English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ G ] / Güzel bir kız

Güzel bir kız traducir portugués

2,270 traducción paralela
Bir kız çocuğu, güzel bir kız bebek.
E uma filha, uma miudinha linda.
Seveceğini bildiğim gerçekten güzel bir kız buldum, pencere kilidini açtım ve içeri girdik.
Encontrei uma rapariga muito bonita. Sabia que ele ia gostar dela, e destranquei a janela, e ele entrou.
- Çok güzel bir kız.
- Ela é linda.
Çok güzel bir kız.
Ela é linda.
Ama kız kardeşin kadar güzel bir kızı öldürmek heyecan verici olabilir.
Mas matar uma garota tão linda como a sua filha me excita.
Senin gibi güzel bir kızın devletin çok gizli karşı casusluk laboratuvarında ne işi var böyle?
O que é que uma menina agradável como tu, está a fazer num super-secreto, laboratório de contra-espionagem do governo?
Sarı, lüle lüle saçlarıyla küçük, güzel bir kız.
Uma linda rapariguinha com caracóis louros.
Burada Güzel bir kız varmıs.
Aqui está uma boa miúda.
Çok güzel bir kız, Moe.
Ela é linda, Moe.
Çok popüler. Çok güzel bir kız arkadaşı var.
Tem uma namorada bonita.
- Gerçekten güzel bir kız.
- É linda.
Ya da Costa Rica'ya mı taşınsam kendime şöyle güzel bir kız bulup orada bir Riley hayatı yaşasam.
Ou podias ir para a Costa Rica, arranjar uma bela "señorita", e viver sem preocupações.
Bir zamanlar samanlıktan düşmeden önce aptalca Amerikan duygularına kapılan inanılmaz güzel bir kız görüyorum.
Uma miúda que é uma brasa, que uma vez fez um patego americano parecer fixe depois de cair do feno.
Hangi aklı başında evli kadın bu kadar güzel bir kızı evine alır?
Que mulher casada, com juízo, convidaria uma rapariga tão bonita para a sua própria casa?
Yanında böyle güzel bir kız olunca.
Tens uma bonita rapariga contigo.
Botoks olmadan önce güzel bir kızdı ve şimdi de çok güzel bir kız.
Era uma menina linda, antes do Botox, e continua a ser linda, agora.
Üç yıl önce yeğenim Rachel kayboldu. 14 yaşında, çok güzel bir kız.
Há três anos atrás, a minha sobrinha Rachel, desapareceu. Uma linda miúda.
Ona kaç defa güzel bir kız bulup yuva kurmasını söyledim.
Estou sempre a dizer-lhe que deveria arranjar um boa rapariga e assentar.
Senin gibi bir mahkumun güzel bir kızın dairesinde ne işi olur?
O que faz um ex-recluso no loft duma rapariga bonita?
Kafede güzel bir kız.
Uma linda miúda num café.
Senin gibi güzel bir kızın bu soğukta dışarıda ne işi var?
O que é que uma miúda gira como tu, faz sozinha ao frio?
Güzel bir kız.
Ela é linda.
Çok sevdiğim, çok güzel bir kız kardeşim vardı. Yaşayan herkesten, belki de Tanrıdan bile güzeldi.
Eu tinha uma linda irmã, a quem eu amava mais do que a qualquer outra coisa no mundo e... talvez, mais até do que a Deus.
Güçlü, parlak, iyi yürekli ve çok güzel bir kızım var.
E tenho uma filha que é forte e inteligente, amável, tão bonita
Sen de benimle gelirsin. Hem belki şu şeytani kız yerine daha güzel bir kızla tanışırsın.
Podias vir comigo, talvez conhecer uma rapariga simpática em vez daquela cabra demónio.
Güzel bir kız.
Ela é bonita.
Böyle güzel bir kız ölürse şansın yaver gider.
Se esta criança morrer, então as tuas hipóteses serão melhores.
Güzel, yeni bir eşim vardı. Ve Cleveland Jr.'ın güzel bir kız kardeşi vardı. Ve havalı, serseri bir erkek kardeşi.
Onde eu tinha uma mulher nova lindissima e onde o Cleveland Jr tinha uma irmã lindissima e o puto mais endiabrado e fixe como irmão mais novo
... şimdi, babanı yerleştirdiğimize göre okyanusa bakan güzel bir otel odasının balkonunda evlenmeye ne dersin? Şahit olarak sadece baban ve ben ve Fritz'in kız kardeşi olacak?
Brenda, agora que instalámos o seu pai, gostarias de te casar na varanda do quarto de um agradável hotel com vistas para o mar somente com o teu pai e eu e a irmã de Fritz como testemunhas?
Güzel bir şeylker istiyorum şu bilardo masasının yanındaki kız için.
Traga uma bebida fina... para a rapariga perto da mesa de bilhar.
Bildiğin gibi, kızın ve yeğenim güzel bir çift oldular, değil mi?
Sabe, a sua filha e o meu sobrinho... formam um belo casal, não acha?
Ama kulübe zengin koca arayan bir sürü güzel kız gelir.
Olhe, ela não é o primeiro borracho que vai tentar apanhar um peixe grande.
Ailemi, kızımı Madeira soslu güzel bir kaburgayı.
Da minha família... da minha miúda... de uma boa costela com molho madeira.
Sen güzel, zarif, şık bir kadınsın ve yalnız kalman mümkün değil.
És uma mulher bonita, elegante, com classe, e não é possível que acabes sozinha.
Güzel zeki, komik, küçük bir kız ve hiç kimse senin için savaşmadı.
E ninguém te apoiou.
Çok güzel ama, o bir kız ve kızlar ilginç değildir.
É bonita mas é rapariga, e elas não têm interesse nenhum.
Çok güzel bir yüzün var kızım.
Tens uma cara muito bonita.
Asla bir çeçene kız kardeşinin çok güzel güldüğünü söyleme.
Nunca digas a um checheno que a irmã dele tem um sorriso bonito.
20'li yaşlarında bir kız Şirin Sarışın Güzel göğüsler.
Rapariga nos seus 20 anos, bonita, loira... Com um belo par de mamas.
Bir kızının olması ne güzel.
É tão agradável ter uma filha.
Güzel, normal bir kız ve sizinle tanıştırmak istiyorum.
Eu fui a esse centro comercial e conheci uma miúda, uma miúda simpática e normal e quero que a conheçam.
Bunun için milyon dolarlık bir gülüşün sorunu çözecektir,... birkaç da güzel söz söylersin ve ta da kız artık emrine amade.
Por isso, dás-lhe o teu sorriso de um milhão de dólares, dizes umas palavras bonitas e... tem-na na mão.
Hem de bana güzel kızım diyip bir gün dünyayı değiştireceğimi söylemişken.
Tu, que me chamaste "a tua menina bonita" e disseste que eu ia mudar o mundo, um dia?
Evet güzel, eğlenceli ve aşırı derecede eğri büğrü davranan biri ama bekar bir baba olarak önceliğimi kızıma vermeliyim.
Sim, ela era linda, engraçada e extremamente flexível. Mas como um pai solteiro, tenho que pensar na minha filha.
Bir senatöre göre genç ve güzel olmanız ne yazık öyle değil mi?
Não é bonita e jovem de mais para ser uma Senadora?
Ama o kültürün, güzel, zeki, eğlenceli ve Amerika'da yaşayan bir kız yarattığını biliyorum. Ve Amerika utancı sallamaz.
Mas o que eu entendo que ela criou uma bela... engraçada e inteligente miúda uma miúda que agora está na América, que é um país... que não se importa com a vergonha.
Peki, güzel. Çünkü bu her kızın bir eşte istediği şey, senin gibi biri.
Bem, ainda bem, porque é isso que todas as raparigas querem num marido, alguém como tu.
Kız zeki, güzel bir de koltuk altı olayı var.
Ele é inteligente, é linda e há toda a loucura da axila.
Şimdi, önerim güzel bir amigo kız seç hamile olan değil tabii ki ve oyun kurucuyu fotoğraf için seç. Zira onların yüzlerinin çengelli iğne ile çizilme ihtimali daha düşük.
Sugiro que escolhas a líder de claque bonita, não a grávida, e o quarterback para a foto, visto as caras deles terem menos probabilidades de serem riscadas por pioneses.
Yaşam ve ölümle geçen uzun bir günden sonra dünyanın en güzel kızını görmek gibisi yok.
Depois de um longo dia entre a vida e a morte, não há nada mais reconfortante do que ver a mulher mais bonita do mundo.
Bak... Anlamıyorum... Olağanüstü güzel bir plajdaki olağanüstü güzel bir anı bu sıçtığımın yapmacık zırvalarıyla neden bok ediyorsun gerçekten çok merak ediyorum.
Olha, não consigo parar de pensar por que haverias de querer estragar um momento tão perfeitamente lindo numa praia perfeitamente linda, com toda esta merda artificial.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]