But what is it traduction Turc
5,401 traduction parallèle
But what is it being used for?
Ne için kullanılıyordu bu yazılım?
Her schedule's crazier than it was even here, but... It is what it is, you know?
Çünkü buradakinden bile yoğun ama yapacak bir şey yok.
But what we are asking her to do is hard and it's dangerous.
Ama ondan yapmasını istediğimiz şey zor ve tehlikeli.
Look, I know it's not what you want to hear, but the alibi is rock solid.
Duymak istediğiniz şeyin bu olmadığını biliyorum ama tanıkları çok sağlam.
I guess, an idea of what I thought the truth should be, but after listening to other people's arguments and point of view, I... And that's what this whole process is about, isn't it?
Sanırım, düşündüğüm fikir doğru olmalı, ama diğer insanların tartışmalarını ve bakış açılarını dinleyince, ben tüm bu sürecin amacı bu, değil mi?
But over the last two weeks, what I have finally realized is that the worst possible draft of my life is the one without you in it.
Ama, iki haftadan fazladır, içinde senin olmayan bir hayatın en kötü muhtemel senaryo olduğunu fark ettim.
What it truly is to be ourselves. But who am I to judge?
Fakat ben kimim ki yargılıyorum.
- But it's not my real sport. - What is?
- Ama asıl sporum o değildir.
But what I would do is keep it secret until we know more.
Ama bence daha fazlasını öğrenene kadar sır olarak tutmalıyız.
What that's done to you, how you've coped, the hotel rooms... your paranoia is understandable, but I'm worried it could become a problem.
Sana yaptıkları, nasıl üstesinden geldiğin, otel odaları paranoyan anlaşılabilir ama bunun bir sorun olacağından korkuyorum.
Give me, give me, give me. Okay, okay, now, I should warn you, it's not quite what we expected, but it is good.
Tamam ama seni uyarmalıyım pek umduğumuz gibi değil ama yine de iyi.
I don't even know what the weapon is yet, but the severing is antemortem, which means it was disassociated while he was still alive.
Henüz silahın ne olduğunu bile bilmiyorum ama kesi işlemi antemortem yani bacağı kesildiğinde hâlâ hayattaymış.
I mean, obviously, I'm a fan of her early work which both satirized and celebrated youth culture's obsession with sex, but I do wonder as a third-wave feminist if it's even possible for women to reclaim their sexuality in this deeply entrenched patriarchal society, or if claiming to do so is just a lie we tell ourselves so we can more comfortably cater to the male gaze. - Uh, what?
Genç kültürün seks takıntısını alaya alan ve gündeme getiren eski çalışmalarına hayranım ama üçüncü dalga bir feminist olarak merak ediyorum, kadın, ataerkil toplumda cinselliğini geri kazanabilir mi, yoksa bu kazanım erkeklerin bakışlarına daha rahat hitap edebilmek için kendimize söylediğimiz bir yalan mı?
You know what, this is a really good conversation, and I definitely want to keep having it, but I just keep thinking about the muffins thing, so maybe we could put a pin in this thorough deconstruction of my past,
Biliyor musun, bu gayet güzel bir sohbet ve kesinlikle devam etmek istiyorum ama biraz muffin meselesi hakkında düşünmek istiyorum. O yüzden, belki geçmişimi deşmeye biraz ara verebiliriz böylece yatağa gitmeden önce başka şeyleri de...
Nice try, Theo, but what Liam nees is to talk it all out over some grille cheeses at Millie's iner.
İyi deneme, Theo, ama Liam'ın ihtiyacı olan şey, bu konuyu Millie'nin Lokantasında ızgara peynir yerken, konuşarak atlatmak.
What you see isn't me. But you know it is.
Beni görmüyor olabilirsin ama ben olduğumu biliyorsun.
I admit it. But... what I want to know is why now.
Kabul ediyorum ama öğrenmek istediğim şey neden şimdi olduğu.
I don't know what it is, but it's not stopping.
Bunun ne olduğunu bilmiyorum, ama durmuyor.
- You told me about Anna. But you didn't tell me the truth about what it is you're doing.
Bana Anna'yı anlattın ama ne yaptığını anlatmadın.
I know, like, eventually, but, I mean, it just seems silly to, like, cut something off at the pass just, you know, without even knowing what it is first.
Fakat bu çok saçma geliyor, bir şeyleri yok etmek falan, geçmişle alakalı daha başta ne olacağını bile bilmeden. Yok edip etmeyeceğini bilemezsin ki.
Something's boiling inside, but you don't know what it is?
İçinde fırtınalar kopuyor ama ne yapacağını bilmiyorsun.
Well, Ronny, I don't know what video that is, but I think we need to see it.
Ronny, ne videosu bilmiyorum ama bence izlemeliyiz.
We have Narcisse at bay, but... Well, what is it? What's wrong?
Narcisse'i savuşturduk ama... pekala, nedir o?
Here, I was a little worried because we booked it after my last round of chemo and I-I didn't know if I'd be up to the trip, but, sweetheart, that sea air is just what I needed.
Son kemoterapiden sonra ayarladığım için aslında biraz endişeliydim ve yolculuğa uygun olup olmadığımı bilmiyordum ama tatlım, deniz havası tam ihtiyacım olan şeymiş.
I know this is hard to accept, but it's what happened.
Kabul etmesi zor biliyorum ama gerçek bu.
So, what is this? I finally get something, but it's not about you, so what?
Ne yani, sonunda bir şey kazanıyorum ama seninle ilgisi yok diye mi bunu yapıyorsun?
All those boring firm dinners. And I'm sorry, but they were. What is it that your company makes?
Kusura bakma ama bütün o sıkıcı şirket yemeklerinde " Şirketiniz ne işle meşgul?
But it just, you know, this makes it seem like I got ahead by taking my clothes off or sleeping my way into parts, which is not what happened.
Soyunarak bir yerlere gelmiş rol kapmak için onunla bununla yatan biri gibi gösterilmişim ki doğru değil.
I don't know what it is, but that's something.
Ne olduğunu bilmiyorum ama bu farklı.
What I mean to say is, emancipation seems like an appealing option, but it is my job to make you aware of your responsibilities...
Demek istediğim, özgürlük cazip bir seçenek gibi görünebilir ama benim işim sorumluluklarının farkında olmanı sağlamak.
No, that's what I mean, it's like, the, the magnitude of it, and... and, like, this is a pretty inaccessible technical document, but even this, like, is really chilling.
Hayır, büyüklüğünü kastettim, mesela bu ulaşılması imkansız bir döküman. Ama bu bile oldukça tüyler ürpertici.
It is... uh, it is an unusual feeling that's kind of hard to... hard to like describe or... or convey in words, but not knowing what's going to happen the next day, the next hour, the next week, it's scary, but at the same time it's liberating.
Bu tuhaf bir his, tarifi ve kelimelere dökmesi zor ama önümüzdeki günlerde saatlerde veya önümüzdeki hafta ne olacağını bilmiyor olmak..
No, I mean, the boldness of it is shocking, but it was obviously motivated by what you did,
Ama belli ki senin yaptıklarından cesaret alıp, harekete geçmiş...
But what you don't know is when you were making it, you got some mustard on your forehead.
Ama bilmediğin şey şu ki, onu yaparken alnına biraz hardal bulaştı.
I have no idea what that is, but it's probably right.
Onun ne olduğunu bilmiyorum ama muhtemelen haklısın.
But there's no clock, no light, no way he can know what time it is.
Ama orada ne saat ne de ışık var, saatin kaç olduğunu bilmesinin imkânı yok.
I hate to say it, but this is a lot like his grandpa. What do you mean?
- Söylemesi zor ama aynı dedesine benziyor.
What we do is important to each of us, but this, it can be...
Yaptıklarımız birbirimiz için önemli, ama burası, bu ev...
Because it sounds like you're saying that the issue is settled, but maybe you don't mean it... okay, what are you doing?
Çünkü sorun çözüldü derken sanki... Ne yapıyorsun?
I couldn't quite put my finger on it but... you know what it is?
Yapamadım çok parmağımı ama... sen ne olduğunu biliyor musun?
What is it? We don't know yet, sir, but we are...
Henüz bilmiyoruz efendim, ama biz...
But what I learned is that within the music industry, it's like a country hit factory.
Ama burada, müzik sektörü içindeki country hit fabrikası olduğunu öğrendim.
And Townes could have made a lot more money than he made, but what's important is it didn't cause him to stop doing what he was doing.
Townes istese çok daha fazla para kazanabilirdi. Ama asıl önemli olan, bunun ona engel olmaması.
Yeah, but what time is it?
- Evet, ama saat kaç oldu?
our relationship out of your brain, but please, please tell me it's coming back or at least part of it because imagining this exact moment is what got me through the last few months.
Ama lütfen hatırlamaya başladığını söyle. En azından bir kısmını çünkü bu son bir kaç ayda beni ayakta tutan tek şey bu anın hayalini kurmaktı.
You can see what a physical experience it must be - not only the re-entry, which is, you know, ONLY an hour and it probably pulls four or five g, but after living on the space station for six months, to feel Earth's gravity,
Bunun nasıl bir fiziksel tecrübe olabileceğini görebilirsiniz - sadece geri dönüş değil, biliyorsunuz, sadece bir saat oldu ve büyük ihtimalle 4 ya da 5 G yediler, fakat uzayda 6 ay yaşayıp Dünya'nın yerçekimini, bu soğuk havayı tekrar hissetmek, hmmm, bu...
There's no consensus as to what this structure was for, but one of the more widely accepted theories is that it was an agricultural research station.
Bu yapının esas amacına ilişkin ortak bir görüş yok. Ama en çok kabul gören teoriye göre tarımsal araştırma istasyonuydu.
Now, listen, I'm not taking total credit for what happened, but all I'll say is that, um, it was my decision to bring him here.
Şimdi bundan kendime pay çıkarmaya çalışmıyorum, .. ama söylemek istediğim şey şu ki, .. onu buraya kadar getirmek benim elimdeydi.
It is. But you know what goes up - must come down.
Ama her çıkışın bir inişi vardır.
That is what the card is for, but I can't seem to give it to him.
O kartın amacı buydu ama pek verebilecek gibi değilim.
Fuck you. I know it's hard to grasp, Kyle, but I was the one sent by customer service to try and convince you that none of what you've seen is real.
Anlaması zor, biliyorum Kyle, fakat bunların hiçbirinin gerçek olmadığına seni inandırmak için müşteri hizmetleri tarafından buraya gönderilen benim.
but what 850
but what about 35
but whatever 187
but what can i do 75
but what are you doing here 40
but whatever happens 27
but what are you doing 45
but what can we do 24
but what can you do 52
but what happened 52
but what about 35
but whatever 187
but what can i do 75
but what are you doing here 40
but whatever happens 27
but what are you doing 45
but what can we do 24
but what can you do 52
but what happened 52