And he's like traduction Turc
6,843 traduction parallèle
And his breath always smells like he's been eating ass for days!
... yine o nefesi, tüm gün boyunca göt yalamış gibi kokuyor.
- When he's reading... - Hm-mm. and he's really into it, he touches his glasses and wrinkles up his nose at the same time, like this.
Okurken kendini kaptırıyor gözlüğüne dokunuyor ve aynı zamanda burnunu şöyle yapıyor.
And he was like, "Huh, sixth grade."
O da "Altıncı sınıf." dedi.
I would bet my house seats to "If / Then" that, like, in one month, he's gonna be like, "Well, I did have this college roommate and we did have feelings for each other, but we never did anything."
İddiaya girerdim, bir ay içinde, şöyle olacak, "Pekala, Üniversitede bir oda arkadaşım vardı, ve birbirimize karşı bir şeyler hissediyorduk ama hiç bir şey yapmadık."
And then... and then in, like, two months, he's gonna be like, " Oh, yeah,
Ve sonra... ve sonra, şöyle, iki ay sonra şöyle diyecek, " Oo, Peki,
And he's picking the tomatoes out of his salad just like I do.
Tıpkı benim gibi salatasından domatesleri ayıklıyor.
I kissed him once, about 15 years ago, and now he's got this look on his face like he knows me, the bastard. OK.
Bir kere öpüşmüştük, 15 sene önce ve şimdi beni tanıyormuş gibi bir surat ifadesi var piçin.
The three of us combine our ingredients, making, like, one gigantic, delicious cream pie, some little kid sucking it down and he's paying us for the pleasure.
Üçümüzün karışımını ortaya koyup devasa, lezzetli bir kremalı turta yaparız. Küçük çocuklar onu ham yapmak için bize zevkle para ödeyecektir.
- Okay, did you bomb and fail and bomb, just like I knew you would? - He did. He did.
- Dediğim gibi başarısızlığa uğradınız mı?
Dougal said he let out a small sound and dropped like a rock and didn't get up again.
Dougal'ın dediğine göre küçük bir ses çıkararak külçe gibi yığılmış ama yine de uyanmamışım.
And one of my boys... Like catching a ball... He just sticks out his hands...
Bizim oğlanlardan biri sanki top tutarmış gibi ellerini öne çıkarıyor.
And backed into a corner. Dad's just taking the fall to cover for her, just like he did when it happened.
Babası onu korumak adına suçu üstleniyor, sanki o yapmış gibi.
Like, you know those carnie games with the clowns and the clown is on the dunk tank and he insults people and people try to throw the baseballs and knock him in the tank?
Karnavallarda palyaçolar olur ya... Veya havuza düşürmeli oyunlar. Hani insanlara hakaret ederler ve insanlar da top atıp suya düşürmeye çalışır.
And then the next part, he's like,
- Sonra da diyor ki :
Hey, this is gonna sound like the beginning of a bad joke. But I'm in this bar, and I got this guy spinning this cock-and-bull story about this 50-cent piece he's trying to sell me.
Çok kötü bir şaka gibi gelecek belki biliyorum ama barda bir herifle tanıştım ve bana acayip saçma bir hikaye anlattı.
Ace tries to tell me that, like, he's not in a sexual place right now, but one more day of radio silence and he will be knocking at our front door, naked.
Ace şu an bana cinsel açıdan hazır olmadığını söylemeye çalışıyor ama birkaç gün sakinlikten sonra çıplak bir şekilde kapımızı çalacak.
He's, like, so self-possessed and random.
O kadar kendine hakim ve tahmin edilemez ki.
And I do, I do respect him because he's his own man, and that totally takes courage, but he's also, like, a little bitch.
Ve evet, ona saygı duyuyorum çünkü kendi kendine yetebilen biri ve bu da cesaret ister ama aynı zamanda da küçük bir sürtük.
He couldn't let Erica leave, and now he's dating a girl he doesn't even like.
Erica'yı bir türlü bırakamadı ve şimdi hoşlanmadığı bir kızla çıkıyor.
And yet it's like he lives here.
Sanki yıllardır burada kendisi yaşıyor gibi.
It's like someone knew there'd be people looking for Speight and wanted to make certain he couldn't be found.
Sanki birileri Speight'i arayanlar olacağını bilip bulunmasını engellemek istemiş gibi.
He's in need of a hernia repair and I'd like to perform it.
Fıtığının tedavi edilmesi gerekiyor ve ben tedavi etmek istiyorum.
He started yelling at me because they were crying, like it was my fault and the only way I can get him to look at me is knock him upside the head with a pan.
Sonra da onlar ağlıyor diye bana bağırmaya başladı,... sanki sadece benim hatammış gibi, bana bakmasını sağlayacak tek şey... kafasına tavayla vurmam.
He's so fragile and insecure but, oh, look, you like him.
Çok kırılgan ve güvensiz.
I feel like all I've been doing since we met Is salt eggplant and pat it down with a paper towel and he still...
Tanıştığımızdan beri sanki tek yaptığım tuzlanmış patlıcanı kağıt havluyla tutmak.
- You scream at him... act like you're right and he's wrong, but you're the one who had an affair.
- Ona bağırıyorsun. Sanki o suçluymuş da haklı olan senmişsin gibi davranıyorsun. - Ama gizlice ilişki yaşayan sendin.
Your father and I have been talking, and it, uh... it seems like he's going to stay somewhere else for a while.
Babanla konuştuk ve görünüşe göre bir süre başka yerde kalacak.
Kurt and Blaine are still broken up, and Kurt's not really dating, but Blaine definitely is dating, and the guy he's dating is Karofsky, so, like, ouch.
Kurt ve Blaine hala ayrılar ve Kurt kimseyle çıkmıyor ama Blaine kesinlikle biriyle çıkıyor ve çıktığı kişi Karofsky. Can yakıcı.
First the almighty Finn Hudson joins Glee Club, and everyone rejoices like he's baby Jesus.
İlk olarak ulu Finn Hudson Glee Kulübü'ne katıldı ve herkes sanki bebek İsa gelmiş gibi sevindi.
He's probably already kidnapped another girl, and I'd like to find her.
Muhtemelen çoktan başka bir kızı kaçırmıştır ve ben kızı bulmak istiyorum. Cooper.
It is at stake, because hiding out from Phillip Stroh and... and worried about him every day and living my life afraid... that's like... like dying before he's even killed me, and I...
Çünkü Phillip Stroh'tan saklanmak ve her gün onun yüzünden endişelenmek... ve hayatımı korkarak yaşamak... şey gibi... Daha o beni öldürmeden ölmek gibi.
And now he's walking around in shoes and socks like a big shot.
Ama kodamanlar gibi ayakkabı çorap gezen o.
And when he's with a woman, he's not like, "I'm Batman." - No.
- Bir kadınla beraberken Batman olduğundan bahsetmiyor.
- Yeah? - The only heirlooms he's got are a neon beer sign that he set up as the nightlight over my crib and a blanket I didn't recognize that smelled vaguely like armadillo.
Sahip olduğu şeyler beşiğimin üzerine astığı yanıp sönen bira işareti ve bilmediğim ama armadillo gibi kokan bir battaniyeymiş.
And from what I could gather, he's done it before, like, a lot.
Ve anladığım kadarıyla bunu daha çok defa yapmış.
Well, he... leapt great distances in a... bat-like and heroic manner.
O zaman, uzun... mesafeye sıçradı yarasa gibi ve kahramanca.
Look, he may not like you and... He's got plenty of reason for the way you all treat him.
Senden hoşlanmıyor olabilir ve ona davranma şekliniz yüzünden elinde bolca nedeni var.
He's just a really good guy, and I like him.
Ve çok iyi bir adam. Ted'i seviyorum.
It's a bit like you and Billy, you know, he gets frustrated when you're not there to translate for him, and I think that's what we've got with this poltergeist.
Tıpkı Billy'le siz gibi yani ona tercümanlık yapmadığınız da nasıl sinirleniyorsa bence kötü ruhla da aynı sorunu yaşıyoruz.
He's at Ansley. I went over like we talked about and told him not to talk anyone.
Dediğimiz gibi yaptım ve kimseyle konuşmamasını söyledim.
And he called me "Kelea" which is, like, a Hawaiian princess.
Bana "Kelea" dedi, Hawaii prensesi falanmış.
That dude's, like, older than rocks, and he fought in some war with Germany, the guys from soccer.
O adam kayalardan yaşlı be Almanya'yla savaşmış bir savaşta, futboldaki elemanlar.
Your Honor, defense would like to reiterate that this is defendant's first arrest he has never been in trouble before and that he has an IQ of barely functional intelligence.
Sayın Yargıç, savunma bunun davalının ilk tutuklaması olduğunu hatırlatmak ister. Daha önce hiçbir sorun çıkarmadı. Ayrıca ancak fonksiyon gören bir zekâ seviyesi var.
And I'd like to take you up on it, but knowing Dave's timing, he'd arrive then, and I'd never hear the end of it.
Nöbeti sana devretmek isterdim ama Dave'in zamanlamasını düşünürsek sen buradayken gelir ve asla olayın sonunu duyamam.
Or he's playing us, and he's gonna disappear just like...
Ya da bizimle oynuyor, sonra oradan kaybolup...
He's making money hand over fist with this awesome business model, and we're out here working like a couple of frickin'pizza delivery boys.
Mükemmel bir iş modeliyle deli para elde ediyor, biz de gelmiş lanet olası pizzacılar gibi çalışıyoruz.
David's so cool. And he's, like, really fast.
David süper çocuk, üstelik hızlı da.
And he looks up at him and he asks him, he real puzzled, he's like
Ona meraklı bakışlarla sormuş :
And, yeah, Darcy's an ass, but at least he's not trying to make you feel like a slut for having a sex drive!
Darcy götün teki olabilir Ama hiç değilse cinsel dürtülerin olduğu için sana sürtük muamelesi yapmıyor.
You know, I... I look at you and I see a man who's played it safe his whole life. But lately, he feels like he's stuck in a rut.
- Yani sana baktığımda hayatı boyunca riske girmekten kaçınan ama son zamanlarda coşkusunu yitirmiş gibi hisseden bir adam görüyorum.
But right now he's acting like a fugitive and a threat.
Ancak şu anda bir kaçak ve tehdit gibi hareket ediyor.
and he's 185
and he's right 54
and he's not 37
and he's dead 61
and he's gone 47
and he's back 17
and he's good 16
and he's off 32
and he's here 18
he's like 287
and he's right 54
and he's not 37
and he's dead 61
and he's gone 47
and he's back 17
and he's good 16
and he's off 32
and he's here 18
he's like 287
he's like a brother to me 18
he's like you 27
he's like me 17
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
he's like you 27
he's like me 17
like 39801
likely 68
liked 74
likes 62
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
like a bird 44
like me 894
like a 442
like a baby 70
likewise 551
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like a bird 44
like me 894
like a 442
like a baby 70
likewise 551
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like i said 2538
like you and me 45
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like you and me 45
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81