My pretty traduction Turc
4,155 traduction parallèle
Where's my pretty young thing?
Neredeymiş benim gencecik tatlım?
Yeah. There's my pretty face.
İşte benim güzel yüzüm.
I know that. But I am pretty sure my case.
Biliyorum ama haklı olduğumdan da eminim.
My cousin, Angel... she's the pretty one.
Kuzenim, Angel sahiden güzel biridir.
Well, Bonnie and my time was the dirty'30s, and our place in it was pretty close to rock bottom.
Bonnie ve benim bulunduğumuz zaman tehlikeli 30'lu yıllardı. Bulunduğumuz yer ise dibe vurmaya çok yakındı.
It seemed like my first love had ended pretty easily.
İlk aşkım öylece bitmiş gibi duruyordu.
My Saturday coming up is pretty open.
Gelecek cumartesi oldukça boşum.
My wife will still be pretty tomorrow.
Nasılsa karım yarın sabah da güzel olacak.
I had to deliver a speech to Britain, and I overcame my stutter through some pretty kooky means.
İngiltere'de konuşma yapacaktım ve kekeleme sorunumu çok acayip bir yolla çözdüm.
You give us Ronin, and as far as me and my partner are concerned, we think you're gonna be in pretty good shape.
Sen bize Ronin'i ver ve ortağımı ve beni ilgilendirdiği kadarıyla senin iyi bir durumda olacağını düşünüyoruz.
You squeezed my balls pretty hard!
Ödüm bokuma karıştı.
That has my partner and I in a pretty bad mood.
Bu yüzden ortağım ve ben kötü bi havadayız.
Yeah, my benefits are pretty good, why?
Evet, benim yardımlarım bayağı iyi, neden ki?
Well, let's put it this way... pretty much everybody that has told me they loved me in my life has lied.
- Şöyle söyleyeyim hayatımda beni sevdiğini söyleyen hemen herkes yalan söylemiş.
Actually, I'm pretty sure that you are the one for me, and I realize that my timing is terrible because you are currently with someone, but I need you to know.
Aslında, senin "o kişi" olduğundan oldukça eminim, ve farkındayım, zamanlamam çok kötü, çünkü şu sıralar sen birisiyle birliktesin. Ama bilmeni istiyorum.
Yeah, my life is going pretty well at the moment.
Evet, hayatım şu anda güzel gidiyor.
You move pretty fast to my eyes.
Benim gözlerim için oldukça hızlısın.
Well, health care's equivalent to... $ 30,000 a year... that puts her pretty close to my salary.
Sağlık hizmeti yaklaşık olarak yılda 30.000 dolar ediyor. Bu da benim maaşıma çok yaklaştırıyor.
- My mom called, said you were having a pretty shitty day.
- Annem aradı. - Çok boktan bir gün geçirdiğini söyledi.
- I'M PRETTY SURE THIS IS WHAT MY SOUL LOOKS LIKE.
Eminim ki ruhum da böyle görünüyordur.
My women's defense class is in a pretty sketchy neighborhood.
Kadınlar savunma sınıfım oldukça sert bir mahalde. Hadi Charlie.
- And I was ready to go to the concert, when I realized that the troll at the end of my bed was pretty upset about it. - Obviously.
- Belli zaten.
You know, uh, you got my boy pretty worked up.
Bizim çocuğu acayip etkilemişsin.
I can always use another pretty face on my desk.
Her zaman masamda değişik yüzler, kullanmayı severim.
My aparimenfs pretty small.
- Dairem oldukça ufak.
My, sure is different, pretty.
Çok farklı bir isimmiş. Güzel isim.
Hey, pretty doctor, I cut my finger the other day, and I got this thing on my arm.
Hey doktor, geçen gün parmağımı kestim ve kolumda da böyle bir şey çıktı.
In fact, this is pretty much a record of the last 40 years of my life.
İşin doğrusu bu gördüklerin son 40 yılımın kayıtları gibi bir şey.
Uh, you ever disrespect my friend like that again, I'm gonna let him come back here and bust your pretty face up, okay?
Arkadaşıma bir daha saygısızlık edersen onu buraya getirir ve yüzünü dağıtmasına izin veririm.
Well, my weekends are pretty boring these days.
Şu sıralar hafta sonlarım çok sıkıcı geçiyor.
Well, I have to admit, my grandpa's said some pretty mean shit to me over the years, and it always hurt.
Ne yalan söyleyeyim, büyük babam bana yıllardır çok ağır sözler söyledi ve hepsi de gücüme gitti.
You know, a nice boring life where my car never gets repo'd sounds pretty good right now.
Arabamın hiçbir zaman icralık olmayacağı, güzel sıkıcı bir hayat kulağa çok hoş geliyor bence.
I'm pretty sure he wouldn't approve of my being here.
Benim burada olmamı onaylayacağını hiç sanmıyorum.
It was pretty scary from my point of view, too.
- Benim bakış açımdan da bayağı korkunçtu.
I'm pretty sure my pants are on backwards and I can barely see straight.
Ben kesin pantolonumu falan ters giymişimdir ve gözümü zor açıyorum.
And, sir, I am in my 40s, so I will thank you to call me a pretty man.
Ve beyefendi ben 40'larımdayım bu yüzden bana güzel adam dediğiniz için teşekkür ederim.
Well, you know what? I've actually moved on with my life and things are working out pretty well.
Aslında hayatıma devam ediyorum ve işler çok güzel gidiyor.
I don't know what happened last night, but I'm pretty sure you saved my life.
Dün gece ne oldu bilmiyorum ama hayatımı kurtardığından oldukça eminim.
I slept in the guest room of my own house, and I'm pretty sure I still have some of your brother in my ear.
Kendi evimde misafir odasına kaldım. Kulağıma biraz kardeşin kaçtığından adım gibi eminim!
I'm pretty sure my parents were lying about that.
Eminim annemler yalan söylemişlerdir.
My world, it's just sort of getting smaller and smaller, and then, yeah, I guess I did start feeling sorry for myself, and pretty soon that's all I did.
Dünyam gittikçe küçülüyor, sanırım, evet, kendim için üzülmeye başladım sonrasında tek yaptığım şey bu oldu.
No, I'm pretty sure Chickasaw is on my list of places to never ever go.
Chickasaw asla gitmeyeceğim yerler listesinde.
Well, I was pretty busy trying to keep my brain matter intact.
Kafama zarar gelmemesi konusunda oldukça meşguldüm.
When someone slaps me across the face and forces my knees apart... I'm pretty sure that's rape...
Birisi yüzüme tokat atıp bacaklarımı ayırmaya zorladığında bunun tecavüz olduğundan kesinlikle eminim.
Will a pretty girl be born as my neighbour?
Ben de size komşu bir fıstık olmak isterdim.
Well, I don't know if you've noticed but I'm pretty mature for my age.
Fark ettin mi bilmiyorum ama yaşım için bayağı olgunum.
My day's going pretty good.
Benim babam gayet iyi.
I was so happy. She said the stars were pretty and listened to me talk about my dad...
Fakat yıldızların güzel olduğunu söyleyip babamla ilgili hikayeyi dinlediğinde çok mutlu olmuştum.
Pretty soon after we moved in, I was laying in my room...
Kısa süre sonra eve taşındık. Odamda yatıyordum.
See how pretty my face is?
- Söyledim! Yüzüm ne kadar güzel görüyor musun?
And I'm watching my dad, who was a pretty big man...
Babama bakıyordum.
pretty 763
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty lady 91
pretty one 24
pretty bad 77
pretty amazing 49
pretty nice 37
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty impressive 59
pretty well 90
pretty big 22
pretty one 24
pretty bad 77
pretty amazing 49
pretty nice 37
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty impressive 59
pretty well 90
pretty big 22