Çok dar traducir portugués
4,139 traducción paralela
Kadın, çok dar bir yerdeyiz ve ben ağırlık çalışıyorum.
Dona, estamos dentro de um espaço apertado e eu ocupo 140.
Ayrıca bu düğün yolu çok dar!
E aqueles corredores são demasiado estreitos!
DC'deki ev piyasası çok dar, tamam mı?
O mercado imobiliário em Washington está complicado.
O hareket için çok dar bir yerdeyiz Schmidt.
- Estamos muito perto para isso.
Burası çok iş demek.
Ia dar muito trabalho.
Sence kimi daha çok dikkate alırlar?
A quem achas que vão dar mais ouvidos? Vais ajudar-me ou não?
- Pek çok özelliğim vardır, DiNozzo. Boş boş konuşmadığım veya size ishal kaptırtmadığım zamanlarda.
Sou muitas coisas, DiNozzo, quando não estou a tagarelar ou a dar-te uma disenteria.
Bu yüzden birlikte çok zaman geçireceğiz.
É por isso que você e eu vamos dar-nos bem.
İstediğin şeyi vermeye çalışıyorum ama sen bunu çok zorlaştırıyorsun.
Estou a tentar dar o que queres, mas tu tornas tudo muito difícil.
Leopar, desenli tüylerini kamuflaj olarak kullanarak bölgesinde yavaşça ve sinsice dolanır, bu sayede avına saldırmadan önce ona mümkün olduğunca çok yaklaşabilir.
O leopardo caminha furtivamente pelo território, sem pressa e oculto, usando a pele pintada como camuflagem para chegar o mais perto possível da presa, antes de dar o bote.
Daha çok vermek istiyorum.
Eu quero dar mais.
Deb'in evi çok dar ;
A casa da Deb está atulhada.
Hak ettiğinden daha çok itibar kazanmış olur işte.
- Deixa-os pensar. Vão dar-lhe mais crédito do que ele merece.
Ona hediye alacağım. Bana çok yardımcı oluyor.
- Bem, queria dar-lhe algo, por me ter ajudado e tudo o resto.
Bana öneride bulunabilmek için kafanın çok karışık olduğunu düşünüyorum.
Acho que podes estar demasiado distraído para me dar os melhores conselhos. - Trent.
Nasıl istersen öyle söyle. Ama büyük sükseli bir dava kazancı çok iyi görünür. Rakamımı indirirsem tabii.
Bem, podes dar as voltas que quiseres, mas uma vitória de grande perfil... ia-vos fazer muito bem à imagem.
Şu an okulda olmamız çok iyi oldu çünkü sana bir ders vermek üzereyim.
É adequado estarmos numa escola porque te vou dar uma lição.
Zaten o kadar çok değil... - İletişim yöneticime para vermek...
- Dar dinheiro ao meu diretor de comunicação.
- Tamam. Şimdi sana çok güzel, özel bir şurup veriyorum.
Agora, vou dar-te um xarope especial.
Alexi'ye verebileceğim pek çok emir var.
Existem várias ordens que eu posso dar ao Alexi.
Bu çok kurnazcaydi. Sen ve Jane bana ders verdiniz.
Foi bem visto ter pedido ao Jane para me dar umas lições.
Ama... Ama ben çok değerli bir hediye buldum ve Kral da onun için istediğim her şeyi verecek.
Mas... eu encontrei o maior prémio de todos, e o rei... vai dar-me o que eu quiser por ele.
Çok fazla kan dökmeden gerçekleşmeyecek gibi ve senin bana verdiğin...
Isso não acontecerá sem derramar muito sangue. E o que me pode dar...
Çok kişiye saygısızlık ettim ve ağzıma sıçsan bile haklısın.
Já insultei muita gente e fazia bem em dar-me uma coça.
Çünkü seni dinlemek çok daha iyi sonuçlanacak.
Porque dar-te ouvidos a ti é muito melhor.
Bu dar çizgi izlere bakıldığında testerenin çok iyi dişleri varmış.
As linhas estreitas nas estrias residuais indicam dentes muito finos.
Bence belki Parker İngiltere'dedir diye ya da Christine çok sağlıklıdır diye ama Booth bu çocuklara bir karnaval vermek istedi.
Acho que é porque o Parker está em Inglaterra ou talvez porque a Christine seja tão saudável, mas... o Booth queria dar uma festa a estas crianças.
Çok güzel bir düğüm atabilirsin,
És perfeitamente capaz de dar um nó.
Çok iyi işler yapacaksınız.
Vocês vão dar-se muito bem.
Ama temyiz için Ray Seward'ın eline koz vermeyeceğim çok çok iyi bir sebep olmadığı sürece ve o çocuğun çizdiği resim de buna dahil.
Mas não vou dar ao Ray Seward razões para um recurso, a menos que haja uma boa razão e que não seja o desenho do miúdo.
Başından çok şey geçti. İyileşmesi için... -... biraz zaman tanımalıyız.
Ela passou por tanta coisa, temos de dar-lhe algum tempo para recuperar.
İkimizin de cildi çok kolay morarıyor o yüzden belki de bekleyip, kırbaça yavaş yavaş geçmeliyiz.
Ficamos facilmente com nódoas negras, portanto, devíamos dar tempo até chegarmos ao chicote.
Şey, neredeyse 20 blok öteye arabamı park ettim ve yürüdüm ve yalan söylemeyeceğim, birkaç kez vazgeçecektim ama bildiğim kadarıyla, yumruğumu havaya doğru kaldırdım ve çılgınca şeyler bağırdım ve bir çöp kutusunu tekmeledim ben - ben iyiydim, ben kesinlikle çok iyiydim.
Estacionei a 20 quarteirões daqui e vim a pé. E não vou mentir, quase fui roubado algumas vezes, mas enquanto fiquei com os punhos no ar e a gritar loucuras, e a dar chutos nas latas de lixo, fiquei bem, numa boa.
- Neye bakıyorsun? Sevgililer gününde Bernadette'e vermek için acayip romantik bir hediye arıyordum çünkü epeydir çok canımı sıkıyor.
Pensei em arranjar uma coisa muito romântica para dar à Bernadette.
Hediye vermenin de seni çok gerdiğini biliyorum bu yüzden aldığın şeyi iade edebilirsin.
E sei que dar prendas te faz sentir muita pressão. Podes devolver o que me compraste.
Softbol derken ; önündeki iki, kalçasındaki bir şeyden ve çok sevdiğin için onun amını çok yalamaktan bahsediyorum.
Por softball, estou a falar em dar-lhe duas pela frente e a seguir uma no rabo, e depois só comer a rata dela um bom bocado porque tu gostas muito disso.
- Sizi Finlandiya'da karşılamaktan çok memnunum.
É um prazer dar-lhe as boas-vindas à Finlândia.
Bulmak çok zor olmaz.
Ele vai dar nas vistas.
Çok eğleneceğim be!
Vai-me dar imenso gozo!
Pekala öğretmenlikte çok para kazanıyor musun?
Então... Ganhas muito dinheiro a dar aulas?
Ona daha çok manitol vereceğiz.
Vamos dar mais manitol.
Ama sıra sana geldiği zaman yapılabilecek çok az ameliyat kalmış olacak çünkü insan genom haritalaması, insanlara hastalıklarıyla daha oluşmadan savaşmalarını sağlayacak bilgiyi sağlamış olacak.
Mas espero que, quando a tua hora chegar, tenhas poucas operações para serem feitas, porque o mapeamento de genoma vai dar informações às pessoas para que lutem contra doenças antes de acontecerem
- Eh, eğer Adalet Ekibi çok meşgulse, Biraz olsun yüklerini azaltmaktan memnuniyet duyarım.
Se a Liga da Justiça está ocupada demais, fico feliz em dar uma ajuda.
Bu işleri bu noktaya ben getirdim ve çok özür dilerim ama önüne geleni yumruklayamazsın.
Eu entendo o que te levou a isto e sinto muito, mas não podes sair por aí a dar murros nas pessoas.
Ama uzun süreli değil, daha çok geçerken uğrar gibi.
Não a longo prazo, só para dar uma volta.
Bana kendin hakkında daha çok açıklama yapmalısın.
Tem de me dar algo mais do que a sua palavra.
O zaman insanlara karışır, kimse çok fazla soru sormadan etrafa bakınabilirsin, hem annem de aldırmaz, seni seviyor.
Podes passar despercebido e dar uma vista de olhos, sem que ninguém faça demasiadas perguntas. E a Mamã não se importará, ela gosta de ti.
- Sana çok iş veriyoruz aslında.
- Estamos a dar-lhe muito trabalho.
Mutluydular, ayrılmaları da bu nedenle çok kötü oldu ama bizim de bildiğimiz gibi sonunda güç veriyor.
Eram felizes, o que torna a perda pior, mas acaba por dar força, como nós bem sabemos.
- Darıldıysanız çok özür dilerim.
- Lamento imenso se os ofendi...
Bu fırsatı kullanmasına izin verdiğin için gerçekten çok anlayışlı davrandın.
Sabes, foste muito compreensivo em dar-lhe essa oportunidade.
darrell 27
darin 43
darrin 36
darien 20
darmok 16
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
darin 43
darrin 36
darien 20
darmok 16
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok daha fazlası 28
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok dikkatli ol 53
çok daha fazla 27
çok düşünceli 17
çok derin 25
çok daha iyi 204
çok değişmişsin 21
çok daha fazlası 28
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok dikkatli ol 53
çok daha fazla 27
çok düşünceli 17
çok derin 25
çok daha iyi 204
çok değişmişsin 21