English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Nice and quiet

Nice and quiet traduction Turc

292 traduction parallèle
The town has been nice and quiet.
Şehir çok sessiz ve sakindi.
He's all right if you take it nice and quiet.
Uslu durursan iyi biridir.
Because with us it can be kept nice and quiet? - I didn't say...
Burada her şey bizimle dingin ve güzel çünkü, ha?
It's nice and quiet.
Hoş ve sessiz bir yer.
I want it nice and quiet and cozy.
Huzur, sükunet ve içtenlik istiyorum.
All right, you no-good little bum let's walk nice and quiet down to the station house.
Pekâlâ küçük serseri. Uslu uslu karakola gel bakalım.
- Yeah, it's nice and quiet. - Don't knock it, boy. every day without trouble is a plus.
- Sorunsuz bir gece iyidir.
But for your sake, let's do this nice and quiet.
Fakat senin yararın için, bunu sessizce ve güzelce yapalım.
I know somewhere nice and quiet where we can play.
Oynayabileceğimiz güzel bir yer biliyorum.
You're the most aggravating - Why aren't you nice and quiet like your sister, Margot?
Sen gördüğüm en sinir bozucu- - Niye sen de kızkardeşin Margot gibi sakin sessiz durmuyorsun?
I mean it's nice and quiet here, we can get away from the noise and telephones.
Yani sessiz ve sakin bir yer. Gürültüden ve telefondan uzak.
Shi was nice and quiet person.
Son derece sessiz ve sakindi.
All you've got to do is give up... nice and quiet.
Tek yapman gereken teslim olmak güzellikle, sorun çıkarmadan.
And now me and the boys'll be on our way nice and quiet.
Şimdi, ben ve diğer çocuklar, uslu uslu ve sessizce burayı terk edeceğiz.
You come along nice and quiet before I have to get rough.
Ben seni hırpalamadan önce sessiz ve kibar olsan iyi olur.
Nice and quiet.
Sessiz ve hoş bir yer.
Mister, I must tell you, till you got here Daugherty was nice and quiet.
Bayım, siz buralara gelene kadar Daugherty sessiz ve nezih bir yerdi.
And life was so nice and quiet. - Liar.
- Hiçbir şey yapmamak ne güzeldi.
While it's nice and quiet, sir, we keep on trying to shoot him down, but he hangs on pretty good.
Onu almaya çalışıyoruz komutanım ama şu ana kadar işler pek yolunda gitmedi.
You know, nice and quiet.
Biliyorsun yavaş ve nazik.
If it's gold, go some place nice and quiet and spend it.
Öyleyse sakin bir yere gidip harca.
Nice and quiet.
Güzel ve sakin.
You'll stand here nice and quiet while these people say if they're satisfied.
Bu insanlar memnun olup olmadıklarını... söylerken, nazik ve sessiz bir şekilde duracaksın.
You'd think if they didn't have to work, they'd sit quiet and have a nice beer.
Sanırsın ki işleri olmadığında sessiz sakin oturup içkilerini içerler.
You find a nice quiet place to get away from them, and that's where they come to kill each other.
Onlardan uzak kalmak için güzel ve sessiz bir yer bulursun gelirler birbirlerini orada öldürürler.
She was so polite and nice, quiet and pretty, it made me scared to ask her for a dance.
Öyle tatlı, öyle güzel, öyle saygılıydı ki dansa kaldırmaya korktum.
The new Thurber book with comical jokes and pictures... a nice, quiet little double-murder by Agatha Christie... cigarettes, gum.
Thurber'ın yeni çıkan resimli mizah kitabı Agatha Christie'den çok hoş bir cinayet romanı sigara, ciklet.
You want Veda and your business and a nice, quiet life.
Veda'yı, işini ve sessiz bir hayatı istiyorsun.
Call the Sergeant and get him to give you a nice, quiet cell.
Çavuşu çağır ve sana güzel, sessiz bir hücre vermesini iste.
Let's quiet down and have a nice chat.
Gel sakinleşelim ve şöyle güzel güzel konuşalım.
But with you, business before pleasure, every time. Do all your personal laundry. Make yourself spic-and-span, get all the mending out of the way, and then, and only then, sit down for a nice, quiet hour with the Good Book.
Ama sizinle, iş her zaman zevkten önce gelir, bütün çamaşırlarını yıka, tertemiz yıkan, bütün tamiratları yap, ve sonra, ancak o zaman oturup güzel bir kitapla saatlerini geçir...
And now we're going to take a nice quiet walk.
Şimdi birlikte sessiz bir yürüyüş yapacağız.
I was just thinking of a nice, quiet evening of of movies and dancing.
Güzel ve sessiz bir akşam düşünüyordum sinema ve danslı.
I'll fix two drinks, and we'll have a nice, quiet talk.
Bize iki içki hazırlarım ve güzel bir sohbet ederiz.
Besides, it's awfully late, so if you'll keep quiet about all this, we'll put Harry back in the morning, nice and clean, and no one will be any the wiser.
Çok geç oldu. Eğer bu konuda konuşmazsanız yarın sabah Harry'i tertemiz gömeriz. En akıllıca olanı bu.
Get me a shirt, and a nice quiet tie.
Bana bir gömlek ve güzel bir kravat ver.
It's nice, quiet and peaceful.
Güzel, sessiz ve huzur dolu.
So until I find a nice, quiet, unassuming someone who's only interested in me and not my millions, I'll have to go to the movies.
Milyonlarımla değil de benimle ilgilenen hoş, sessiz, her şeyden bihaber birini bulana dek sinemaya gitmeliyim.
I thought you were a nice, quiet young man, and I find you're just a troublemaker.
Senin hoş, sessiz bir genç adam olduğunu sanmıştım ama bela çıkardığını görüyorum.
We'll have a nice quiet party tonight and a big batch of lemon ade.
Bu akşam kocaman bir parti yapıp kocaman bir limon..... ata içeriz.
Now, you and me are gonna have a nice, quiet time here, huh?
Burada sakin ve hoşça vakit geçireceğiz, ha?
And you're gonna be a real nice quiet boy all the way in.
Ve karakola kadar, sessiz, sakin bir çocuk olacaksın!
You gonna follow Tracey and me down the street for a nice quiet talk?
Tracey ve beni o güzel konuşma için Dışarıda takip mi edeceksin?
And this is a nice place, so quiet and good.
Ve burası güzel bir yerdir, sessiz ve iyi.
I telephoned your second computer date and she seems a very nice, quiet girl.
Bilgisayardan çıkan ikinci randevuna telefon açtım ve çok hoş, sessiz bir kıza benziyor.
He's rich and they're looking for a nice property that's quiet and rural.
Şehirden uzak, müstakil bir ev arıyor. Şehir gürültüsünden uzaklaşmak istiyor.
I'll take you down to the Hong Kong, and we'll have a nice quiet lunch.
Seni Hong Kong'a götüreyim, şöyle sakin bir yemek yiyelim.
Still, i-it would be nice... to talk in peace and quiet.
Gene de, sessiz ve sakin bir yerde konuşmak güzel olurdu.
Go ahead of me quiet and nice, otherwise you get a big hole in your stomach!
Şimdi yavaşça önümde yürü, yoksa karnında koca bir delik açarım.
Let's have a quiet weekend... nice and cosy.
Sessiz bir hafta sonu geçirelim hoş ve güzel.
LEAVE ALL THAT PAIN BEHIND. AND WE'LL FIND A NICE QUIET PLACE FOR A PICNIC,
Bu yüzden bununla da yüzleşeceğiz ve sonsuza dek arkamızda bırakacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]