Can you see this traduction Turc
2,958 traduction parallèle
Can you see this?
Görebiliyor musun?
Imagine, you know, you can see this lovely man, you really like him, you don't know what you tell him.
Düşün, mesela, bir adamla görüşüyor ve onu çok seviyorsun, Fakat ona ne diyeceğini bilmiyorsun.
You know, I can't believe I didn't see this before.
Bunu daha önce farketmediğime inanmıyorum.
In this tube here you can see the E.Coli at the bottom.
E.Coli'leri tüpün en aşağısında görebilirsiniz.
ECM is this little round area you can see here, it's kind of rounded off by the scars.
ECM görebildiğiniz gibi şu küçük alanda yarayla tamamlanmış sayılır.
If I can see you... like this... I'd like that.
Seni görebilirsem görebilirsem bu çok hoşuma gider.
As you can see, production of the Valkyrie is progressing on schedule, even with components of this size.
Gördüğünüz gibi Valkyrie yapımı devam ediyor bu boyutlardaki parçalara rağmen.
♪ Look at me, can't you see This lucky goat's okeydoke! ♪
# Baksana bana, göremiyor musun, bu şanslı keçicik tamamdır - #
See, the thing is, princess, is that you can hate this for what you think it is or you can love it for what you know it can become.
Şunu görüyor musun prenses, onu istediğin gibi gözünde canlandırabilirsin, istersen sevebilirsin de.
Do you think you can see what you could find on this guy?
- Onunla ilgili bilgi bulabilir misin?
You see, this one this one can write.
Bu... Bu... Yazabilen cinsten.
I can see by that expression you've had on your face for five minutes that you're piecing this together, but it's no good.
Son beş dakikadır yüzündeki o aptal ifadeye bakılacak olursa parçaları bir araya getiriyorsun ama faydası yok.
I can't believe you can't see this little yellow mark.
Şu sarı lekeyi görmediğine inanamıyorum.
Now you can see, this kid is white.
Şidmi anladın mı, bu çocuk masum.
Let me tell you something, this guy, is always a great trier.. Oh, that must be Phyllis, she is this dying to see you
Sana söyelemem gereken bir şeyler var, bu çocuk işine gerçekten odaklanan biri.. Ah, bu Phyllis olmalı, O seni görmek için can atıyor.
As you can see, this club is totally out of control.
Gördüğünüz gibi, Bu kulüp tamamen kontrolden çıkmış.
I've had this little melody for viola rattling about my head for months, let's see if you can get it down.
Aylardır beynimde tıngırdayan bir melodi var. Bakalım çıkartabilecek misin?
I bet you my left nut you can see the bitch right this second.
Sol cevizime bahse girerim ki, şu an o sürtüğe bakıyorsun.
I can't tell you how happy it makes me to see you all like this.
Seni böyle görmek beni ne kadar mutlu ediyor anlatamam.
Sea Harvester, this is Haven Point Coast Guard. Can you see the vessel in distress? Roy!
Sahil Güvenlik, yardıma ihtiyacı olan gemiyi görebiliyor musunuz?
This-This war has Americans and other foreigners reluctant to do business or even visit, and I wonder if... you can see your way to some kind of compromise.
Bu-Bu savaş Amerikalılar ve diğer yabancıları iş yapma konusunda isteksizleştiriyor hatta ziyaret etmek için bile, Ve ben merak ediyorum... bir şekilde siz uzlaşmak için bir yol öngörebiliyor musunuz.
You can see the terminus retreating, you can see this river being formed, you can see it deflating.
Uç kısımların çekildiğini görebilirsiniz. Bir nehrin oluştuğunu görebilirsiniz. Eriyip, sönüşünü görebilirsiniz.
I mean, I can't really see this going anywhere, can you?
Yani, ikimiz için bir gelecek göremiyorum, ya sen?
I can see that you put a lot of thought into it. How about we work out a plan, but we do it in a controlled area, which is my apartment, and we put up charts and... Well, how about this?
Planının üzerine çok fazla kafa yormuşsun galiba.
- I can't see you like this.
- Sana bu şekildeyken bakamam. - Sorun yok canım.
Well, maybe, just this once, you can throw caution to the wind and try saying it anyway, and see what happens?
O yüzden, belki, sadece bu sefer, kendimi rüzgara atıp bunu söylemeyi deneyip, ne çıkacağını görürüm.
You can't see it from here, but Lazarro's house is halfway up this cliff. He's an elf recluse.
Buradan göremezsin fakat, Lazarro'nun evi bu uçurumun yarım yol uzağında.
You can see in this footage that the oceanographers dove right into a school of fully-grown isopods.
Kayıtta okyanus bilimcilerin karşılatıkları şeylerin tam olgunlaşmış izopodlar olduğunu görebilirsiniz.
Well, you liked what you saw earlier and you can see how this might work.
Sabah gördüğün şeyi beğendin ve işlerin nasıl işlediğini görebilirsin.
You can see their height relative to this.
Boylarını buradan anlayabilirsin.
Let's see what you can do with this.
Bakalım bununla ne yapabiliyorsun.
As you can see this is not purely a human flame.
Senin de görebildiğin gibi o artık bir insan değil.
You know, people are just so convinced it's a fixed thing, but they're just, like, looking at this little sliver of time, that's all people can see.
İnsanlar bunun sabit ilerleyen bir şey olduğuna inandırılmışlar ve zaman akışını tek yönlü görebiliyorlar yalnızca.
As you can see, the threads on this screw are almost entirely gone.
Gördüğünüz gibi krikodaki yivler neredeyse yok olmuş.
Spider-man's interference not with standing, see what you can do with this blood sample from my son.
Örümcek Adam'ın müdahalesi başarılı olsa da oğlumdan aldığım bu kan örneği ile bir şey yapabilecek misin bak bakalım.
And tonight, he's going to be right here on this stage... so you can see with your very own eyes.
Bu gece yeteneğine kendi gözlerinizle tanık olacaksınız.
I can't wait to see you get out of this filthy place.
Pis yerden hayırlısıyla bir kurtulsanız.
You can see here, this patient was expected to live for another 17 months.
Burada bu hastanın kalan tahmini ömrünün 17 ay olduğunu görebilirsiniz.
As much as I enjoy this back and forth, you can see from my face how much that is, I think I'm ready to rule.
Bu gel-gitlerden ne kadar çok eğlensem de ne kadar eğlendiğimi yüzümden anlayabilirsiniz sanırım karar vermeye hazırım.
Ok, look, I don't know how much longer she's gonna be in surgery, so let's see what we can find. Don't you think the police already combed through this place?
Meredith ameliyatta ne kadar kalacak bilmiyorum, bulabildiğimiz şeyleri bulalım.
Ezra, see if you can find something in all this junk that will kill a God.
Ezra, bak bakalım bu eşyaların arasında bir tanrıyı öldürecek bir şey bulabilecek misin.
Dale roped this Japanese monster you can only see when you're drunk, and now it's here to kill you.
Dale sadece sarhoşken görebileceğin bir yaratık gönderdi ve o seni öldürmek üzere.
And I can't see this proposal thing as anything else but you giving up on yourself.
Bu teklifi kendinden umudu kesmenden farklı bir şekilde değerlendiremiyorum.
Can't you see I'm doing this to take care of you?
Sana bakabilmek için bunu yaptığımı anlamıyor musun?
If I look carefully, I see in the depths shadows that scare me... the soul of a creature that can't stand life, this life that you all put up with so well!
Eğer dikkatlice bakarsam gölgelerin karanlıklarında beni korkutan şeyleri sizlerin epey iyi şekilde tahammül ettiğiniz hayata bu hayata tahammül edemeyen bir mahlukun ruhunu görürüm!
I said, "Let me see if I got this straight : you guys spent how many millions of dollars developing a camera with Sony, and I can't play the HD back to look at it because that's the'negative'?"
Bende dedim ki, "Bakalım doğru anlamış mıyım? Bu lanet kamerayı geliştirebilmek için Sony ile çalışıp milyonlarca dolar harcıyorsunuz ve, negatif olduğu için HD'yi geri sarıp bakamıyorum öyle mi'?"
So glad I'm wearing this mask so you can't see me drooling.
Bu maske sayesinde salyalarımı görmediğiniz için çok mutluyum.
Your empathy is aroused because of this one man whose face you can see.
Çünkü yüzü Gördüğünüz bu bir adam bir Sizin empati uyandırdı.
Well, you're already in groups, so pass this around and see if you can do it yourselves.
Pekala.. herkes birbirine iletsin
So you can see how this isn't looking good for you.
Yani bunun senin açından iyi görünmediğini anlayabiliyorsundur.
But for tomorrow... I think you can see where I'm going with this.
Ama yarın sanırım bununla ne demeye çalıştığımı anladın.
can you speak english 16
can you swim 39
can you hear me 3134
can you 2490
can you tell me your name 66
can you do me a favor 162
can you talk 121
can you help me 410
can you see 147
can you keep a secret 141
can you swim 39
can you hear me 3134
can you 2490
can you tell me your name 66
can you do me a favor 162
can you talk 121
can you help me 410
can you see 147
can you keep a secret 141
can you hear me now 64
can you tell me 147
can you walk 167
can you see me 160
can you believe that 422
can you say 98
can you fix it 117
can you believe it 657
can you feel it 118
can you imagine 445
can you tell me 147
can you walk 167
can you see me 160
can you believe that 422
can you say 98
can you fix it 117
can you believe it 657
can you feel it 118
can you imagine 445