu kötü bir fikir diye.
Voilà pourquoi je ne voulais pas venir.
Ne çeşit iyi polis - kötü polis oyunu çeviriyorsun bilmiyorum.
Je ne sais pas quel genre de... Technique en bon flic et mauvais style de flic que vous voulez faire...
Farkımız şu ; ben ne yaptığımı biliyorum. Annenin ise kendisini nasıl kötü bir duruma soktuğundan haberi yok.
Moi, je sais ce que je fais, alors que ta mère n'a aucune idée dans quoi elle s'est fourrée.
Ama daha değerli bilgi sağlayamazsan Will'in işi kötü gitmek zorunda.
Mais si tu ne peux pas fournir d'infos plus exploitables, alors Will devra être moins efficace dans son job.
Ne kadar kötü durumdasın?
Quel enfoiré êtes-vous?
Ve en kötü kısmı ne biliyor musun?
Et vous savez ce qui est le pire, pour vous?
kötü 450
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haberlerim var 53
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haberlerim var 53
kötü haber 90
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü günde 30
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü köpek 56
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü günde 30
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü köpek 56