Çok korkutucu traducir francés
649 traducción paralela
Ama bu çok korkutucu bir fiyat.
Debout, Dawker...
Çok korkutucu. Belki de bu bitmeden önce vurulur.. ... ve geleceğimi görmeden ölürüm.
J'ai très peur car si j'attrape moi aussi une balle avant que tout ça se termine, je ne verrai rien.
Birden her şey çok korkutucu gelmeye başladı.
Soudainement, tout me fait peur.
Çok korkutucu, John.
Tellement effrayant.
Çok korkutucu, Şeytan'ın yüzü gibi.
Il fait peur, on dirait le diable.
Oh, Tanrım. Bu, sadece çok korkutucu ve biz bunu yapabiliriz.
Qu'est-ce qui se passe avec le dîner?
Bu çok korkutucu.
Vous me faites peur.
Sus, bu çok korkutucu.
Arrête, c'est effrayant.
- Söylemesi çok korkutucu.
- Ce que je viens de dire est horrible.
Orda olmak gerçekten çok korkutucu.
Ça fait peur, là-haut.
Gerçek telepatikler çok korkutucu olurlar ve bu konuda da uyarıldık.
Les vrais télépathes peuvent être formidables, et nous avons été avertis.
Ve çok korkutucu oluyor.
Et tellement effrayant.
Burası çok korkutucu oldu.
J'ai les jetons, moi.
Kendi etraflarına çektikleri çitin dışında kalan her şey onlar için çok korkutucu.
Tout ce qui se trouve à l'extérieur de la muraille qu'ils ont construite tout autour d'eux leur fait vraiment peur.
Goblinler ve İblisler... çok korkutucu gözüküyorlar ancak hepsi birer ödlek. Savaşmak için bir nedenleri yok.
Ces fantômes et ces démons paraissent méchants, mais ils sont lâches... et n'ont aucune raison de se battre.
Onunla yürümeyeceğini bilmek benim için gerçekten çok korkutucu.
Je suis terrifiée quand je pense que ça ne va pas marcher avec lui.
- Çok korkutucu.
Et effrayantes.
Bu çok korkutucu.
Ça fait peur.
Bunlar çok korkutucu anlar. Bunları şimdi hatırlaman çok doğal.
Un enfant traverse des moments effrayants parfois dans sa vie.
Çok korkutucu...
C'est... horrible
- Yok çok korkutucu. - Gerçekten, çok, çok korkutucu.
- Non, quelque chose qui fasse très très peur.
Bu çok korkutucu bir şey Wally, birden fark ediyorsun ki Tanrım, ben hayatımı yaşadığımı sanıyordum oysa insan bile değilmişim.
C'est une chose effrayante, Wally, de réaliser soudain : je croyais vivre, mais je n'étais même plus humain!
Burası çok korkutucu.
J'ai peur!
Çok korkutucu.
C'est flippant.
Bu çok korkutucu.
J'ai eu si peur.
Tamam, bak bu gerçekten ama gerçekten çok korkutucu.
Ça fait vraiment très peur.
Oh, çok korkutucu.
♪ Oh, quelle grosse frayeur
Burası çok korkutucu.
Sûr que ça donne la chair de poule ici.
- Ama çok korkutucu.
- Elle est sinistre.
Yüce İsa aşkına, bu çok korkutucu.
Putain, mais ça me fout les jetons!
Bu çok korkutucu bir şey, beyaz adam.
Ça fait peur, blanc.
Ooh, çok korkutucu!
Une vraie terreur
Bu çok korkutucu.
C'est effrayant
Tüm bu olanlar çok korkutucu şeyler.
Ce qui se passe est un peu effrayant.
Klingon yanım... çok korkutucu olabiliyor.
Mon côté klingon peut devenir... terrifiant.
Boşluk çok daha korkutucu oluyor. Bilinmeyendir.
Cette blancheur est plus redoutable.
Sizi korkutucu tehlike ile ilgili uyarmaya geldim, gezegeniniz tehlikeyle karşı karşıya, çok ciddi bir tehlikeyle.
Je suis venu vous prévenir que si elle nous met en danger, votre planète s'expose à des dangers plus grands encore.
Bazen çok keskin bir zekam var, korkutucu.
J'ai des idées au point que ça me fait peur.
Güzel ama korkutucu. Annenin seni bırakmasına çok sevindim.
C'est gentil de la part de ta mère de t'avoir laissé venir.
Düşüncesi bile çok korkutucu.
Cette idée est terrifiante.
Evet, işin korkutucu yanı ve gerçek anlamı şu bu ağırbaşlı genç kadının içinde, çok canlı ve değişik iki karakter kadının kişiliğine baskın çıkmak için savaş veriyordu.
De façon effrayante, et au pied de la lettre, dans cette ménagère falote, deux personnalités bien marquées se débattaient pour lui imposer leur volonté.
Yalnızca korkutucu arabayı çok hızlı kullanmak gibi.
Ça me fait peur. C'est comme quand on conduit trop vite, vous comprenez.
Bir çok insan dışarıda olmanın daha korkutucu olduğunu düşünür.
Il y en a beaucoup qui pensent que c'est pire à l'extérieur.
Çok da korkutucu değil, geri dönüp olanları düşünmediğin sürece. Çünkü ne hissettiğini biliyorsun- -
Ce n'est pas effrayant sauf quand on y repense parce qu'on sait que ce qu'on sentait était...
Çok soğuk. Korkutucu derecede gerçek.
Ça donne des frissons.
Björnstrand hiçbir ümidin olmadığını ve çok vahşi, kanunsuz ve korkutucu bir döneme geri döndüğümüzü hissediyordu.
Bon... Bien sûr Bjornstrand pense qu'il n'y a vraiment aucun espoir et que nous allons revenir à une période sauvage, sans lois, et terrifiante!
Bu kadar korkutucu olduğunu düşünmezsin. Bu kadar korkutucu bulmamız çok tuhaf.
Ça n'a pourtant rien d'effrayant, c'est étrange que ce soit...
Fakat hepsinden daha çok korkutucu olan şey onun yüzüydü, efendim. Yüzü mü?
Mais la chose la plus effrayante, c'était son visage.
Oh, çok korkutucu.
♪ Oh, quelle grosse frayeur.
Bu yaratığın bundan çok daha fazla korkutucu olabileceğini düşünmeliydim.
Ce ne sont pas les humeurs de cet animal qui vous terrifient le plus.
Mariposa kültürünün yabancı, hatta korkutucu göründüğünü biliyorum, ama aslında, ortak çok şeyimiz var.
Je sais que leur culture nous semble étrangère, effrayante même, mais en fait, nous avons beaucoup en commun.
korkutucu 69
korkutucuydu 18
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
korkutucuydu 18
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27