English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Cell

Cell traduction Turc

23,646 traduction parallèle
But I have the cell tower it pinged off of.
Ama sinyal verdiği baz istasyonunu buldum.
I took Caroline's work cell, which you kept calling the other day.
I, caroline çalışma hücresini aldı Hangi Geçen gün arama devam etti.
He wouldn't let me out of my cell until I promised to put you back in the Hell Stone.
O Hücremin dışarı çıkmama izin vermedi. I topuk taşı size geri koymak için söz kadar.
It was your mother's cell number.
- Annenin cep telefonu çıktı.
My cell phone's ringing.
- Telefonum çalıyor, açabilir miyim?
So the cell phone he texted Monica DeJesus with was a burner.
Monica DeJesus'a kullan at telefondan mesaj atmış.
( cell phone ringing ) Oh, I have to take this.
Bunu açmam gerek.
Why are you hitting me? - I'm going to go find my cell phone.
Bir süredir herhangi bir cevap alamadım ben de.
With the topic of marketing strategies of Elen Electronics'cell phones in China our group one's presentation will now begin!
- Bunlar? - Bunları beğendiğini söylemiştin. O kadın peki?
He's the prosecutor in cell # 9.
Hapishanenin ağabeyi.
I thought you were guarding his cell.
Hücresini senin koruduğunu sanıyordum.
Roger. And we could lock into cell phones even when they were off and send a fake text from a friend, suggest a meeting place, and then capture... 1A, clear to fire.
Kapalıyken dahi telefonlarına,... bağlanabilir yada arkadaşlarının hattından,... mesaj atıp buluşma yeri belirleyebilir,... sonrasında ise yakalayabilir,
Come on, Luke, turn off your cell.
Hadi Luke, kapat şunu. Dikkatimiz dağılıyor.
- Here's my cell.
- Cep numaram.
Sorry for the spontaneity here and for calling your cell.
Haber vermeden cebinden aradım, kusura bakma.
And another thing. It's weird that you have three different cell numbers.
Ayrıca üç farklı telefon numaran olması da garip bir şey.
She answers his cell?
Telefonuna o mu bakıyor?
She was using her cell to call 911.
Çünkü o an kadın 911'le konuşuyor.
We're trying to find the owner of the cell phone.
Telefonun sahibini bulmaya çalışıyoruz.
There was a cell phone ringing on the Patty Tanniston 911 call.
Patty Tanniston'ın 911'le konuşmasında bir cep telefonu sesi var.
- Your Honor, we have a witness here whose cell phone was heard - on the 911 tape.
- Sayın Yargıç... 911 konuşması sırasında duyulan cep telefonunun sahibiyle ilgili tanığımız var.
That was your cell phone ringing?
Çalan sizin telefonunuz muydu?
But there were only seconds between your cell phone ringing and the gunshots that killed Patty Tanniston.
Fakat, çalma sesinden saniyeler sonra Patty Tanniston'ı öldüren silâhın sesi duyuluyor.
I tried his cell.
Cebini denedim.
Which is more than can be said for the cell you're gonna find yourself in.
Bü yüzden içerde bulacağınız hücrede söylenebilecekten çok daha fazlası var.
Her cell phone's no longer in service.
Numarası artık kullanılmıyor diyor.
WE FOUND A ROAD MAP OF THE STATE IN HER CELL.
Dört haftadır. Hücresinde eyaletin yol haritasını bulduk.
I MEAN, SHE HAD A ROAD MAP IN HER CELL.
- Sonuçta hücresinde harita vardı.
WE HAVE VIDEO FOOTAGE OF YOU OUTSIDE OF HER CELL YESTERDAY, AND IT LOOKS TO ME LIKE YOU PURPOSELY BLOCKED HER VIEW OF THE CAMERA.
Elimizde dün hücresinin önünde olduğuna dair görüntü var ve kasıtlı olarak kameranın önünde duruyorsun gibi.
I HOPE THEY HAVEN'T CHANGED MY OLD CELL.
Umarım eski hücremi değiştirmemişlerdir.
We can monitor each cell in his brain.
Beynindeki her hücreyi izleyeceğiz.
Zara's cell phone.
Zara'nın cep telefonu.
- You have your cell phone?
- Telefonun yanında mı?
Everything on your cell phone is now on this guy's computer.
Telefonundaki her şey şimdi bu adamın bilgisayarında.
So I'd been wondering what happened that first Thursday at 5 : 31, when he used the cell phone that I gave him, which he hated so much, to call me, and of course there was no answer because I was gone.
Bu olaydan sonra ilk perşembe günü saat 17.31'de ona verdiğim ve kullanmaktan nefret ettiği cep telefonuyla beni arayıp orada olmadığım için cevap veremediğimde ne olduğunu merak ediyorum.
They clean my cell morethan I clean my own house.
Evimi temizlediğimden çok, hücremi temizliyorlar.
- We're heading into the containment cell.
- Güvenlik hücresine gidiyoruz.
My cell phone.
Cep telefonu.
Jimmer Hobberkin's private detective used a find-my-phone app to track Ian Walker's cell phone to an abandoned construction site in Flatbush.
Jimmer Hobberkin'in özel dedektifi... Ian Walker'ın telefonunu Telefonumu Bul uygulamasıyla Flatbush'taki terkedilmiş bir inşaata kadar takip etmiş.
Is that a cell phone?
Bu bir cep telefonu mu?
I'm calling your cell, you're not picking up your cell, so I've been searching hospitals all day for you.
Cep telefonunu aradım ama açmadın. Bütün gün hastanelerde seni aradım.
Molly's cell phone... do you know where that is?
Molly'nin cep telefonu... Nerede olduğunu biliyor musun?
The Militia's leadership is gone or, like Zed Hastings, rotting in a cell.
Milis kuvvetlerin liderliği bitti ya da Zed Hastings hapiste çürüyor diyelim.
Just finished searching his cell.
Hücresini aramayı şimdi bitirdim.
Phone we confiscated from his prison cell was smuggled in a couple days ago.
Phone we confiscated from his prison cell was smuggled in a couple days ago.
[cell phone vibrating]
Hemşire olmadan önce emlakçılık ruhsatı almıştım.
You will keep your cell in a clean and sanitary condition.
Hücreni temiz ve sağlık şartlarına uygun şekilde tutacaksın.
- Okay, so does that mean that he's in a cell now or- -
Peki yani şuan hücresinde midir yoksa- -
And I'm going to go home, pour myself a cold beer while you get settled in cell 42 on the south end of D block.
Şimdi eve gidip kendime soğuk bir bira açacağım, bu esnada sen ise D bloğunun güneyindeki 42 numaralı hücreye yerleşeceksin.
Oh, I couldn't contact you because you lost your cell phone.
Ne zaman dedim öyle bir şey?
Now confined in cell 9
Şimdi 9. hücrede hapis yatıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]