In a meeting traduction Turc
2,941 traduction parallèle
- He's in a meeting across town until 4 : 00.
Şehrin öte yanında 4'de kadar toplantısı var.
Why would they have security cameras in a meeting room?
Neden toplantı odalarında kamera var?
I'm afraid Mr Keating's in a meeting.
Hapishaneden Helen aradı diye söyler misiniz? Korkarım Bay Keating toplantıda.
I can just call her right now, even if she's in a meeting.
Toplantıdaysa bile hemen şimdi onu arayabilirim.
Were you in a meeting?
Birisiyle mi görüşüyordun?
I just wanted to poke my head in. He's, um, he's in a meeting with a murder suspect.
İçeride bir cinayet zanlısıyla görüşme yapıyor.
Sorry, he's in a meeting.
- Kusura bakma, toplantıda.
I still have a major meeting in Taipei
Taipei'de çok önemli bir toplantım var
Coming in town for a secret meeting to find the woman I was supposed to meet is...
Gizli bir buluşma için şehre gelirken buluşacağım kadın...
Okay, how do you know about a secret scandal and emergency board meeting in Bogotá, Colombia?
Bogoti, Kolombiya'da gerçekleşen skandalı ve acil kurul toplantısını nasıl biliyorsun?
You're- - you're meeting a client in person.
Harbi çok seksi.
You're meeting a client in person?
- Müşterinle yüz yüze mi görüşeceksin?
I've got a sales meeting in a half-hour.
Yarım saat sonra satış için bir toplantım varmış.
When you've been driven to a meeting in a head bag, figuring out your location can be a challenge.
Bir görüşmeye başınıza geçirilmiş çuvalla gittiğiniz zaman bulunduğunuz yeri belirlemek güç olabilir.
So, Mike, assuming we get Vale... to set up a meeting with this son of a bitch... we got to come up with a plan to snatch him.
Mike, Vale'in bu herifi toplantıya getireceğini varsayarsak onu yakalamak için bir plan yapmamız gerekiyor.
At the same time you were meeting with this judge, your wife had a suit in front of him, and the subject never came up?
Bu yargıçla görüştüğünüz esnada,... onun önünde eşinizin bir davası duruyordu,... ama bu konu hiç gündeme gelmedi öyle mi?
These are the minutes of a meeting that took place when the crime figures first came in.
Bunlar yapıIan toplantıya dair suç oranlarını içeren ilk tutanaklar.
I have in my hand the minutes from a recent meeting to discuss the budgetary pressures on the Metropolitan Police.
Gerçekten mi? Başkent polisinin bütçe sıkıntısının tartışıIdığı son toplantının tutanaklarını elimde tutuyorum.
Now, what is key to us is that the viewer is meeting not only a hostess, but a woman totally in charge of the home.
Bizim için önemli olan,... izleyicinin sadece bir ev sahibesi ile değil evde tüm kontrolü elinde tutan bir kadınla da karşılaşacak olması.
Maybe get a meeting with the team in the calendar?
Belki ekiple bir toplantı ayarlarız...?
I mean, I don't know if I could build a crib that wouldn't fall apart as soon as you put a kid in it, but... a friendly ear or, uh, some babysitting so you can make an A.A. meeting or...
Yani beşik kurabilir miyim bilmiyorum. Kursam da sen bebeği koyunca ayakta kalır mı bilmiyorum. Ama bir arkadaş olarak, bazen bakıcı olarak yanında olurum.
Everyone, we have a voluntary meeting in the conference room to discuss Erin's confidence.
Millet, toplantı odasında Erin'in kendine güvenini tartışmak için gönüllü bir toplantı yapacağız. Vücudu hakkında.
Why are we meeting in a hotel?
Neden bir otelde toplanıyoruz?
I met one day with a meeting strange cats on the way home were all in front of the huge doorstep of a rich person.
Bir zenginin kapısının önünde toplaşırlardı.
The way you were banging on about this guy, I thought we'd be meeting him in a church.
Bu adam hakkında söylediğin şey onunla kilisede buluşacağımızdı.
Dani missed our last meeting and hasn't responded to my check-in signals for over a week.
Dani son buluşmaya gelmedi ve bir haftadır çağrılarıma cevap vermiyor.
No, I got a meeting in the conference room.
Hayır, konferans salonunda bir toplantım var.
- I'm in the middle of a meeting.
- Görüşmenin ortasındayım.
There's a meeting in MTAC in five.
5 dakika sonra komuta merkezinde toplantı var.
Listen, you have a meeting CBS in one hour.
Dinle, bir saat içinde CBS'le görüşmen var.
You have a meeting at CBS in one hour.
CBS'le bir saat içinde görüşmen var.
You have a meeting with the chairman, president, whatever, of CBS in one hour.
Bir saat içerisinde CBS'in baş yöneticisiyle veya başkanı gibi biriyle görüşmen var.
It's only a meeting and the problem is she's only in town this Thursday afternoon, so if I see her, I might be late for the tournament.
Sadece bir görüşme ve asıl sorun bu perşembe öğleden sonra kasabada olacak. Eğer onunla görüşmeye gidersem, turnuvaya geç kalabilirim.
Get us a meeting with your boss in the next five minutes.
Patronunla bize beş dakika sonrası için bir görüşme ayarla.
A little after noon today, Congresswoman Gabby Giffords was shot while holding a town hall meeting in Tucson, Arizona.
Bugün öğleden sonra, Kongre üyesi Gabby Giffords Tuscon, Arizona'da bir belediye binası toplantısında vuruldu.
You know, we should all come up with a plan for meeting up in the afterlife.
Bence öbür dünyada da buluşmak için bir plan yapalım.
Calm down, security is very tight in college and home, meeting her is difficult. You don't dash all his hopes, she attends dance classes 4 days a week, if you also join it, very easy to trap her.
sakin ol güvenlik cok sıkı kolej ve ev ikiside sıkı sen moralimi bozma, şimdi bide o haftada 4 gün dans dersi alıyor sende o kursa katıla bilirsin.
Baireddy hasn't come yet, sir. He's not coming, he cancelled for a party meeting in Delhi. Come here.
Baireddy henüz gelmedi efendim o gelmiyor delhide bi toplatısı var gel.
You have to go back to your pizza meeting, but could you do me a favor and not talk about us in front of- -
Pizza toplantına döneceksen dön, ama bana bir iyilik yapıp bizden herkesin önünde- -
I'm meeting him in an hour, and I'm giving him a choice...
Onunla bir saat içinde buluşacağım ve bir seçim yapmasını isteyeceğim.
Maybe it's a sign meeting her in Berlin.
Berlin'de onunla karşılaşmam belki de bir işarettir.
Because Bartlett had a meeting scheduled with both Gavin and his wife Melanie at 7 : 00 p.m. the night he was murdered.
Çünkü Bartlett'in öldürüldüğü gece, Gavin ve karısı Melanie ile akşam 7 : 00'de randevusu varmış.
We're meeting "A" in front of Ali's empty grave.
A ile Ali'nin boş mezarının önünde buluşuyoruz.
Then she asked for a meeting in New York.
Daha sonra da New York'ta bir görüşme talep etti.
Well, I have a partners meeting in five minutes.
Beş dakika sonra ortaklar toplantısı olacak.
Well... that's certainly a guy I'd be interested in meeting.
Pekala... Böyle bir adamla tanışmak isterim.
A cop meeting a violent felon on a dark road in the middle of the woods.
Ormanın ortasında, karanlık bir yolda şiddet yanlısı bir suçluyla buluşan bir polis.
What I mean is that for the next five to six months this sample will be tested in the lab and if there is a meeting with the egg then we shall pay you the balance.
Yani demek istediği önümüzdeki 5 ila altı ay içersinde Bu örnekler laboratuvarda test edilecek Eğer yumurtayla bir birleşme olursa, geri kalan miktar sana ödenecek.
A meeting in Philadelphia about ghosting an autobiography.
Philadelphia'da bi toplantım var. Bir oto-biyografi hakkında.
Plus, people need to have enough sleep. To have a meeting at 7 in the morning...
Ayrıca onlar lise talebesi değil ki, neden sabahın 7'sinde...
Whoever agrees for a meeting in 15 minutes can only be a lowly assistant and a stupid one.
15 dakikalık bir toplantıyı ancak derecesiz aptal yardımcılar kabul edebilir.
in a sense 166
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in a few days 103
in an hour 114
in and out 206
in a way 872
in any event 133
in a row 31
in another life 66
in any case 862
in a nutshell 86
in a few days 103
in an hour 114
in and out 206
in a way 872
in any event 133
in a week 88
in a good way 122
in a few minutes 93
in africa 59
in addition 208
in an ideal world 29
in advance 48
in a moment 128
in a minute 428
in all likelihood 54
in a good way 122
in a few minutes 93
in africa 59
in addition 208
in an ideal world 29
in advance 48
in a moment 128
in a minute 428
in all likelihood 54
in all 68
in a second 81
in a 180
in a year 54
in a month 82
in america 213
in a few hours 80
in any way 55
in all honesty 63
in a word 105
in a second 81
in a 180
in a year 54
in a month 82
in america 213
in a few hours 80
in any way 55
in all honesty 63
in a word 105