Like him traduction Turc
33,263 traduction parallèle
You know, your old man would be proud if he could see you now. You're just like him.
Eğer şu an seni görebilseydi, baban seninle gurur duyardı.
And now he knows how much I like him.
Artık ondan hoşlandığımı biliyor.
You know your own limits. It's doctors like him that are the problem.
Benim sorunum onun gibi doktorlar.
In fact, it's quite the opposite condition of the one you would like him to be in.
Olmasını istediğin durumun tam aksi.
I don't like him.
Ondan hoşlanmadım.
And I was super dedicated to learning how to cook like him.
Onun gibi yemek yapmayı öğrenmeye kendimi adamıştım.
After being there for a while, I felt like I could think like him.
Bir süre orada çalıştıktan sonra, onun gibi düşünebildiğimi hissettim.
I don't want to be like him.
Onun gibi olmak istemiyorum.
I don't like him.
Ondan hoşlanmıyorum.
You don't like him, but you pocketed 1,750,000 thanks to him.
Ondan hoşlanmıyorsun... ama 1,750,000 avroyu onun sayesinde cebine attın.
Guys like him give SM a bad rap.
Onun gibiler SM'in adını kötüye çıkarıyor.
I guess we weren't the only ones who didn't like him.
Sanırım o adamı sevmeyen tek biz değildik.
Not like him at all.
Onun gibi değilsin.
He's just having a hard time realizing we're nothing like him.
Ona sahip değilken o çok zor zamanlar geçirdiğinin farkına varıyor.
You're not like him at all.
Tamamen de onsuz değildik.
I'm-I'm nothing like him.
Onsuz değilim.
I don't know what he's on, but I like him.
Ne içmiş bilmiyorum ama onu sevdim.
Now I'm the silent observer, like him.
Şimdi sessiz gözlemci benim, onun gibi.
Only he doesn't have a dad to bail him out like you.
Onun senin gibi onu kefaletle çıkaracak bir babası yok.
What if I ask him and he says no, or it comes off like some gross sexual harassment?
Çıkma teklif edersem ve hayır derse ya da teklifim cinsel tacizin iğrenç bir türüne dönüşürse ne olacak?
So I am acting like a grown-ass woman, and I am asking him out?
Yetişkin bir kadın gibi davranıp çıkma teklif edeceğim.
But I asked him out, and his "No" is always going to be there like a bloated corpse.
Çıkma teklif ettim. Artık verdiği hayır cevabı şişmiş ceset gibi aramızda olacak.
And I love him, so stop treating him like a hamster on wheels!
Ben onu seviyorum. Ona tekerlekli sandalyeye binmis bir hamstermis gibi davranmayi kesin!
And if there's something you don't like about him, you can change it! That's what I did.
Eğer onunla ilgili hoşlanmadığın bir şey varsa bunu degiştirebilirsin!
Its like the sheep itself going to the butcher and asking him " please chop me'L.
Tıpkı koyunun kasaba giderek, "lütfen beni keser misin" diye sorması gibi.
And I literally pulled him into our polishing room, like... "Show me your tongue,"
Onu temizlik odasına çektim ve "Dilini göster" dedim.
We'd all look at him and he'd be like, "This has enough salt, doesn't it?"
Ona bakınca "Tuzu yeterli, değil mi?" derdi.
There have been times where we've literally looked at him and he's been like, " You know what? Scrap all those dishes.
Bazen "Atın bütün bu yemekleri" dediği oluyor.
With him, there's always the hunt for, like, " What's the cooler plate? What's the better plate up? What's the better ingredient?
Her zaman daha güzel yemek, daha iyi yemek, daha iyi malzeme... gidilecek daha iyi yer, yapılacak daha iyi şey peşinde.
And I know that what it's doing, is just like, "I wanna learn more with him."
Üzerimdeki etkisi de şudur... "Ondan daha çok öğrenmek istiyorum."
Call him if you like.
İsterseniz onu arayın.
He says Prince and him were like brothers and now he wants Dwarf's head.
Principe'le kardeş gibi olduklarını söylüyor ve Nano'nun kellesini istiyor.
He saved your life and you got him shot like a dog, you piece of shit.
O senin hayatını kurtardı ; ama sen gittin köpek gibi öldürdün onu, şerefsiz.
The kids are terrified of him, but he loves them like his own children, and nobody needs goggles made of prophecy glass to see that.
Çocuklar ondan korkuyor ama o tıpkı kendi çocukları gibi onları seviyor. Bunu görmek için kimsenin kehanet merceğinden yapılmış gözlüğe de ihtiyacı yok.
'Cause I'd like to speak to him.
Çünkü onunla konuşmak istiyorum.
Just look at him, hoarding all of our stuff like that.
Şuna baksana, tüm erzağımızı stoklamış.
You know that piece of shit who put it in your mouth? They shot him in the balls, he died like a dog.
Biliyorsun değil mi şu senin ağzına veren yavşağı hayalarından vurdular ve bir köpek gibi can verdi.
The actor would go to a restaurant, a fancy one, he would sit down to eat, thinking he was alone, but it turns out Godard was hidden, stalking him, from a distance, watching what the person he was going to be working with was like.
Aktör bir restorana gider, şık bir restorana, yemek için oturur, yalnız olduğunu zanneder. Ama Godard'ın orada saklandığı ortaya çıkar, onu uzaktan gizlice seyrediyordur, çalışacağı insanın nasıl biri olduğunu izliyordur.
He sounds like an injustice collector. How'd you finally catch him?
Haksızlık biriktiren birine benziyor.
So he's telling this alternate to cut his victims like the Crimson King, and he would need to keep dosing him to maintain the illusion.
Bu alternatif karaktere kurbanlarını Kızıl Kral gibi kesmesini söylüyor, illüzyon devam etsin diye de devamlı ilaç veriyor.
Don't talk about him like that.
Onun hakkında böyle konuşma.
It's not like you were gonna help him.
Sen yardım etmezdin.
The rash is just a common reaction to a vaccine, but I can come over and check on him later, if you'd like.
Kurdeşen aşıya karşı verilen normal bir tepki ama eğer istersen sonra gelip onu tekrar kontrol ederim.
They don't really look like they're working on him at all.
Şu an bir şey yapıyormuş gibi değiller.
It's not like we haven't heard from him today.
- Bugün ondan haber almadık diyemeyiz.
No, I was in the jungle, and I was coming out, and then I saw him, and I was, like, "Oh, these guys are my friends,"
Hayır. Ormandan çıkıyordum sonra onu gördüm ve "İşte arkadaşlarım." dedim.
This dude gives me a look like, "Let's go", and I give him a look like, "It's on",
Herifin teki "hadi" der gibi baktı. Ben de mücadele başlasın dercesine baktım.
I'd like you to talk to him.
Onunla görüşmeni istiyorum.
If you ask me, this wouldn't be happening if Eisenhower had let him go to Disneyland back in'59, like he wanted.
Bana sorarsan, eğer Eisenhower 1959'da onun da istediği gibi, Disneyland'a geri dönmesine izin verseydi bu olmazdı.
Army taught him... like you.
Senin gibi o da orduda öğrenmişti.
This cop - - this cheap fuck gun-and-a-badge tough guy, This cop - - this cheap fuck gun-and-a-badge tough guy, I ´ d like to see him meet me somewhere.
Şu polisle silahlı ve rozet zımbırltılı adi herifle bir yerde karşılaşmayı çok isterim.
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
like my father 47
like a virgin 32
like you mean it 28
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like me 894
like a baby 70
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like a bird 44
like a 442
like me 894
like a baby 70
like a princess 21
like your brother 20
like your dad 19
like an angel 29
like you and me 45
like i said 2538
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230
like i told you 172
like you told me 16
like i care 29
like always 190
like you 1448
like you said 759
like hell 158
like yours 81
like us 230
like father 112
like it or not 353
like the sun 18
like a cat 27
like your mother 32
like you used to 18
like a fool 55
like you do 64
like it or not 353
like the sun 18
like a cat 27
like your mother 32
like you used to 18
like a fool 55
like you do 64