English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / Is there any more

Is there any more traduction Turc

319 traduction parallèle
- Is there any more water?
- Hiç su yok mu?
- Is there any more?
Başka ne yazıyor?
Is there any more of it?
Başka var mı?
Is there any more?
Başka var mı?
Is there any more pie?
Daha fazla tutra var mı?
Is there any more coffee?
Biraz daha kahve var mı?
Then he's out, is there any more?
Öyleyse onu eledik. Ya başka?
Is there any more to the place than we've seen?
Bakabileceğimiz başka bir yer var mı?
- Is there any more?
- Başka yok, değil mi?
- Is there any more milk?
- Hiç süt kaldı mı?
Is there any more to this recording?
Bu kaydın devamı yok mu?
Is there any more ice?
Başka buz var mı?
Thank you. Is there any more news?
Yeni bir haber var mı?
Hmm, is there any more?
Hmm, daha var mı?
- Is there any more drink?
- İçecek ne var?
Is there any more of that meat loaf left?
O rulo köfteden hiç kaldı mı?
Is there any more?
Daha kaldı mı?
- Is there any more to it?
- Peki bir devamı var mı?
Is there any more news?
Yeni haberler var mı?
Is there any more trouble, er, like last night? - No, sir.
Daha fazla bela çıktı mı, yani, dün geceki gibi?
- Yes, but is there any more salmon?
- İyi de, başka somon var mı? - Evet, elbette.
- Is there any more?
- Başka var mı?
What's more, I don't believe there is any riot.
İsyan olduğuna inanmıyorum.
They have been interviewed so much that I can't see there is any more to tell that the public would be interested in.
O kadar çok röportaj verdiler ki halkın merak edeceği başka birşey kaldığına inanmıyorum.
Because it is a 100-to-1 shot. Because it's so much more than "line of duty." Because there's so little chance of any of us coming out of it.
Şansımız yüzde bir olduğu için... bu iş emir komuta meselesini aştığı için... herhangi birimizin hayatta kalma şansı çok düşük olduğu için... bunu sizinle tartışma gereğini duydum.
That star is so far away..... that by the time the light from it reaches us here on Earth,..... it might not even be up there any more.
Şu yıldız o kadar uzak ki ve öyle bir zamanla ışığı bize, yani dünyaya ulaşıyor ki belki de artık orada değildir.
If there is one any more.
Tabii başka bir yol kaldıysa.
Still, I don't suppose there is any hope of getting any more sleep.
.. ayrıca sizin burada bulunmanız.. .. tamamen uykumu kaçırmış bulunuyor.
Well, there's really nothing to work out, Professor, other than understand that just being one person is more than enough for any human being to handle.
Aslında, halledilmesi gereken birşey yok, Profesör. Bir tek şunu anlamalısınız ki, sadece bir birey olmak bile insan kapasitesinin üstündedir.
There is no moment any more when we could come together.
Birlikte olabileceğimiz bir an bile olamaz artık.
Now that it doesn't matter any more, doc... Why is there a bullet missing in your gun?
Artık fark etmediğine göre silahında neden bir kurşun eksik?
Is there any chance it'll be more than 30 minutes?
Bunun 30 dakikadan fazla sürme ihtimali var mı?
Is there any more?
Başka bir şey var mı ki?
What would the Shogunat do, if there were a province where the Lord weren't be able to rule it any more and there is no heir?
Başında, halkı yönetmekten yoksun ve varisi olmayan bir Lord bulunan bir eyalet olsa, Derebeylik ne yapardı?
We have studied reports on a hundred more, and only on Earth is there any talk of free will.
Yüzlerce rapor hazırladık ve sadece Dünya'da özgür irade diye bir kavram var.
And this fine line that runs from ear to chin... is not as obvious any more... but it is etched there by your easygoing, indolent ways.
Ve bu kulağından çenene gelen güzel çizgi artık çok belli olmuyor ama senin tembel ve yumuşak tavırlarınla oraya kazınmış.
But there is no such substance as phlogiston, just as there is no such principle as the vital principle, because fire is not material, any more than life is material.
'Yaşam prensibi'diye bir prensip olmadığı gibi. Yaşamın kendisi bir materyal olmadığı gibi, ateş de değildir.
Do you have any idea how many lives we must have gone through before we even got the first idea that there is more to life than eating or fighting or power in the flock?
Karın doyurmanın, didişmenin sürü içinde iktidar hırsının ötesinde değerler olduğu bilincine varmak için kaç yaşamdan geçtik dersin?
Well, Jody, I don't wanna put any more pressure on you than is absolutely necessary, but there is a scout here today from the New York Yankees organization, and if my ball club could win, well, I would get a chance to coach at the professional level.
Gereksiz olduğu için üzerinde baskı kurmak istemem ama New York Yankees takımından bir yetenek avcısı burada ve benim takımım kazanırsa profesyonel düzeyde antrenörlük yapmak için bir şansım olabilir.
There is no faith any more!
Artık inanç falan kalmadı!
A quarter of what you'II lose in a month if there is any more trouble.
Bir daha kargaşa çıkarsa bir ayda kaybedeceğinizin dörtte birine mal olacak.
There is no audience any more.
Ayak basmıyorlar artık temsillere.
Is there any way to encourage birds to lay more eggs?
Kuşların daha fazla yumurtlamalarını sağlamanın bir yolu var mı acaba?
Is there anything that could make this moment any more perfect than it is now?
Bu anı olduğundan daha mükemmel yapabilecek birşey var mıdır sence?
There is no nobility in poverty any more, Dad.
Artık fakirlikte asalet yok, baba.
There is, so to speak, no challenge any more.
Tabiri caizse cazip gelen fazla bir şey kalmadı.
Alors, there is any more nothing doing here, I think.
Öyleyse burada yapılacak bir şey kalmadı.
- Continue, Hastings. - Continue, Hastings. - No, there is any more nothing.
- Devam et, Hastings.
There is no US Embassy in Tehran any more.
Tahran'da artık Amerikan elçiliği yok.
Is there any indication of a more conciliatory attitude on their part?
Peki daha barışçıl bir davranış içerisinde olduklarına dair bir gösterge var mı?
It's not there any more. What's left of it is in our cargo bay.
Artık öyle bir şey yok, ondan kalanlar da bizim kargomuzda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]