English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Could i just

Could i just traduction Turc

13,596 traduction parallèle
I could have just shut the fuck up.
Kahrolası çenemi kapatabilirdim.
And if I wanted something, I could just reach out and take it.
Bir şey istediğimdeyse yalnızca uzanıp alabilirdim.
You know, if I could just get to the head of that snake.
Bilirsin, yani yılanın başını ezebilirsem...
We got your back. I just held her. What could I do?
Elini tuttum, ne yapabilirdim kı?
And I just became fascinated with the ability to create an image, something that you could hold, an object you could hold in your hand, and there it is.
Somut bir nesne olarak eline alıp tutabildiğin bir imge yaratabilme fikri beni büyülemişti ve bunu yapabiliyordum.
Okay, I'm sure you're just doing your job, but could you not come a wee bit sooner?
Sadece işinizi yaptığınızdan eminim ama birazcık daha erken gelemez miydiniz?
He was just this stable force in my life, and I knew I could always count on him.
Hayatımdaki sarsılmaz bir güçtü ve ona hep güvenebileceğimi bilirdim.
It could be... I just microwaved some curry I cooked.
- Mikrodalgada biraz köri pişirdim de.
Uh, I just wanted to bring you here so I could talk to you about my journey, um, and that I've been feeling really crazy.
Bir yolculuğa çıktığımı ve bu yolculuğun burcuma uymadığı için hislerimi bayağı bir oynattığını söylemeye çağırdım.
I'm just asking you some questions, and if you could answer them, that'd be a real help.
Sadece bir kaç soru soruyorum, ve cevaplarsanız bize yardımcı olursunuz.
I just thought we could use the extra cash.
Ekstra para iyi olur dedim.
Huh... I just wanted to give you some lead time so you could get things in order.
Sana her şeyi düzene koyman için zaman vermiştim.
- I don't know why it is, Ezekiel, that you seem to want to be nothing, when with just a little courage... you could really be something.
Ezekiel, niye hiçbir şey olmak istemediğini anlamıyorum, oysa biraz cesaretle gerçekten bir şey olabilirsin.
If I could just show you...
Eğer sana gösterebilirsem...
Well, I just thought that, maybe, if you had a dream, you could understand.
Yani, belki bir hayalin olsaydı, anlayabilirdin diye düşündüm. - Alo.
I'm just trying to understand how you could be with a dude who acts like that.
Öyle davranan bir adamı neden istersin ki?
I just... never thought this could happen to someone like me.
Benim gibi birine böyle bir şey olacağını düşünmezdim.
I just can't understand how someone could do that to their own baby.
Sadece anlayamıyorum. Birisi bebeğine bunu nasıl yapabilir.
I feel like I could spend the rest of my life just looking at this.
Hayatımın geri kalanını buna bakarak geçirebilirim.
It's... it's 10 hours, and if I could just use your bathroom and your phone, call my wife, let her know I'm safe,
10 saat oldu. Tuvaletini ve telefonunu kullanıp karıma iyi olduğumu söyleyebilirsem çok minnettar olurum.
I could just pop over and get him and then get on Union or vice versa.
Onu alıp, hemen oradan yola bağlanıp, devam edebilirim, o da aynı şekilde.
Any other time, I could leave him, but tonight I just feel...
Başka zaman onu yalnız bırakabilirdim ama bu gece hiç iyi hissetmiyorum.
Normally I could just party for a while, enjoy myself, still train hard and good, but the older you get, you can't party as much.
Normalde bir süre parti verip eğlenebilir, yine de ağır ve iyi idman yapabilirdim. Ama yaşlandıkça eskisi kadar parti yapamıyorsun.
I don't know why I did it, but I just walked over and I saluted the crowd, and when I did that I didn't know they could get any louder, but they got louder.
Neden yaptım bilmiyorum ama durdum ve kalabalığı selamladım. Seslerini daha da yükseltebileceklerini bilmiyordum ama yükselttiler.
For the next month the work that I put in to make sure I could silence all these doubters was just unbelievable.
Sonraki dört ay bütün şüpheleri susturabilmek adına ortaya koyduğum çalışma inanılmazdı.
Tonight, I could j... I could just feel what it would be like just... just to wipe him out of existence...
Ve bu gece nasıl bir his olurdu diye düşündüm onu varoluştan silsem...
You know, seeing things from the perspective of the Hairy peoples, and I was... just hoping that someone could take me to where they live and introduce me.
Bilirsiniz işte, işe bir de Tüylülerin tarafından bakmak istiyorum ve birinin beni yaşadıkları yere götürüp onlarla tanıştırmasını umuyorum.
I just... - I didn't think I could. - Oh.
Sadece olacağını düşünmemiştim.
I, I, uh, I just wanted to see if I could do it.
Yapabilir miyim diye bir denemek istedim.
I thought that we could just lie for Ali one more time and it wouldn't matter.
Ali için bir kez daha yalan söyleriz ve bir önemi olmaz sandım.
I was thinking that you could just do the prep work today.
Bugün sadece hazırlığını yapabilirsin diye düşünmüştüm.
Fernando and I could just piggyback right onto their ceremony.
Fernando ile onların törenine kaynak yapmaya karar verdik.
If I could just find these keys.
Anahtarları bulabilirsem tabii.
You didn't have to hurt Rand, you could've just brought me here.
Rand'i incitmene gerek yoktu, beni buraya getirebilirdin.
Please, if you could just tell him that I love him.
Lütfen kendisine, onu sevdiğimi söyleyin.
I could just tell everyone.
Herkese söyleyeceğim.
God, I absolutely missed that turn in life - - that... In high school, we used to brush by the boys in the hallway, just to see if we could make them hard.
Tanrım, kesinlikle o hayatı özledim Lisede, çocukları kendimize nasıl çektiğimizi görmek için koridorda yanımızdan hızla geçmelerini sağlardık.
But once in a while, I wish that I could just be more human.
Ama bazen keşke biraz daha şey olabilsem insan mesela.
I just think you could find something better to do with your time.
Zamanını harcayacak daha iyi şeyler bulabilirsin bence.
I could just kill them, Karen.
Onları öldürebilirim Karen.
I mean, how could I ever believe they were just friends in the first place?
Hem zaten arkadaş olduklarına nasıl inandım ki?
- Good. That just means that if you don't tell me what I want to know, you have people I could go after.
Yani bilmek istediğim şeyleri söylemezsen peşine düşebileceğim tanıdıkların var demektir.
Your wife, Molly, and your son, Tyler, live in Astoria, well within the blast radius, so if you could just evacuate the building and notify the FBI, I'd be most grateful.
Eşin Molly ve oğlun Tyler Astoria'da yaşıyorlar. Patlama orada da hissedilecek. Bu yüzden binayı boşaltıp FBI'ya bildirirseniz çok memnun olurum.
I could find you in the midst of a million violins if you played just one note.
Seni milyonlarca kemanın arasında tanırım, tek bir nota çalsan bile...
I mean, you could just pretend to be zombies?
Yani zombi taklidi yaptınız mı?
I could give a shit about profit, with respect. I just, I want...
Para umurumda değil... kusura bakma sadece... istiyorum ki...
- No, I just I didn't know that that could all fit in that little car.
Hayır, sadece... Böyle küçük bir arabaya bu kadar şeyin sığdığını bilmiyordum.
I just wish you and your boyfriend could extend the same courtesy of spirit and action to me.
Keşke aynı nezaketi sen ve sevgilin bana karşı gösterseniz.
Or I could just drive around.
Ya da öylece sürebilirim.
I'm just goddamn glad that you haven't dumped it yet because then it would be a slam-dunk case, and there would be absolutely nothing that I could do to help you.
Allahtan hemen satmadın yoksa bu dava çantada keklik olurdu ve sana yardım etmek için bir şey yapamazdım.
Pretty much what I am trying to say is that I tried so, so hard to get here, and it would mean the world if you could just let me in and have some fun...
Demek istediğim, yani buraya gelebilmek için çok çalıştım, çok çabaladım ve içeriye girip biraz eğlensem dünyalar benim olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]