Just be still traduction Turc
668 traduction parallèle
Just be still.
Öylece dur.
Then stop struggling. Just be still, relax...
Sakin ol, o zaman...
Just be still!
Rahat dur!
OK, just be still.
Tamam. Sadece sessiz ol.
I think it only just, Your Honors... that he be given his freedom while there is still time... for him to regain his former position in society... of prominence and universal respect.
Sayın kurul üyeleri, onun toplum içindeki eski seçkinliğini ve saygınlığını kazanması için hala zaman varken özgürlüğüne kavuşturulmasının en adil şey olacağını düşünüyorum.
Now you just stand still so you... can be Christmas for the white folks.
Gel buraya. Şimdi kıpırdamadan dur da, Beyaz Adam'ın Noel yemeği olabilesin.
I will be, just as soon as I make sure that the grass is still green... and the trees are still growing.
Olacağım. Çimlerin hâlâ yeşil olduğunu ve... ağaçların hâlâ büyümekte olduğunu görür görmez.
I just got to stand still, and they'll be all over me.
Ben gitmesem de onlar bana geliyor zaten.
In just one hour his body will be disposed of, and the loose ends will still be loose ends.
Bir saat sonra cesedi yok edilecek. Açıklığa kavuşmamış noktalar öylece kalacak.
Just lay still and you'll be all right.
Sadece uzan, iyileşeceksin.
Well, maybe after last night, folks just want to be sure you've still got one.
Belki dün geceden sonra insanlar senin iyi olduğundan emin olmak istiyor.
They may be just hanging on now, but they're still a force, they're still fighting.
Şu anda dayanıyor olabilirler, hala bir güçler, hala savaşabilirler.
Trouble is, even if he gets just three months he'll still be in the stockade for the boxing finals.
Sorun şu ki, sadece üç ay ceza alsa bile... boks finalleri sırasında hala hapiste olacak.
But just in case any of you are still at all anxious, let it be known that Mr. Chelm has taken charge in the engine room.
Her gün olur. Fakat içinizde hâlâ kaygı duyan varsa Bay Chelm'in makine dairesinde idareyi ele aldığını bildirmeme izin verin.
and the bombs still came just to bury myself in the dirt was not enough to be safe
bombalar hala patlıyordu, güvenliğim için, kendimi molozlara gömmem yetmez oldu.
Oh, Pa wanted me to see Lawton... and I just had a sneaking hunch, for one reason or another... that you might still be here.
Babam Lawton'ı bulmamı istedi ve ben de hala burada olabileceğini düşündüm.
Just as I tell you you are to be tested still more, your son, Mikkel, calls.
Dediğim gibi senin biraz daha imtihandan geçmen gerekiyor. Oğlun Mikkel çağırıyor.
Just be patient and... and we'll take care of you, I-I promise... One of the passenger's still alive.
ben sana bakarım, ben söz veriyorum... yolculardan biri hala yaşıyor.
I was just wondering... how you could be real and still be so beautiful.
Sadece nasıl bu kadar saf ve güzel olabildiğini merak ediyordum.
But he might just be the type of man who would like to show us he could kill again beneath our noses and still get away with it.
Fakat o tam da burnumuzun dibinde tekrar öldürebileceğini ve yine de kurtulacağını göstermek isteyen türden bir kişi olabilir.
I'm just saying there may be - some small share of backing still open.
Ama "belki" diyorum bakın... ufak bir yardım payı hala açık.
Maybe just by holding'still It'll be there
Belki durmuş bekliyor Orada olacak
Justice ought to stand still, don't you think, or else the scales will waver and a just verdict won't be possible.
Ama bu kanatlarla.. .. dengesini kaybedip şaşırmaz mı?
Now, that yarn would be sensational, but just in case it doesn't work, there's another story that will still sell a lot of newspapers.
Bu masal sansasyon yaratacak ama işe yaramazsa bir sürü gazete satacak hâlâ başka bir öykü var.
The trick lies in obliterating just so much and no more, so that... an identification still can be made based on... as I say, general dimensions... plus a credible sequence of events.
Şöyle ki, kimlik yok etme işlemi yapılabilecek en iyi şekilde yapılsa dahi, gene de bazı şeylerden kimlik tespiti yapılabiliniyor mesela, genel vücut ölçülerinden birde ek olarak gelişen olaylar zincirinin tutarlılığından.
Just lie there and be happy you're still alive.
Oraya uzan ve hâlâ hayatta olduğun için sevin.
If they weren't there, it's just ridiculous to think they could still be alive. Not after all this time.
Bu kadar zaman sonra hayatta olabileceklerini düşünmek komik.
I-I'm sure you'll be perfectly safe with Captain Dobi and your fiancé, but they couldn't be responsible for everyone, and it is just possible the killer may still be in hiding somewhere.
Eminim, siz Yüzbaşı Dobi ve nişanlınızla birlikte güvende olacaksınız. Ama adamlarım herkesin sorumluluğunu alamazlar ve katil hâlâ bir yerlerde saklanıyor olabilir.
If Helen had just closed her eyes to some of Tom's flirtations, they might still be married!
Tom'un bazı flörtlerine Helen göz yummuş olsaydı hâlâ evli olacaklardı!
Well, I still think Jean's death was a mistake. It just had to be a mistake.
Şey, ben hala Jean'nin ölümünün bir hata olduğunu düşünüyorum.
So, you still think you'll be able to see the Pope? Just look at yourselves, the pride of Assisi!
Hala Papa'yı görebileceğini mi düşünüyorsun?
He said nobody else would know where we'd put them, that we'd come back and they'd still be here, just the same, but we'd be different.
Nereye koyduğumuzu bizden başkasının bilmeyeceğini, döndüğümüzde aynı şekilde orada olacaklarını, ama bizim farklı olacağımızı söyledi.
Just lie still, and you'll be fine.
Sadece hareket etme, iyi olacaksın.
Just call the police... I'll still be around...
- Polisi ara.
And the few guys who still have jobs but who want to attend will just have to be sick today.
Hâlâ işi olan ama toplantıya katılmak isteyen birkaç adamın da bugün hasta olması gerek.
And I mean, you know, even if I were to totally agree with you, you know... and even if I were to accept the idea that there's just no way for anybody... to have personal happiness now... well, you know, I still couldn't accept the idea... that the way to make life wonderful would be to just totally... you know, reject Western civilization... and fall back into some kind of belief in some kind of weird something...
Seninle tamamen hemfikir olsam dahi hatta hiç kimsenin kişisel mutluluğa sahip olamayacağı düşüncesini kabul etsem bile hayatı mükemmelleştirmenin yolunun batı medeniyetini reddedip, tuhaf inanışların olduğu zamanlara geri dönmek olduğu fikrini kabul edemem.
"How can I be, um... merciful, and still be just?"
"Hem merhametli, hem de adil olabilecek miyim?"
Be good, little one, just keep still!
İyi bir çocuk ol, hareket etme!
Might there be one alternative, grotesquely improbably no doubt but still just conceivable, might the whole story of the cataleptic Russian and son be a concoction of Dr. Travelian who for his own purposes has been in Blessington's room?
Gülünç bir şekilde düşük olasılıklı ama yine de akla gelebilecek başka bir alternatif daha var. Şu Katalepsi hastası Rus ve onun oğlu Blessington'un parasında gözü olan Dr.Travaleian'ın uydurduğu bir hayal ürünü olamaz mı?
That part of my life, with Stan, is over, but I still wanted it to be just mine.
Hayatımın Stan ile olan parçası sona erdi. Ama yine de o sadece bana ait olsun istiyorum.
We might still be able to get a couple miles away before the reactor goes. Just make the call and go.
Patlamadan önce hala birkaç mil uzaklaşma şansımız var.
It might be a good idea if you just lie still, Give your body a chance to rest.
Hala yalan söylüyorsan eğer, kendine iyi bir dinlenme imkanı sağlaman, güzel bir fikir olabilir.
It can't be easy to still be just a detective at your age.
Sizi rahatsız mı etti?
You know, a heart can be broken, but it still keeps a-beatin'just the same.
Bilirsiniz, bir kalp kırılsa bile... aynı şekilde atmaya devam eder.
Well, listen... assuming I could work out this mess... do I still have to just be your friend?
Pekala, dinle... eğer bu karışıklığı halledersem... yine de sadece arkadaşın olmak zorunda mıyım?
You still could be playing if you just would've laid off the booze.
İçkiyi bırakmış olsan hala oynayacak durumda olurdun.
Just be still.
Kımıldama.
- He's still just trying to be like you.
- Hala senin gibi olmaya çalışıyor.
Oh, come on. Just be thankful at least one of our reputations is still good.
Hadi ama, biraz minnettar olun hiç olmazsa birimizin durumu hala iyi.
And now both of you just want to be sure that you both still are friends.
İkiniz de şimdi hala arkadaş olduğunuzdan emin olmak istiyorsunuz.
- lf you would just stay still, I'd be done. There might be a market for this.
Bu yüzden bu cihaz harika bir pazar olabilir.
just be cool 104
just be yourself 145
just bear with me 31
just be honest with me 16
just be nice 17
just be patient 84
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43
just because 150
just be yourself 145
just bear with me 31
just be honest with me 16
just be nice 17
just be patient 84
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43
just because 150
just be 37
just be there 28
just be calm 18
just be careful 315
just between you and me 51
just be safe 16
just between us 72
just be honest 49
just before he died 19
just be ready 22
just be there 28
just be calm 18
just be careful 315
just between you and me 51
just be safe 16
just between us 72
just be honest 49
just before he died 19
just be ready 22
just be a minute 17
be still 230
still 4121
stiller 42
still got it 62
still friends 19
still in bed 17
still nothing 186
still working 28
still alive 122
be still 230
still 4121
stiller 42
still got it 62
still friends 19
still in bed 17
still nothing 186
still working 28
still alive 122
still here 218
still there 93
still me 27
still the same 29
still awake 22
still sleeping 19
still waiting 37
still missing 18
still breathing 27
still hot 20
still there 93
still me 27
still the same 29
still awake 22
still sleeping 19
still waiting 37
still missing 18
still breathing 27
still hot 20
still working on it 47
still does 23
still no 38
still going 25
still looking 54
still no pulse 27
still am 36
still warm 51
still asleep 18
still are 18
still does 23
still no 38
still going 25
still looking 54
still no pulse 27
still am 36
still warm 51
still asleep 18
still are 18