English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Back in town

Back in town traduction Turc

1,050 traduction parallèle
What? - Katy's back in town.
- Katy kasabaya dönmüş.
I didn't know you were back in town.
Kente geri döndüğünü bilmiyordum.
Bull, I'd just as soon everybody didn't know we were back in town yet.
Bull, kasabaya döndüğümüzü kimse bilmese iyi olur.
Sheriff, Taw Jackson's back in town.
Şerif Taw Jackson yine şehirde.
She's back in town, by the way And I spoke to her, and, uh, she told me your wife was wearing a blue wool dress with blue kid gloves
Yeri gelmişken, geri döndü, kentte bulunuyor, onunla konuştum, bana mavi keçi derisinden eldivenlerle birlikte mavi yün bir giysi giydiğini söyledi.
Vic Duchell just got back in town last night.
Vic Duchell dün gece şehire dönmüş.
Nat's back in town.
Nat şehre döndü.
All I have to do is go back in town, go in the barber shop, say I saw old man Possum here with a white lady.
Yapmam gereken tek şey, şehirdeki berber dükkanına girip yaşlı Possum'un beyaz bir kadınla olduğunu söylemek.
Hush up, now, Butch, we can settle this back in town.
Çeneni kapat Butch, bu konuyu kasabada hallederiz.
You'll probably find Dr. Watermann back in town.
Büyük ihtimal Dr. Watermann'ı kasabada bulursunuz.
We'll tell somebody back in town about it and let them take care of it.
Bu konuyu kasabada birilerine söyleriz onlar da gerekeni yaparlar.
Thought we agreed he was back in town.
Kasabada olduğu konusunda anlaşmıştık.
Have you thought of anybody back in town you could talk to?
Kasabada bu konuyu konuşabileceğin birileri var mı?
We can, but if we leave here without trying to find out what's going on... I, for one, am going to feel very foolish when we tell our story back in town.
Gidebiliriz, ama neler olup bittiğini anlamadan buradan gidersek kasabaya döndüğümüzde bu hikâyeyi anlatırken kendimi şahsen çok budala hissedeceğim.
All you have to do is give me the book... and discredit any story your friends tell back in town... and you can have anything in this world you want.
Yapman gereken tek şey kitabı bana vermek ve arkadaşlarının kasabada söyledikleri hikâyelere kulak asmamak. Böylece bu dünyada istediğin her şeye sahip olabilirsin.
- When did you get back in town?
- Şehre ne zaman döndün?
- And one of'em is... Tommy Brown's back in town!
- Ve onlardan biri Tommy Brown şehrimizde.
When did you get back in town?
Şehire ne zaman döndün?
in two days and I won't see this fort anymore... but you... That I'II be back in town...
Kasabaya döndüğüme.
He stayed back in town.
- Kasabada kaldı.
Chief wants you back in town.
Komiser seni geri istiyor.
Well, now we know he's back in town.
Artık şehre döndüğünü biliyoruz.
You remember Barbara? She's back in town.
Barbara'yı unuttun mu?
The exhibit of Norwegian wood cuts is back in town.
Norveç gravürleri sergisi şehre tekrar gelmiş.
I'm due back in town.
Hemen şehre dönmem lazım.
We've been hearing thatJohn C. Costelada's back in town.
John C. Costelada şehre dönmüş diye duyduk.
Guys, we better move, we just ran into Owens and his men back in town.
Baylar, gitsek iyi olur, az önce kasabada Owens ve adamlarından kaçtık.
I hear he's back in town.
Kasabaya döndüğünü duydum.
Guess who's back in town.
Sakin olun millet. Bilin bakalım kasabaya kim döndü?
In any case, I'm never going back to my town.
Ne olursa olsun artık kasabama dönmeyeceğim.
You weren't so funny back in Cape Town, were you... when you came crying to me with a very far-gone venereal disease... which I found almost impossible to cure?
Cape Town'dayken, neredeyse tedavi edilemez bulduğum çok ilerlemiş bir zührevi hastalıkla ağlayarak bana geldiğinde bu kadar neşeli değildin değil mi?
Ran me out of town with a rifle in my back.
Arkama bir tüfek dayayıp, beni kasabadan atmıştı.
Then driven back to town in his own car and dumped on the streets.
Sonra kendi arabasıyla kasabaya götürülüp, cesedi sokağa atıldı.
Looks like whatever goes on in this town goes on in that back room.
Bu kasabada neler dönüyorsa arka odalarda dönüyor.
Everyone in town says, they will come back.
Kasabada herkes geleceğini söylüyor.
The Whites had been in town, now the Reds are back.
Kasaba Beyazların olmuştu, şimdi Kızılların.
Joakim, he had some business in town this evening... and won't be back'til tomorrow.
Joakim'in akşam kasabada biraz işi var ve yarına kadar da dönmeyecek.
So you sell your land in country and come back to town?
Demek köydeki evi sattın ve şehre geldin ha?
Little did I realize that what began in the alleys and back ways of this quiet town would end in the badlands of Montana.
Bu sessiz kasabanın sokakları ve arka yollarında başlayanın Montana'nın çorak arazilerinde son bulacağını tahmin etmemiştim.
She just got back in town.
Yeni geldi.
And you could duel any man in town with one hand behind your back.
Bu kasabadaki her adamla bir kolun arkanda dövüşebilirdin.
We have got to go back to church in town.
Kasabadaki kiliseye gitmek zorundayız ;
He's out of town on business He'll be back in a few days
Müfettiş He şimdi burda değil döndüğü zaman sorarız!
Do so. I am going to take a stroll in the town, and I will come back again.
Tamam, tamam, şehirde küçük bir tur atıp geliyorum.
After an long absence due to obligations in Sao Paulo, and south of the country... we're back in this progressive town of our beloved northeast backlands with the Rolidei Caravan. which is proud to present you, its great attractions :
Sao Paulo'daki ve ülkenin güneyindeki ödevlerimizin yarattığı uzun bir ayrılıktan sonra takdim etmekten gurur duyduğumuz muazzam gösterileriyle Rolidei Kumpanyası sevgili kuzeydoğu taşramızın bu büyüyen kasabasına geri dönmüş bulunmaktadır :
What time are you due back in Boys Town?
Ne zaman yetiştirme yurduna dönüyorsun?
- Get the hell back in the town.
- Kasabaya geri dön.
Last night I watched you walk back into childhood... in all its opposite intensities... laughter and misery, the crazy and the grim... toy town and a city of fear.
Dün gece senin tekrar çocukluğa geçişini izledim... tüm zıt hassasiyetleriyle... kahkaha ve sefalet dolu, çılgın ve acımasız... oyuncak bir kasaba ve bir korku şehri.
He was in town, and was traveling back to Woking by the 11 : 00 o'clock train.
O kasabadan, saat 11 : 00 da trenle Woking'e geri dönecekti.
When the two of us wandered on the uninhabited Earth and barely made it back on Macross and heard Minmay's song in town and saw her on the screen.
Bomboş Dünyada ikimiz dolaştığımızda ve Macross'a anca geri döndüğümüzde ve şehirde Minmay'in şarkısını duyduğumuzda ve onu ekranda gördüğümüzde.
Or you'll be in trouble, when I get back to town.
Şehre döndüğümde, bu iş bitmezse başın belada demektir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]