English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Clear the room

Clear the room traduction Turc

322 traduction parallèle
Clear the room at once!
Salonu hemen boşaltın!
Clear the room.
Odayı boşaltın.
Picard, clear the room!
Picard, odayı boşalt!
Clear the room.
Salonu boşaltın.
Silence or I'll clear the room!
Sessizlik! Yoksa burayı boşaltacağım!
Clear the room.
Çabuk!
Clear the room.
Orayı temizleyin.
Clear the room, please.
Lütfen odadaki insanları dışarı alabilir misiniz?
Your honor For the dignity of Ms Lam Would you please clear the room?
Sayın yargıç bayan Lam'in itibarını korumak için salonu boşaltabilir miyiz?
Silence or I'll have them clear the room.
Sessiz olun yoksa salonu boşalttırırım.
We want you to clear the room, but don't leave the building.
Salonu boşaltmanızı istiyoruz, ama binayı terketmeyin.
Clear the room.
Odayı temizle.
I need everyone's help to clear the room.
Herkesin yardımına ihtiyacım var.
Why don't we clear the room...
Niçin odayı boşaltmıyoruz...
Clear the room! Clear the goddamn room!
Salonu boşaltın!
I need you to clear the room.
Biraz yer açın.
Please. We have to go clear the room.
- Odayı boşaltmamız lâzım.
Clear the room, please.
Odayı boşaltın lütfen.
Photographers will please clear the room.
Fotoğrafçılar lütfen salonu boşaltsın.
Clear the room!
Çıkalım!
Drag that net clear across the room.
Ağla birlikte, oda boyunca yürüyün.
I can hear every word as clear as if the man was in the room.
Sanki odadalarmış gibi net geliyor her ses.
I have to clear all those books off the dining room table, bring them here, put them back in the chest, which is where they were in the first place.
Buraya getirip, onların bulunduğu ilk yer olan bu sandığa koydum.
The first thing to do is clear this room of all furniture.
Yapacağınız ilk iş bu odadaki tüm mobilyaları kaldırmak.
Give the rest of them room to clear.
- Emredersiniz efendim.
You know those laundry machines are clear on the other side of the room.
Makineler eminim... odanın diğer tarafındadır.
In the meantime, I have my room, which I clear out of after dinner.
Bu arada, otel odam var. Yemekten hemen sonra bırakıyorum.
Clear the room.
Odadan çıkın!
Clear the table in my room, Antonio
- Odamdaki her şeyi alın Antonio!
I made it clear she shouldn't leave the room!
Ona odayı kesinlikle terk etmemesini söylemiştim.
Now I'll go and clear up the broken glass in your room.
Şimdi gidip odanızdaki cam kırıklarını temizleyeceğim.
But sometimes, every once in a while... I would see the lights come on behind his eyes... and I could see them clear across the room.
Ama bazen, kırk yılın başında bir gözlerine bir ışığın geldiğini ve tüm odayı aydınlattığını görürdüm.
Janis, clear the table and then leave the room.
Janis, sofrayı topla ve odayı terk et.
Clear the engine room.
Makine dairesini boşaltın.
But when I step into her room the look on her face makes it clear it isn't me she's expecting.
Ama odasına adım attığımda gözlerindeki bakış bunu açıklığa kavuşturdu : Gelmesini beklediği kişi ben değilim.
She shot that bottle clear across the room.
Sise odanın her tarafına saçıldı.
Tommy's room is clear on the other side of the hall, so we can get as noisy as we want.
Biliyor musun? Tommy'nin odası koridorun öteki ucunda istediğimiz kadar ses çıkarabiliriz. İyi.
Clear and lock the room!
Temizle ve odayı kitle!
Dad... you see... uh... the earthquake threw me clear out of my room.
Baba... anlarsın... uh... deprem beni odamın dışına fırlattı.
Not only will I clear Mr. Sholto, but I will give you a description of the 2 men who were in this room last night.
Bay Sholto'yu temize çıkartmakla kalmayacak, dün gece bu odadaki iki adamın size eşgallerini de vereceğim.
We've got a great room for them. The acoustics are crystal clear. And if you can book them, well, I'm sure there's a broadcast in it.
Ses düzeni çok temiz ve onları ayarlayabilirsen, eminim yayınlanır da.
Jesus, did the room clear out, Bethany?
Tanrım, herkes odadan kaçtı mı ki Bethany?
I've nicknamed him Zépherin, after the guy who was so messy his room only had 10 square feet of clear space the only place the cleaning lady was allowed to sweep.
Ona Zépherin lakabını taktım. Zépherin odasını öyle dağıtmış ki temizlikçi kadının süpürebileceği yalnızca 1 metrekare alan kalmış.
All visitors, please clear the day room.
Bütün ziyaretçiler, lütfen odaları boşaltalım.
Ten percent, A.J. Don`t let them leave the room till they`re clear about that.
% 10 A.J. Bu iş açıklığa kavuşana kadar gözünü üstünden ayırma.
And you'd better catalogue all the pictures and clear your rubbish out of the store room.
Ve bütün tabloları listelesen ve ambardaki döküntülerini temizlesen iyi olur.
Because when we were locked down, in the visitors room they had this clear plastic divider... that separated you from your visitor.
Çünkü kilit altında olduğun zaman ziyaretçiler odasında görüşme kabinlerinde seni ziyaretçiden ayıran şeffaf bir tabaka olur.
You know that room with all the boxes in it? We could clear it out.
Bütün kutuların içinde durduğu odayı biliyorsun.
- We're gonna have the room clear.
- Suyunuz geliyor, bekleyin.
OK, now clear the room.
Hadi çıkalım.
Park her in the hall till we can clear an exam room.
Onu koridora park et ki muayene odası açabilelim. - Susan'ı gördün mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]