English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I gave up

I gave up traduction Turc

2,727 traduction parallèle
I gave up a long time ago trying make men respectable.
Erkeklere saygı duymaktan yıllar önce vazgeçtim.
I just can't believe I gave up everything for him.
Onun için her şeyden vazgeçtiğime inanamıyorum.
I gave up another job to come and work here.
... buraya gelebilmek için başka bir işi bıraktım.
No, I gave up on it.
Hayır yazmaktan vazgeçtim.
♪ If I gave up all of my pride for you ♪ And only loved you for now
â ™ ª Eğer bütün onurumdan senin için vazgeçersem â ™ ª Ve seni şimdi seversem
♪ If I gave up all of my pride for you ♪ And only loved you for now
⠙ ª Eğer bütün onurumdan senin için vaz geçersem ⠙ ª Ve seni şimdi için seversem
Same reason I gave up religion.
Dini işleri bırakmamla aynı neden dolayı.
I gave up security.
Güvenlik işini bıraktım.
During this 15 years I gave up my career searching every where for her but in vain
Bu 15 yıl boyunca, boşu boşuna, kariyerimden vaz geçerek, her yerde onu arayıp durdum.
No, I gave up the butt for you.
Hayır, sana ben götümü verdim.
Someone hearing our story might think about how much I gave up to be with you.
Hikâyemizi duyanlar seninle birlikte olmak için ne kadar çok şeyden vazgeçmiş olduğumu düşünebilirler.
The department was satisfied, and I gave up trying to convince them at some point.
Şube tatmin olmuştu bir süre sonra ben de onları ikna etmeye çalışmayı bıraktım.
She told me that what I gave up for you will be filled by my actions.
Senin boşluğunu doldurabileceğim şeyin yapacaklarım olduğunu söyledi.
Yeah, I gave up on that.
Evet, ben o konuda pes ettim.
I gave up caffeine when I was pregnant with my first.
Ben kafeinden vazgeçtim Ben ilk hamile iken.
I think I gave up too easy, and I don't even know how I stopped.
Sanırım çok kolay vazgeçmişim. Nasıl bıraktığımı anlamadım bile.
The handover was coming up and they were onto him, so I gave him up.
Hong Kong devredilmek üzereydi ve onun peşindeydiler. Ben de kimliğini açıkladım.
I gave him some information I came up with.
Ona bulduğum bazı bilgileri aktardım.
I thought that if you took a monkey, gave him a monocle and covered up his gigantic, unsightly ass, then he would cease to be a monkey and become more of a...
Bir maymuna gözlük takıp koca çirkin poposunu kapatırsam maymunluğu bırakıp daha çok bir...
I thought the brother gave up being king so he could marry the woman he loved.
Kardeşinin krallığını bıraktığını sanıyorum. Böylece sevdiği kadınla evlenebilmiş.
I never gave you up, ever.
Seni asla ele vermem, asla!
I told my weed guy to step it up and he gave me that.
Benim otçuya daha sağlam bir şey ver dedim, bunu verdi.
I gave the area and they said they will pick him up right away.
Kaybolduğu bölgeyi ilettim ve onu hemen alacaklarını söylediler.
When I was growing up, we gave thanks every night.
Ben ufakken her gece dua ederdim
They soon gave up their search, but I could never move on.
Araştırmayı kısa sürede sonlandırdılar bense asla eskisi gibi olamadım
I showed up, I gave you a ride.
Ben de geldim, seni götürdüm.
You're going to give me the address. And I am going to go pick up whatever it is you gave him.
Bruce, bana adresi ver ona her ne verdiysen gidip geri alacağım.
I tried to line up, but gave up.
Sıralamaya çalıştım ama reddettim.
D, I'm... we gave you three beats to send to Drake and somehow he ended up getting four.
D, Ben... biz sana Drake'e yollaman için üç şarkı verdik ama her nasılsa dört tane almış.
She gave it back years later when I sobered up.
Yıllar sonra içkiyi bıraktığımda geri verdi.
No, he gave it up on the day I was born.
Ben doğduğum gün bırakmış zaten.
And I gave you up- - your name, where you're gonna be, where you live.
Ben de seni sattım. İsmini, nerede oturduğunu her şeyini anlattım.
They said that you were gone, but I never gave up.
Artık geri gelmeyeceğini söylediler ama ben hiç vazgeçmedim.
S.A.I.C. says you gave up the consulting gig.
CSEO danışmanlık işini bıraktığını söyledi.
And it's great that they gave me a deal for a second one, but that means I actually have to come up wi something to write about.
Ve benimle ikinci bir kitap için anlaşma yapmaları harika bir şey ama bu... yazacak bir şey bulmam gerektiği anlamına geliyor.
When I first gave up my old life,
Önceki hayatımdan ilk ke vazgeçtiğimde...
but you do know there was a time- - yes, i know, and you gave it all up for me.
- Ama bir zamanlar benim de vardı biliyorsun. - Biliyorum ve hepsinden benim için vazgeçtin.
We know. I must have run away half a dozen times, but in the end, she gave me up. That's what they do.
Kaç kez kaçsam da sonunda yine beni bırakıyordu.
The last young aspirant I gave notes to wound up in the hospital.
En sonuncu genç adaya notlarımı hastanede yatarken verdim.
Yeah, I've been holed up trying to figure out a concept for my new book, and it's great that they gave me a deal for a second one, but that means I-I actually have to come up with something to write about, so, uh...
Evet, ben de yeni kitabım için bir kavram bulmak için kapandım ve benimle ikinci bir kitap için sözleşme yapmış olmaları harika bir şey ama bu demek oluyor ki ben gerçekten yazacak bir şeyler bulmak zorundayım, yani...
And Lizzie gave Stu a blowie in exchange for a role in Santa Monica Cop, and I'm really torn up about it.
Lizzie, Santa Monica Polisi'nde rol karşılığında Stu'ya sakso çekmiş ve bu konuda o kadar kötü oldum ki.
No question you helped us win Nationals and I know you've had a tough year but you never gave up.
Hiç tereddütsüz Ulusal yarışmayı kazanmamıza yardım ettin. Zor bir sene geçirdiğini biliyorum ama hiç pes etmedin.
Until I gave it up to go into the lucrative pot-roast-making field.
Üstdilbilim benim tutkumdu. Ta ki vazgeçip etli güveç kursuna gidene kadar.
I was going to surf the world's sewers, but I happily gave it up for you.
Dünyanın kanalizasyonlarında sörf yapacaktım! Ama senin için seve seve vazgeçtim.
See, I remember George Lucas pulling together everybody about ten years ago at a conference he gave at the ranch up in San Francisco, and when objections arose about the idea that digital will put an end to the art of cinematography, he pointed out
George Lucas yaklaşık on yıl önce San Francisco'da bir toplantı yaptı ve, dijitalin sinematografideki sanatı ortadan kaldırıp kaldırmadığıyla ilgili görüşlerini anlattı, bunun sadece kullanılan başka bir araç olduğunu söyledi, ve bu doğruydu.
Because I just gave myself an assignment that I can't screw up.
Çünkü biraz önce kendime mahvetme imkanım olmayan bir görev verdim.
I gave it up.
İade ettim.
Wow, I gave that up easy.
Ne kadar çabuk vazgeçtim. Dur.
All right, fellas, bring the lights up a bit, play the CD I gave you and let's do this!
- Beyler, ışıkları yükseltin, verdiğim CD'yi de çalın da yapalım şu işi!
No, I hate that you gave up.
Hayır, beni rahatsız eden, boşvermiş olman.
I gave up baseball.
Ben beyzboldan vazgeçtim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]