In a moment traduction Turc
4,684 traduction parallèle
Let us bow our heads in a moment of silent reflection.
Başlarımızı bir dakikalığına sessizlik içinde eğelim.
I will have you out in a moment.
Birazdan seni dışarı çıkaracağım.
In a moment, you will give the phone back to your friend.
'Derhal telefonu arkadaşına geri vereceksin.
Well, I'm going to be dead in a moment, so I suppose you're going to have to live with the never knowing.
Birazdan ölmüş olacağım o yüzden bu bilgiyi hiç bilmeden yaşayacaksın galiba.
Annie, Calder, I'll circle back with you in a moment.
Annie, Calder, az sonra gene dönerim.
Everything you are, gone in a moment, like breath on a mirror.
Bütün kişiliğin, her şeyin bir anda yok oluyor. Aynadaki bir buğu gibi.
I'd like to get to the logistics in a moment, but right now I'm asking you if we used sarin gas.
Lojistik konusuna birazdan değineceğim ama şu an sarin gazını soruyorum.
Well... Take a seat in there, I'll be with you in a moment.
Siz oturun, bir kaç dakikaya gelirim.
Even in a moment of immeasurable sorrow like this one, we're given a choice.
Böyle keder dolu bir anda bile bize bir seçim sunuluyor.
In fact, in a moment, I think you'll be thanking me.
Hatta birazdan, bana teşekkür ediyor olacaksın bence.
Marvel's "Agents of S.H.I.E.L.D." will return in a moment.
Marvel'ın "S.H.I.E.L.D. Ajanları" birazdan devam edecek.
We'll be taking off in a moment.
Bir dakika içinde kalkacağız.
Nikolaj, I'll be back in a moment
- Tabii. Nikolaj, ben biraz hava alacağım.
In a moment.
Birazdan.
I'll be with you in a moment.
Birazdan geliyorum.
Every time we found a moment of happiness, we were forced to flee, even here in New Orleans, where we were happiest of all.
Ne zaman bir köşeye çekilip bir damla mutluluk yakalasak kaçmak zorunda kaldık. New Orleans'da bile, yani hepimizin mutlak mutluluğu yakaladığı yerde bile.
Just for a moment. Turn off the voice in your head telling you not to trust what you see.
Sadece bir an için gördüğüne inanmaman gerektiğini söyleyen kafandaki sesi kapat.
And in that moment, I saw... The love that a child has for their father.
Tam o an bir çocuğun babasına olan sevgisini gördüm.
Out in a moment.
Birazdan çıkıyorum.
But he had a legitimate problem with it, and I made a call in the moment.
Ama geçerli bir sorun oluşturuyordu ve ben de başka bir karara vardım.
That agent will remotely detonate a motorcycle bomb in this alley at a moment when Brody is proximal to Akbari, at the very least in the same room.
O ajan motosiklete bağlı bir bombayı uzaktan kumandayla patlatacak Brody, Akbari'ye yaklaştığı zaman ya da en azından aynı odada olduklarında.
- She and I haven't spoken in a couple of years, so this is kind of a big moment for us. Oh, for God's sake.
- Tanrı aşkına ya.
You're taking a picture of'em in their moment of grief?
Üzgün fotoğraflarını mı çekiyorsun?
Uh, Agent Rossabi, could I- - could I talk to you in the hallway for a moment, please?
Ajan Rossabi, sizinle koridorda bir dakika konuşabilir miyiz lütfen?
But in that moment, I thought it was a risk worth taking.
Ama o anda almaya değecek bir risk olarak gördüm.
There was a moment there when I had the fans oscillating in the perfect contrapuntal motion, and there was just the inkling of a breeze coming through the mosquito screens, when I didn't feel like
Fanlar bir ara mükemmel bir zamanlamayla dönüyordu ve sineklikten gelen, ufak bir esintinin izleri vardı.
Meatball... you were there for me in a... moment in time where I really needed someone.
Köfte, birisine ihtiyaç duyduğum bir zamanda, benim yanımdaydın.
[Michael Baer] In a spiritual sense you could almost say, Namaste, you know, it's that blending of the soul of the motorcycle and you and it's just this perfect moment.
Ruhani bir duygu içerisinde şöyle söyleyebilirsiniz, Namaste, Sizin ve motosikletin ruhlarının karışımı gibi bir şey ve o muhteşem an.
We stand on the verge of a great moment in time, you and I.
Sen ve ben büyük bir anın eşiğinde bulunuyoruz.
There's a heat loss filter in your hologram shell, it'll kick in, just give it a moment.
Hologramında bir ısı kaybı filtresi var, birazdan devreye girecektir, bekle.
Not one of these would-be commanders in chief took a moment to stand with a line officer.
Başkan adayı olan bu insanların hiçbiri yüzbaşının arkasında durmak için kılını kıpırdatmadı.
It means that the baby comes out at a moment in time when it is just about to start demanding more energy from the mother than the mother can possibly give it via the placenta.
Bu demektir ki bebek annenin plasenta yoluyla verebileceğinden daha fazla enerji talep etmeye başladığında bebeğin doğma zamanı gelmiş oluyor.
And, of course, all those connections are being made at the moment inside the brain of my baby inside my womb... .. and that's an extraordinary thought in itself, but I think the point at which he will really start to become human is the point where we get that interplay between nature and nurture, the process that really carves out a human mind, and that starts at birth.
Elbette, tüm bu bağlantılar, şu anda karnımdaki bebeğin beyninde de oluşuyor bunun düşüncesi bile harikulade fakat mizaç ve eğitimle etkileşime girdiğimiz noktada insan zihnine biçim veren ve doğumda başlayan süreçte gerçekten insan olmaya başlayacak.
I didn't think much of it in the moment, but in retrospect, I'm quite certain that I saw a second cell phone on him.
O anda fazla düşünmemiştim fakat şimdi bakınca üzerinde ikinci bir telefonu gördüğüme eminim artık.
I'm going to let you process this, and I'll be back in just a moment, okay?
Sizi biraz yalniz birakayim. Birazdan dönerim, tamam mi?
I'd spend hours thinking about the moment I could put a bullet in his brain.
Saatlerce beynine mermi sıkacağım anın hayalini kuruyordum.
Then a moment later, " Men in gas masks.
Bir süre sonra : " Gaz maskeli adamlar.
There was a moment in the race when it was one to nothing, right?
Yarışın bir bölümünde durum 1-0'dı, değil mi?
We'll be speaking with Majority Leader Eric Cantor in just a moment.
Birazdan İktidar Partisi Lideri Eric Cantor'la görüşeceğiz.
A moment where they look at each other in the eye, and bing, just like that, everything comes back.
- Bir an. Birbirlerinin gözlerinin içine baktıkları bir an ve bir anda her şey geri gelir.
All of a sudden, it gets, like, this chill in the room for a moment.
Aylar sonra Ashton ve ben mutfakta oturuyorduk sonra odada aniden başlayana bir serinlik hissettim.
Now, although not expressly stated in the Bro Code, a weird moment between a bro and his bro's fiancée is, in my bropinion... a violation.
Şimdi Kardo Kanunu'nda açıkça belirtilmiş olmasa da bir kardo ve kardosunun nişanlısının arasında yaşanan gariplik kardüşünceme göre bir ihlaldir. - Hayır!
I'm saying I said there would come a moment when we would regret the decision to go in the field.
Sahaya inme kararımıza pişman olacağımız bir an gelebilir diyorum.
What I'm asking you is for the chance to buy a little time to get the people in my life ready for that moment.
Senden istediğim, hayatımdaki insanları bu ana hazırlamak için, biraz zaman kazandırman.
There was a moment when you were alone upstairs in that firehouse.
O itfaiyede üst katta tek başına olduğun bir süre vardı.
We're just saying your sister-in-law came at a convenient moment.
Sadece yengenizin en doğru anda geldiğini söylüyoruz.
Actually, Diane is in a meeting at the moment.
Açıkçası, Diane şu anda bir toplantıda.
So I will ask for a moment of silence, in which I will beg God's forgiveness for Country Mac's evil,
Bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı istiyorum. Bu arada Tanrı'dan, Taşralı Mac'in kötü ve homo hayatını affetmesini dileyeceğim.
Music is a universal language that could describe any moment in life.
Muzik, hayattaki herhangi bir anı anlatan evrensen bir dildir.
CNN has just received word a verdict in the George Zimmerman trial is expected to come at any moment.
CNN'in verdiği bilgiye göre, George Zimmerman davasında kararın her an çıkması bekleniyor.
One day, you and I will be talking about this moment in front of a senate hearing.
Bir gün, ikimiz bu anı senato önünde konuşuyor olacağız.
in a sense 166
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in an hour 114
in a few days 103
in and out 206
in a way 872
in a week 88
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in an hour 114
in a few days 103
in and out 206
in a way 872
in a week 88
in any event 133
in a good way 122
in a few minutes 93
in addition 208
in advance 48
in africa 59
in a meeting 17
in an ideal world 29
in a minute 428
in a second 81
in a good way 122
in a few minutes 93
in addition 208
in advance 48
in africa 59
in a meeting 17
in an ideal world 29
in a minute 428
in a second 81
in all likelihood 54
in all 68
in a month 82
in a year 54
in a 180
in any way 55
in a few hours 80
in america 213
in a word 105
in all honesty 63
in all 68
in a month 82
in a year 54
in a 180
in any way 55
in a few hours 80
in america 213
in a word 105
in all honesty 63