English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ç ] / Çağır onları

Çağır onları traducir portugués

305 traducción paralela
Çağır onları Bullet.
Chame por eles, Barco.
Çağır onları.
Chama-os.
Çağır onları, Rufio.
Manda-os chamar, Rufio.
Çağır onları!
Chamem-nos!
Çağır onları!
Ligue-lhes.
Polisi çağırmak istiyorsan, çağır onları.
Quer chamar a polícia, chame.
Git, çağır onları!
Tragam-nos aqui.
Onları içeri çağırın.
Que entrem.
Onları çağırıyorum.
Vou chamá-los
Boyar prensleri tarafından olmayan ya da iyi aileden ve mütevazi soydan gelen, Çar'a gönülden hizmet için hazır olan iyi Hıristiyanlara gelince Çar onları Alexandrov'un küçük kasabasında muhafızlarına katılmaya ve sadakat yemini etmeye çağırıyor.
Pelo contrário, os bons cristãos que não reconhecem os príncipes e boiardos e estão dispostos a servir o czar, com lealdade e fidelidade, a eles, o czar lhes pede que formem a sua guarda pessoal que prestem juramento de fidelidade ao czar que venham à vila de Alexandrov.
Ben de senede bir, onları ziyaretime çağırıyorum.
Então, uma vez por ano, no meu aniversário, convido-os a visitar-me. - Muitos...
- Çağır onları Mac.
Icterícia e fungos.
Onları çağırmama aldırış etmiyorlar.
E não me obedecem quando os chamo.
- Peki, çağırın onları geri. - Çağırın geri!
Chamai-os de novo, Chamai-os de novo,
Geri çekil onları. Topçuları çağır.
- Não podemos retirar.
Bullet, çağır onları.
Barco, chame-os.
Onlar da seni çağırıyor, bende sana aşkımı haykırıyorum
Seu amor o chama, como o meu também.
- Mahkemenin bilgilenmesi açısından, sözcüklere dökülmesi edebe aykırı suçlamalar için tüm saygılarımla... tanıklığı gereken bu genç hanımefendiyi tanık olarak çağırırken, mahkemenizin suçlamaları okuduğunu bilmekle birlikte onları hariç tutup, sanığa yüklenen suçlamalarda dikkatinizi çeken Savaş suçları ile ilgili 92.ci maddenin dikkate alınmasını talep ediyorum.
Desde que a corte reconhece a natureza delicada das acusações. Gostava de sugerir que em referência à jovem senhora... de quem a presença é necessária como uma testemunha, que a corte omita a leitura das acusações e de especificações em detalhe... e cite simplesmente o acusado como culpado... por violação do 92º artigo de guerra em ambas as acusações.
Genellikle diğer gezegenlerin işlerine karışmazlar ama ben onları çağırınca buna mecur kaldılar.
Estou feliz em ver você! Kitty, esta é Dodo. Dodo, Kitty.
Tabii her efsanede böyle bir kitap vardır ama Necronomicon çeşitli formüller içeriyordu bunlar sayesinde, kişi kontrolü yeniden elde etmek için fırsat kollayan karanlık tarafın yaşlı tanrılarıyla konuşabilir ve hatta onları çağırabilir.
Claro, cada mitologia tem um livro assim... mas supostamente o Necronomicon teria fórmulas... que permitiriam que alguém se comunicasse... ou mesmo invocasse os deuses antigos... os "antigos" do além que já governaram o mundo... e agora simplesmente esperam... uma oportunidade para retomar o controle.
Yani, eşinin ailesi çok mu korkunç ki onları düğüne çağırma cesaretin yoktu? Klasik özür, sağlık sorunu veya seyahat zorluğu falandır, biliyorsun.
Quando os parentes são tão horríveis que nem podem ir ao casamento, a desculpa do costume é falta de saúde ou a distância.
Eğer onları çağırsak, gelmeleri iki gün alır.
Se os chamarmos, podem chegar cá num dia ou dois. Tenho outra ideia.
- Onları alın ve Teğmen Mitgang'i de çağırın.
- Trá-las e ao Tenente Mitgang.
Müzisyenleri çağır ve onların sevimli bir şeyler çalmasını sağla.
Chame músicos, e os coloque para tocar algo bonito.
- Geri çağırın onları.
- Chame-os de volta.
Onları geri çağır.
- Sim, Major. - Volta aqui.
Onları yağmur lastikleri için çağır.
Chama-os para trocar de pneus.
Çağırın onları, göreyim.
Chamai-os, deixai-me vê-los.
Tanrı onun kutsal sözlerine inanan Şeytan'a tapanları bulan ve onların ruhlarını yakarak temizleyen kullarını çağırıyor ki onlar Tanrı'nın tahtında merhamet bulabilsinler.
Para que encontremos os adoradores do diabo, e purifiquemos a sua alma, e encontrem piedade debaixo do manto do Senhor, na fogueira.
Hemen çağırın onları.
Traga-os agora.
Onları çağır. 2.
Chame todos.
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
Toda a semana me escondi deles, mas parece que me encontraram aqui esta noite, assim melhor é que subam também a cantar...
Onları içeri çağır ve şarap ver.
Faz-lhes sinal e dá-lhes vinho!
Akrabalar gibi, onları düğünlere çağırırsın sonra da onları 10 yıl boyunca görmezsin.
São como os parentes, temos de os convidar para o casamento, e depois não os voltamos a ver durante 10 anos.
Onları eve çağır.
Traga-os para casa.
Kıymetli onları çağırıyor!
O val ¡ oso esta vhamando por eles.
Bence onları çağır da bir gösteri yapayım.
É melhor marcar uma reunião com eles que eu lhes darei uma diversão.
Onları, o yaratıkları geri çağır, yoksa haritayı sonsuza dek yokederim.
Chama aquelas, aquelas criaturas, ou destruo o mapa para sempre.
- Yine onları çağırırsın.
- Voltavas a chamar os teus amigos.
Onları özgürlüğe çağır.
Chama-os para a liberdade.
Anlatan : Onlar kendilerini "writers" diye çağırıyorlar çünkü yaptıkları bu.
Chamam-se a eles próprios "Escritores" ( "Writers" ) porque é o que fazem.
"Führer" onları "kurtlar" diye çağırır.
O "Führer" chamava-lhes seus "Wolfs" *.
Çünkü onların dini Orta Çağ'dan... ve piskoposluğun aykırı üstünlüğünden kurtulamadı.
Porque a igreja deles nunca superou a idade Média... nem o domínio duma supremacia Episcopal demente.
- Hayır, onları çağırmak istemezsin.
Não, não. Sabes o que a policia iria fazer a esta empresa?
Onları yanımıza çağır.
Porque não vais até ali... e os convidas para se juntarem a nós, está bem?
- Onları buraya çağır ama tek tek.
- Chame um de cada vez.
Geri çağır onları.
Chama-os de volta.
Sen merkeze geri dönüp yardım çağır, Ben onları yakalayıp uyarıcam.
Peça ajuda. Eu apanho-os, e vou avisar as pessoas.
Şimdi onları geri çağır!
Agora, chama-os de volta! O quê?
- Hayır! Resimle beraber gitmeden önce onları geri çağır!
Sim, chama-os antes que cheguem ao carro e levem o rolo fotográfico.
Sanırım, onları daha sık çağırmalıyız.
Acho que devíamos convidá-los a vir cá mais vezes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]