But nice traduction Turc
7,662 traduction parallèle
As for religion, yeah, all right, Be nice to your neighbor and all that, but... The world isn't all puppy dogs and rainbows.
Din açısından tamam, komşuna nazik filan olursun ama dünya yavru köpekler ve gökkuşaklarından oluşmuyor.
But I'm glad you had a nice time at their compound.
Fakat onlarla karışırken iyi zaman geçirmene sevindim.
Sorry to interrupt what I'm sure was a heartfelt display of true love, but I'm Jeremy's sister, and we were about to have a nice little family chat.
Böldüğüm için üzgünüm. Eminim bu sevginizin samimi bir yansımasıdır ama ben Jeremy'nin ablasıyım. Ve küçük bir aile içi konuşma yapmamız gerekiyor.
I've been nice to you because you are older than me, but this is going overboard.
Büyüğümsün diye ses etmiyorum! Asabımı bozuyorsun cidden!
But now, after we kill you, we're gonna kill blondie too..., nice and slow.
Ama şimdi, seni öldürdükten sonra sarışını da öldüreceğiz. Yavaş ve güzelce.
well, I guess, um, you know, again... Not a nice way to put it, but there was a lot of, uh, traffic.
Yine bunu başka türlü söylememin yolu yok.
But it's nice.
Ama bu güzeldi.
I would have made a really nice tilapia, but you don't have lemon.
gerçekten güzel tilapia yapabilirdim, ama sen limon almamışsın.
Yoo-hoo! But y-you just said they were nice.
- Ama onların iyi olduğunu söyledin.
Was nice, very nice, but never spoke to her alone.
İyi biriydi ama onunla hiç yalnızken konuşmadım.
So much for any chance of a midnight kiss, but it was nice to have my closest friends back together, drama-free.
Gece yarısı öpücüğü beklentisi buraya kadarmış ama en yakın arkadaşlarımın sorunsuz takılabiliyor olmaları çok güzeldi.
You had a nice moment on the road with a stranger, but that's all he was, a stranger.
Yolda bir yabancıyla karşılaştın ve hoş bir an yaşadın. Bundan fazlası değildi. Bir yabancı.
How nice it would be to close them, but not yet.
Onları kapatmak ne güzel olurdu ama daha değil.
That wasn't very nice of me, but it's my wedding day and I was cross with you.
Hoş bir hareket değildi ama bu benim düğünüm ve sana kızmıştım.
Very nice, but so not funny.
Çok iyi, ama hiç komik değil.
I can go to the butcher and pick out a nice rump.
Kasaba gidip güzel bir but seçebilirim.
It was all very nice, but the main dance was too extreme.
Her şey çok güzel fakat dansınız çok sert.
[door lock buzzes, beeps] Nice try, but I'm calling the cops.
İyi denemeydi ama polisi arıyorum.
Nice try Elka, but you are on your own.
Git şimdi.
And I don't know what your intentions are with this Mustang, but, um, I suggest you take things nice and slow.
Bu Mustang'le maksadın nedir bilemiyorum ama işleri ağırdan almanı tavsiye ederim.
I don't know - - she's nice, her kids seem great, but I don't even speak her language.
Bilmem ki. İyi bir kadın, çocukları da harika ama dilini bilmiyorum.
But for as many times as you and Harold have asked for my assistance, a little reciprocation would be nice.
Harold ve sen kaç kez yardımımı istediniz. Şimdi karşılığını verseniz hiç fena olmaz.
- But if I make nice with Julia, maybe she'll let me stay friends with Henry.
- Ama Julia ile aramı düzeltirsem belki Henry ile arkadaş kalmama izin verir.
That's a nice offer, but you know what?
Bu güzel bir teklif fakat...
Uh, nice try, but, no, I won't be voting for Hickenlooper.
Ah, iyi denemeydi, ama, hayır, ben Hickenlooper için oy olmayacaktır.
The only thing is, anyone can sell a nice house, but a real star is someone who can sell a dump.
Şöyle bir şey var ki ; güzel bir evi herkes satabilir ama gerçek bir yıldız olan döküntü bir yeri satabilendir.
It sounds strange, but it's nice when listening to them.
Tuhaf geliyor, ama onları dinlerken çok hoş geliyor.
I don't mean you're not a good person, but... you're not nice.
Kötü bir insan olduğunu kastetmiyorum, sadece iyi olduğunu düşünmüyorum.
No, look, I know you find this hard to believe, but he is a really nice guy.
- Dur yapma. İnanması çok zor biliyorum ama o gerçekten iyi bir adam.
Nice man, but it didn't really work out between us.
İyi adamdı fakat ilişkimiz yürümedi.
Well, most people would start with the obvious, the monuments, but there's some lesser-known places that are very nice.
Çoğu insan bariz olanla, yani anıtlarla başlar. Ama az bilinen gayet güzel yerler de var.
No, no, it's a very nice gesture, but, Mr. Winslow, I...
Yo, hayır, bu çok hoş bir jest, yalnız, Bay Winslow, ben...
Yeah, but it's been really nice having someone.
Evet ama biriyle olmak gerçekten güzeldi.
But... it's nice to have somebody believe in me.
Ama birinin bana inanması güzel olabilirdi.
Well, that's very nice of you, but I'll buy the beer and you buy yourself things you need like health insurance and underwear and food.
Bu gerçekten çok nazikçe, ama biraları ben alayım,... sen de kendine sağlık sigortası,... iç çamaşırı ve yemek gibi gerekli şeyler al.
But life here, did squeeze through.
Ancak yaşam burada nice zorluklardan geçti.
But you seem like a nice person.
Ama iyi birine benziyorsun.
All right, fine, I still like nice things and parties, but is that a crime?
Tamam peki, hala partileri ve mücevherleri seviyorum bu bir suç mu?
- That's very nice, but is it true?
- Bu güzel bir şey ama doğru mu?
Uh, but they're very nice.
Ama çok güzeller.
But that'd be nice'cause that'd be nice fantasy
Ama olsun, hayalini kurması bile güzel.
It's nice to see you, Lieutenant Davis, but then, I mean, you always stop off here for dinner.
Sizi görmek çok güzel, Teğmen Davis. Yemek için her zaman burada duruyorsun.
- Mm. - He'll be nice about it, but the moment I get there, everybody will know I don't belong there.
O hos davranacak ama oraya gittigim an herkes oraya ait olmadigimi bilecek.
d Men. d He was a really nice guy, Mm-hmm. and I liked hanging out with him, but when we got to the bedroom, he was just, well...
Gerçekten hoş biriydi ve onunla takılmaktan hoşlanıyordum ama yatak odasına gittiğimizde o- -
But I've decided to let you off this time since your questions to my mom were nice.
Ama anneme karşı nazik olduğun için bu hareketini boş vermeye karar verdim.
You still got that much of a hold on me, maybe you always will but I got no reason at all to be nice to you.
Hala çok hoşuma gidiyorsun, ve belki de gitmeye devam edeceksin Fakat sana karşı nazik olmak için bi neden göremiyorum.
Don't get me wrong, tight pussy is very, very nice, but it's a little overrated.
Beni yanlış anlama, dar amcık çok ama çok güzeldir,... ama biraz abartılır.
But I put a nice chunk of my profit away for a rainy day.
Ama kötü günler için kârımdan.. ... bir miktar ayırdım.
But it would be nice if could fly with it?
Ama uçurabilseydik, iyi olmaz mıydı?
I was going to send William Ernest to fetch him, but I think you'd be a nice surprise.
William Ernesti onu getirmesi için yollamıştım, ama görünen o ki, sana surpriz olmuş.
How about... no the ocean would be nice, but let's give the first room a shot.
Deniz de güzel olurdu ama dönme dolaba doğru geç. Hadi.
but nice try 17
nice 6605
nicely done 303
nice to meet you 4926
nicely 34
nicer 18
nice try 940
nice job 563
nice to meet you too 134
nice to see you 972
nice 6605
nicely done 303
nice to meet you 4926
nicely 34
nicer 18
nice try 940
nice job 563
nice to meet you too 134
nice to see you 972
nice one 592
nice shot 303
nice guy 145
nice shoes 81
nice and easy 314
nice meeting you 395
nice catch 108
nice hat 67
nice talking to you 103
nice to see you again 321
nice shot 303
nice guy 145
nice shoes 81
nice and easy 314
nice meeting you 395
nice catch 108
nice hat 67
nice talking to you 103
nice to see you again 321
nice place 288
nice car 134
nice to see you too 69
nice move 87
nice work 1264
nice dress 74
nice shirt 88
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29
nice car 134
nice to see you too 69
nice move 87
nice work 1264
nice dress 74
nice shirt 88
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29