English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Clear as a bell

Clear as a bell traduction Turc

72 traduction parallèle
Clear as a bell, Poppa.
Gayet net, Poppa.
Radio gets China clear as a bell.
Radyonun sesi kristal gibi.
Sir, I got Battalion on, clear as a bell.
Efendim, tümen hatta. Frekans çok temiz.
Each word, clear as a bell.
Her sözcük net bir şekilde çıksın.
I'm gettin'this clear as a bell on tape and I start to hear the static.
Ben bu konuşmaları bütün açıklığıyla duyuyordum, ama sonra parazit girmeye başladı.
It's a funny thing about fatal burns... They say there's no pain. You're head is as clear as a bell.
Zihnin cam gibi berrak olurmuş.
Well the fingerprints came up clear as a bell.
Ve meraklandım. Arthur'un odasına kimse girmez. İki dakika sonra dışarı çıktı.
Ten minutes of that, you'll be clear as a bell. No worries.
On dakika sonra bir şeyin kalmaz, sorun değil.
Clear as a bell.
Tabak gibi açık.
Normally this place is as clear as a bell.
Normalde burada hiç sis olmazdı.
- Clear as a bell, sir.
- Çok kesin, efendim.
For 20 years, I've been asking people to please speak up, but for some weird reason, I can hear you clear as a bell.
Yirmi senedir insanlardan daha yüksek sesle konuşmalarını rica ediyorum,... fakat nedense sizi çok net işitiyorum.
- Clear as a bell.
- Çok temiz.
- clear as a bell.
- Hemde çok net.
Your lungs are clear as a bell, Stevie.
Ciğerlerinde hiçbir şey yok Stevie.
Well, you're clear as a bell, girl.
Mükemmel görünüyorsun.
And then it came to me, clear as a bell.
Birden.
- Clear as a bell, no mistake.
- Gün gibi açık, hata yok.
Yes, son, and there's no reruns or commercials and Kirstie Alley is still hot and all those scrambled channels come in clear as a bell.
Ve asla tekrar bölüm ve reklam yok... ve Kristie Halley hala seksidir. ve o bütün çekmeyen kanallar orada ayna gibidir.
- Well... Well, my point, my Lord, is that despite all these advances in high-definition technology, and despite us all being able to see the footage clear as a bell, I missed the bit where the defendant actually hailed the taxi or got into it or did anything other than speak to the driver through the window.
Evet, sayın yargıç, benim burada söylemek istediğim şu, bütün bu yüksek teknolojilerdeki gelişmelere rağmen ve... video görüntüleri herşeyi çok güzel gösterdiği halde, ben burada sanığın taksiyi gerçekten tuttuğunu veya içine girdiğini... veya şöferle açık camdan konuşup... konuşmadığını göremiyorum.
Clear as a bell.
Tertemiz.
- Clear as a bell, thanks.
- Çok açık, teşekkürler.
Clear as a bell. - Good.
Evet, çok iyi.
Clear as a bell.
Cin gibi hatırlıyor hepsini.
You hardly ever even see this kid, and his name comes back to you clear as a bell.
Bu çocuğu pek gördüğün yok ama ismini hemen hatırlıyorsun.
I was clear as a bell!
- Hayır! Cin gibiydim!
Clear as a bell.
Hala net bir şekilde.
First words i heard, clear as a bell - - "dean winchester is saved."
İlk duyduğum şey "Dean Whinchester kurtarıldı" oldu.
I can only make out like shapes and shadows, but in a week or so, everything should be clear as a bell.
Sadece şekilleri ve gölgeleri seçebiliyorum. Ama birkaç hafta içinde, her şey cam gibi net olacak.
Clear as a bell.
Gayet net.
I heard it in my dream as clear as a bell.
Rüyamda söylenenleri çok net duydum.
I heard it as clear as a bell.
Çok net duydum.
- Clear as a bell.
Çalışıyor mu? - Oldukça net.
It's clear as a bell to those that pay attention.
Bunu dikkate alanlar için her şey gün gibi aşikar.
Couple of hours, you'll be as clear as a bell.
Birkaç saat sonra bir şeyiniz kalmaz.
I can hear you both clear as a bell.
Sizi gayet net duyabilirim.
Clear as a bell.
Çok net.
I'm clear as a bell.
- Gayet ayığım. - Tamam.
The whole thing is clear as a bell.
Her taraf net olsun.
It was clear as a bell.
Çok dingindi
I want to see his face clear as a bell.
Yüzünün net bir biçimde görünmesini istiyorum.
You're as clear as a bell.
Irmak sesi kadar net.
As clear as a bell. Let's do this bitch.
- Kabak gibi ortada, kurtulalım şundan.
It's the same look I can see in here, from that morning, clear as a bell.
O sabahtan beri gördüğüm aynı surat. Her şey çok açık.
Clear as a bell.
Gayet netti.
CLEAR AS A BELL.
Güzel bir gece.
Boy, that's clear as a mother's old bell.
Kristal netliğinde bir ses.
- Right, well, when you hear the bell if you'd be so kind as to get out for a few moments, we have to clear the building.
Alarmı duyduğunuzda... birkaç dakika dışarı çıkabilir misiniz? Binayı boşaltmalıyız da.
We only have the two dogs, and they certainly... aren't... - He said Hoggett. It was clear as a bell.
Başka bir Hoggett olmalı.
Hits him from all angles, He remembers things from a long time ago... clear as a bell... but ever day, I gotta tell him who I am.
Eski zamanları gayet iyi hatırlıyor.
Clear as a... bell.
Tertemizim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]