English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / In a few minutes

In a few minutes traduction Turc

2,043 traduction parallèle
I have art history in a few minutes, and my professor sounds like Garrison Keillor on Quaaludes, so I need a constant intake of sugar just to stay awake.
Birkaç dakika sonra Sanat Tarihi dersim var ve profesör,.. ... sakinleştirici almış Garrison Keillor gibi konuşuyor. Sadece uyanık kalmak için bile durmadan şeker yemem gerekiyor.
Good work, boys, but i have to head out in a few minutes, So make sure you put all the stuff back in the garage.
Ama beş dakikaya kadar çıkmam gerekiyor, aletleri tekrar garaja koymayı unutmayın.
And, besides, in a few minutes, I'm going to need your help.
Ayrıca birkaç dakika içinde yardımına ihtiyaç duyacağım.
Ryan wants to introduce the branch managers in a few minutes.
Ryan, bir kaç dakikaya şube müdürlerini tanıtacak.
I'll be back in a few minutes.
Ben bir kaç dakika sonra dönerim.
I have a meeting in a few minutes.
Birkaç dakika sonra toplantım var.
De's preparing an exam room, and I'm gonna draw her blood in a few minutes.
Dell muayene odasını hazırlıyor. - Birazdan ondan kan alacağım.
Don't worry, I'll be gone for good in a few minutes.
Merak etmeyin, birkaç dakika sonra ortadan kaybolmuş olacağım.
THAT WOULD BE GREAT. THANK YOU. I'LL BE BACK IN A FEW MINUTES.
Yumurtalık yetmezliği ya da organlarınızı göçerten viral bir enfeksiyon olabilir.
In a few minutes, you're not gonna be wearing a bow tie.
Biraz sonra papyondan kurtulacaksın. Ben hiç dert etmiyorum.
IN FACT, I GOT TO BE ON A GOLF COURSE IN FLORIDA IN A FEW MINUTES,
Aslında bir kaç dakika içinde Florida'da golf kursunda olmam gerekiyor.
In fact, I have a pressconference in a few minutes.
Aslında, bir kaç dakika içinde basın konferansım var.
I'll be there in a few minutes.
Birkaç dakikaya orada oluruz.
We're leaving in a few minutes.
Bir kaç dakika içinde ayrılıyoruz.
Go upstairs, take off your clothes, and I'll be in to see you in a few minutes.
Yukarı çık, soyun. Ben de hemen geliyorum.
Oh, all right. We'll be there in a few minutes.
Pekâlâ, bir kaç dakika içinde orada olacağız.
Ed came in a few minutes later... reeking of cheap perfume and whiskey.
Birkaç dakika sonra Ed geldi. Ucuz parfüm ve viski kokuyordu.
I'll be there in a few minutes.
Bir kaç dakika içinde dönerim.
We'll be there in a few minutes.
Birkaç dakika sonra oradayız.
But tell the rest of your staff I'll be in in a few minutes to ask you some questions.
Fakat diğer çalışanlara söyle birazdan bir kaç soru sormak için geleceğim.
We'll depart in a few minutes due to a delay.
Gecikmeden dolayı, iki sefer düzenlenecektir. Bayım?
Now in a few minutes more, we're going to be outta here.
Bir kaç dakika içinde dışarıda olacağız.
I'll see you in my office in a few minutes.
Biraz sonra odamda görüşürüz.
How'bout we get you out of here in a few minutes?
Seni birazdan taburcu ederiz.
- We'll be calling standbys in a few minutes.
Bilet ayırtmayanları birazdan çağıracağız, efendim.
- Could you meet me out front in a few minutes?
Acaba birkaç dakika sonra ön tarafta buluşabilir miyiz?
I'm almost done with them, and dinner will be ready in a few minutes, okay?
Annem geliyor. Hemen hazırlan.
So, just knock on my door in a few minutes, okay?
Birkaç dakika içinde kapımı çalarsın, tamam mı?
Well, my bus is gonna be here in a few minutes.
0tobüsüm birkaç dakika içinde burada olur.
Although a few minutes ago, she kind of took a tinkle in your den.
Ama birkaç dakika önce TV odanızda "su döktü".
In this case, just a few minutes.
Bu olayda... sadece birkaç dakika geriye.
Audrey spent a few minutes with him, and then she was last seen being taken away by a guy named Ryan in a truck.
Audrey onunla birkaç dakika geçirdi ve en son Ryan adında bir adamla kamyonete giderken görüldü.
I'II be back on my feet in a bit, so give me a few minutes.
Soluklanmam lazım o kadar, biraz bekle beni.
Stall him for a few minutes, jonathan, till I get my ducks in a row.
İşleri toparlayana kadar onu birkaç dakika oyala Jonathan.
Look, if you could just wait a few more minutes, you guys could talk to each other because, You know, things get lost in translation, because, you know, This is clearly not a way to have what is obvisly a very, very important conversatN.
Bak, birkaç dakika daha bekleyebilirsen, ikiniz rahatça konusabilirsiniz çünkü bilirsin, konusmayi aktarma sirasinda karisikliklar olur ve böyle çok önemli bir konuda bu yöntem saglikli bir yöntem degildir.
A few minutes ago a one-armed man was in here.
Biraz önce tek kollu bir adam geldi.
I have to take care of a few things, and I'll be back in ten minutes, then we'll go home.
Halletmem gereken birkaç şey var. On dakikaya döneceğim, sonra eve gidiyoruz.
If you come in for a few minutes I'll bandage that up
İçeri gelmek ister misin?
It's Kanye and we're getting ready to take off in just a few minutes.
Ben Kanye ve bir kaç dakika içinde kalkmaya hazırız.
You know, in extreme cases, even a few minutes can cause a person to blister, or breakout in hives, you know, even get a second-degree burn.
Bazen birkaç dakikada bile kabarıklar, hatta ikinci derece yanık oluşur.
If two grown men can't make a pervert happy for a few minutes in order to watch a film about zombies then maybe we should all just move to Iran.
İki yetişkin adam birkaç dakika mutlu olmak için sapıkça şeyler yapamaz mesela zombi filmi izlemek gibi o zaman hepimiz İran'a taşınalım.
Iranian government has admitted strong denial of any wrong doing in the last few minutes, however, a statement, from the White House, expressed grave concerns about the implication of this catastrophe has promised the sternness of responses if evidences...
"Bununla birlikte, afetin bulaşması hakkında ciddi endişelerin olduğu ifade edilen Beyaz Saray demecinde..... kanıtlanması halinde sert bir karşılık verileceği sözü verildi."
I'll see you there in a few minutes.
Bir kaç dakika sonra orada görüşürüz.
And in just a few minutes the marathon and fun run will be taking off from the west side of the park.
Birkaç dakika içinde parkın batı bölümünde maraton ve yardım koşusu başlayacak.
There'll be a seat available at table four in just a few minutes.
Birkaç dakika içinde, dört numaralı masada bir koltuk müsait olacak.
You won't be breathing in a few minutes, you punk.
Benim hikâyem herkesin hikâyesi ve son yüzyılın hikâyesidir.
I have some fun and exciting news for you, so I'll see you in a few minutes. Okay, bye.
Sana heyecanlı ve eğlenceli haberlerim olacak, birazdan görüşürüz.
Look, I can get in, but it'll take a few minutes.
Bak, girebilirim, ama bana bir kaç dakika vermelisin.
I'm catching a plane back to Washington in just a few minutes.
Birkaç dakika içinde Washington uçağı için gitmem gerekiyor.
In just a few minutes my Grunbaum will be here.
Bir kaç dakika içinde sevgili Grünbaum gelecek.
Well, why don't you just come on in and sit down for a few minutes?
Neden içeri gelip bir kaç dakikalığına oturmuyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]