First and foremost traduction Turc
279 traduction parallèle
First and foremost of the four instigators, the Duc de Blangis.
Dört kışkırtıcının ilk ve en önemli olanı ; Duc de Blangis.
This is our first meeting, and we wish to thank you first and foremost, Monsieur Vincent.
Bu ilk toplantımız, ve ilk ve öncelikli olarak size teşekkür etmek istiyoruz Mösyö Vincent.
The thing to remember about a preview is first and foremost pay absolutely no attention to the sights and sounds going on around you.
Bir özel gösterimde... hatırlanması gereken tek şey, etrafında olanlara... hiçbir şekilde dikkat etmemektir.
First and foremost all your conversion rubbish.
Öncelikle ve en önemlisi sizin değişim saçmalığı.
First and foremost, you must convince the girl that this is a miracle, that you have been sent here by the gods.
Her şeyden önce, tanrılar tarafından gönderildiğine ve bunun bir mucize olduğuna kızı ikna etmelisin.
Your Majesty, first and foremost, you must stand on your rights and demand immunity on the ground of your Royal Prerogative.
Majeste, ilk olarak hakkınızı savunmak için diplomatik dokunulmazlık talep ediniz.
First and foremost, I recommend plenty of sunshine.
Her şeyden önce, bol günışığı öneririm.
In our church, we believe, first and foremost, in you.
Kilisemizde her şeyden önce size inanırız.
And first and foremost thriftiness
En önemlisi tasarruf.
You see, first and foremost this is a murder investigation.
Gördüğünüz gibi öncelikle bu bir cinayet soruşturması.
( narrator ) Churchill was, first and foremost, a war leader.
Churchill her şeyden önce bir savaş lideriydi.
Matilda, Herman, do you think this is your turn to be first and foremost in sunny California?
Matilda, Herman bu güneşli Kaliforniya, sizin için ilklerin başlangıcı olacak diyebilir miyiz?
What we need, first and foremost, is a common-sense approach.
Her şeyden önce ihtiyacımız olan sağduyu yaklaşımıdır.
It is important, first and foremost, to ease that anxiety.
İlk ve en önemli şey, bu korkudan kurtulmak.
First and foremost, I don't equate the term exclusively with sex voyeurism or, quote, "degeneracy."
Öncelikle bence... ... ille de ne seksle ilgili bir sözcük değil bu...... ne de röntgencilikle.
When you trap a ball... what you got to do first and foremost... is kill that ball's energy.
Topu yakaladığında Öncelikle yapmanız gereken topun enerjisini söküp almak.
First and foremost, let's have something to eat.
Her şeyden evvel, bir şeyler yiyelim.
- But a writer first and foremost?
- Yazar olması ilk ve en önemli şart.
She's gonna do it. First and foremost, I would have to say that CC feels things deeply.
İlk ve en önemli olarak söyleyeceğim şey CC'nin her şeyi derinden hissettiğidir.
The Museum is a city first and foremost.
Evvela, Müze bir şehir.
Lois is a lady, first and foremost.
Lois tam bir hanım.
I'm a businessman, first and foremost.
Her şeyden önce ben bir iş adamıyım.
Regardless of what you may think of me, I am a patriot first and foremost.
Haddinizi aştınız! Yerinize oturun! İşte oradaki adam.
There are many reasons for this. First and foremost is that it's enormously economical.
Sadece NY Times'ın... haberleriyle öğrenirler dünyada olan biteni.
Don't forget, first and foremost, Hagen was an actor.
Unutma ki aslında ilk başında Hegan bir aktördü.
Besides, I'm first and foremost a professional... and I would never do anything to compromise my personal safety... or the integrity of my work.
Bunun yanında, ben ilk ve en önde gelen profesyonelim... ve kişisel güvenliğimi veya işimin doğruluğuna engel... olacak hiç bir şey yapmam.
I am a Yankee, sir, first and foremost.
Herşeyden önce ben bir Yankee'yim efendim.
- I ask you to place the safety of the people first and foremost.
- Beni dinlemenizi istiyorum - -
A poetor a painter can be aloner, but the American film director has to be, first and foremost, a team player.
Bir şair ya da ressam yalnız çalışabilir. Ama bir Amerikalı film yönetmeni mutlaka takım oyuncusu olmak zorundadır.
But, first and foremost, Nygma, you are fired!
Ama önce buradan kovulacaksın!
First and foremost...
İlk önce ve en önemlisi...
First and foremost, this commission worked for the good of the country.
Her şeyden önce bu komite ülkenin iyiliği için çalışmaktadır.
My first and foremost duty is to protect my people.
Benim birinci ve öncelikli görevim halkımı korumak.
First and foremost, we want everyone out of there safely.
Her şeyden önce herkesin güvenli bir şekilde çıkmasını istiyoruz.
I am an officer of the Emperor first and foremost, sir.
Ben öncelikle imparatora hizmet etmekle görevliyim.
He is first and foremost a gentleman.
O bir beyefendi.
First and foremost, I would have said, his friends. 'His friends, old and new, who stayed close to him all his life.'
Bence en önemli şey arkadaşlarıydı bütün hayatı boyunca yanında olan eski ve yeni arkadaşları.
[Chuckles] Anyway, if I may go out on a limb here, I would first and foremost suggest for Tigger... that to find one's family, one must first look up... one's family tree.
Her neyse, eğer burada bir dala gidilecek olsa, ilk olarak Tigger için önerebileceğim... ailesini bulması için, öncelikle...
First and foremost, taxation and record keeping.
İlk ve en önemlisi, vergilendirme ve kayıt altına alma.
But they are sisters first and foremost.
Önce ve daha önce kız kardeşlerdi.
First and foremost, I should probably thank Hurricane Chris for enabling a poor schlub like me to afford a boat like this.
Öncelikle Chris Kasırgasına teşekkür etmeliyim. Benim gibi fakir birinin böyle bir tekne alabilmesini sağladı.
And yet, to the end, he remained first and foremost a student, guided by the simple desire to discover and understand.
Buna rağmen, sonuna kadar, ilk ve en önde giden bir öğrenciydi, çünkü kılavuzu en basit ifadeyle keşfetme ve anlama arzusuydu.
First and foremost, i want to recognize eric cartman
Bana ondan da bahset. Fakat neden kızının insanları incitmesini istiyorsun?
You are first and foremost, my granddaughter.
Sen benim ilk ve en önde gelen torunumsun.
In the overall picture sure, but... she's a warrior, first and foremost.
Genel olarak öyle ama her şeyden önce o bir savaşçı.
[But good or bad, he is a father first and foremost and has,.. ] [.. for years, had me watch his daughter who, by the way,..]
İyi ya da kötü, öncelikle o bir baba Ve yıllardır, kızını izlemesi için ben varım.
Our goal, first and foremost, was to attempt to create a climate of psychological fear for the Germans to keep them in a state of fear to cut off communications lines, and hopefully blow everything up.
Brittany, Vercors, Auvergne'de başarısızlığa uğradık ama o bölgelerin insanları eğer gerçekten savaşmak ya da dışarı çıkmadan yer altından savaşmak istiyorlarsa Direniş'i bulmakta hiç zorluk çekmiyorlardı.
♪ First, foremost, factual ♪ First, Foremost and Factual News, presented by -
Şimdi haberleri sunuyoruz.
Ladies and gentlemen... It is my pleasure, as the head of the Dillhoefer Flying Circus, to present to you, on his first and his foremost and his final tour of America, the greatest flyer, the most courageous ace of aces,
Bayanlar baylar Dillhoefer Gösteri Uçuşları Başkanı olarak, tüm uygar dünyanın en iyi, tüm zamanların en cesur ve en gözükara hava gösterisi adamını Amerika'daki en önemli ilk ve son final turnesinde sizlere takdim etmek benim için büyük bir şeref.
[Scorsese] First and foremost, film noir was a style.
Her şeyden önce, kara film bir sinema stiline sahipti.
First and foremost, mr. Garrison,
- Öncelikle Harequin Yayınları`nı seçtiğiniz için teşekkür ederiz.
first and last 16
first 4785
first date 34
first name 87
first day of school 24
first squad 18
first class 132
first things first 322
first time for everything 43
first love 34
first 4785
first date 34
first name 87
first day of school 24
first squad 18
first class 132
first things first 322
first time for everything 43
first love 34
first of all 2811
first up 130
first one 47
first day 73
first word 25
first time here 16
first order of business 44
first time 177
first floor 60
first thing in the morning 86
first up 130
first one 47
first day 73
first word 25
first time here 16
first order of business 44
first time 177
first floor 60
first thing in the morning 86