English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Never been

Never been traduction Turc

18,457 traduction parallèle
I've never been able to do that.
Bunu daha önce hiç başaramamıştım.
I've never been this person.
Ben hiç bu kişi olmamıştım.
You've never been on Arkyn before today, right?
Daha önce hiç Arkyn'de bulunmadın, değil mi?
I've never been pocketed.
- Ben hiç soyulmadım.
- You've never been pocketed?
- Hiç soyulmadın mı?
- I've never been pocketed.
- Hiç soyulmadım.
Some would say she's never been better, although I'm still getting used to running the ship from the starboard side of the bridge.
Kimilerine göre hiç olmadığı kadar iyi durumda. Ama gel gör ki ben hâlâ gemiye köprü üstünün sancak tarafından kumanda etme işine alışmaya çalışıyorum.
I don't forgive you, and I have never been so disappointed in anyone.
Seni affetmiyorum ve hayatımda hiç bu kadar biri beni hayal kırıklığına uğratmamıştı.
He's never been like this ever.
- Hiç böyle olmamıştı, hiç.
Ain't never been safe to be a slave.
Köleler için asla güvenli olmadı.
You ain't never been beat.
Hiç dövülmedin.
You ain't never been gone this long before, George.
Daha önce bu kadar uzağa hiç gitmemiştin George.
I changed your diaper, so I know your little pudding pop ain't never been chocolate.
Bezlerini ben degistiriyordum, yani kucuk topitopunun hicbir zaman cikolatali olmadigini biliyorum.
You right. I ain't never been free.
Haklısın hiç özgür olmadım.
Truly, I've never been happier.
Dürüst olmak gerekirse hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
I ain't never been free.
Asla özgür olamayacağım.
If she thought had her husband never been involved with the protesters, he'd still be alive.
Kocasının protestoculara bulaşmasa hala hayatta olabileceğini düşünmüş olmalı.
I've never been there, but I know it's off Route 92 by the mini-mart.
Oraya hiç gitmemiştim ama, küçük marketin yanındaki 92. yoldan gidildiğini biliyorum.
I have never been in Spain.
İspanya'ya hiç gitmedim.
I have never been tortured.
Hiç işkence görmedim.
His courage has never been in question, but his tactical instincts saved us all.
Cesareti söz konusu olmamıştı ama tatiksel içgüdüleri hepimizi kurtardı.
He should've never been locked in the same cell with a lifer.
Müebbet mahkumla aynı hücrede olmamalıydı.
I've never been so embarrassed.
Hiç bu kadar utanmamıştım.
But today I was going to witness a bout, the likes of which, had never been seen before in Haryana.
Ama bugün bizzat tanık olacaktım. Öyle bir müsabaka ki, Haryana'daki kimsenin daha önce görmediği cinsten.
I-I've never met him, and I've never been in any of his videos.
Ben güvendeyim. Hiç tanışmadık, videolarında hiç yokum.
You're an expert on a crime scene you've never been to?
Hiç bulunmadığınız olay mahalli için uzmanlık mı taslıyorsunuz?
I've never been with a virgin.
Ben hiç bir bakireye rastlamadım.
I've never been to England.
Ben hiç İngiltere'ye gitmedim.
"who has never been burned in the sun won't know the value of shadow."
"Güneşte yanmayan gölgenin kıymetini bilmez."
For a girl who's never been to Turkey, she looks like she knows where she's going.
Türkiye'ye hiç gelmemiş biri için nereye gittiğini iyi biliyor gibi.
And we have never been more proud.
Ve daha gururlu olamazdık.
He's never been with you.
O asla senin yanında olmadı.
Sammi has never been fit to raise that boy, and you're partly to blame.
Sammi o çocuğu büyütmeye uygun biri olmadı hiç. Bunun suçlusu bir bakıma da sensin.
He's never been interested in talking to me about anything that hasn't concerned him.
Onu endiselendirmeyen seyler hakkinda benimle konusmak hic ilgisini cekmedi.
Like someone who's had gastric banding, even though he's never been obese.
Gastrik bantlaması olan birisi gibi yiyordu. Hem de obez olmamasına rağmen.
You know, I'm glad you feel strongly, but I should warn you, we've never been able to catch them in anything.
Bu konuda sıkı durmana sevindim ama seni uyarmalıyım, hiçbir şekilde onları yakalayamadık.
Thanks to Allah I've never been associated with guns or bullets yet.
Allaha şükür silahla ilgili hiç bir davam olmadı olmayacakta.
And I've never been more proud.
Beni daha çok gururlandıramazdın.
But I've never been very fond of the violin.
Ancak keman sesini pek sevmem.
So here you are, top travel agents, and you've never been to Epcot Center.
En iyi seyahat acentelerinden biri olarak Epcot Center'a gitmediniz yani.
Hey, would you break up with me if I told you that I've never been happier in my entire life?
Eğer sana hayatımda daha iyi hissettiğim bir an yok desem benden ayrılır mısın?
Hey, would you break up with me if I told you that I have never been happier in my entire life?
Sana daha önce hayatımda hiç bu kadar mutlu olmadığımı söylesem benden ayrılır mısın?
You're not my brother, you never have been.
Sen benim kardeşim değilsin, hiç olmadın.
I never knew I had been lonely until I found a friend.
Yalnız olduğumu hiç fark etmemiştim, ta ki bir arkadaş bulana kadar.
We? Look, i know we've never been close.
Hiç bu kadar yaklaşmamıştım.
I've never really been on a real date, either.
Ben de hiç gerçek bir randevuya çıkmadım.
I've never, ever been a person that cared what anybody thought about them, and it straight-up feels crazy that I allowed myself to do it now, especially when it comes to you, Harry.
Neden biliyor musunuz? Çünkü hiçbir zaman başkalarının hakkımda ne düşündüğünü önemsemedim ve şimdi böyle yapmam çok saçma geliyor. Özellikle bu seninle ilgiliyse Harry.
It has always been that wearing white reassures the sick that I can never be touched.
Beyaz giymem hastalara her zaman benim dokunulmazlığımı hatırlatır.
I've never actually been up here before.
Daha önce hiç gelmemiştim buraya.
It's been there for 50 years, and never given me a problem.
50 yıldır orada duruyor, ve bana hiç sorun çıkarmadı.
Once you've been marked by her sword, she never stops hunting you.
Bir kez kılıçla işaretlenirsen seni avlayana kadar asla durmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]