Nothing personal traduction Turc
1,199 traduction parallèle
Nothing personal, I understand you're a fine officer.
Üstünüze alınma, iyi bir subay olduğunu biliyorum.
Don't be silly. There's nothing personal in it.
Saçmalama, vahşi bir sebep yok.
It's nothing personal.
Şahsi bir şey değil.
So it's nothing personal.
Üzerine alınma.
Sorry, it's nothing personal.
Afedersin, görevimi yapmalıyım.
Nothing personal, Ms. Droukas.
Kişisel bir şey değil, Bayan Droukas.
Nothing personal.
Şahsi algılama.
Nothing personal.
Üstüne alınma.
- Nothing personal.
- Kişisel birşey değil.
Nothing personal, Lawrence.
Şahsi değil, Lawrence.
It's nothing personal, kid.
Şahsi değil velet.
Nothing personal, buddy.
Kişisel bir şey değil, dostum.
Nothing personal.
Kişisel bir şey değil.
Nothing personal.
Kişisel değil.
Nothing personal, but I'd rather you used these.
Kişisel algılama ama, bunları kullansan iyi edersin.
Look, this is nothing personal, but right now, I can't afford to trust anybody.
Bak, kişisel bir şey değil, ama şimdi, kimseye güvenecek durumda değilim.
Now, listen, this is nothing personal.
Dinleyin. Bu şahsi bir şey değil.
"It's nothing personal," they said.
"Üstünüze alınmayın" dediler.
There`s nothing personal, you know that.
Kişisel birşey yok, bunu biliyorsun.
Nothing personal, doc.
Yanlış anlamayın doktor.
Deanna... this is nothing personal.
Deanna, bu kişisel değil.
It's nothing personal.
Özel falan değil.
Nothing personal, but what's going on between y'all?
Özel hayatınıza karışmak gibi olmasın, ama aranızda ne var?
Nothing personal.
Kisisel bir sey degil.
It's nothing personal.
Kişisel algılama.
Look, nothing personal, my man, but this is a murder investigation, not a witch-hunt.
Üstüne alınma ama bu bir cinayet soruşturması, cadı avı değil.
" It's nothing personal.
" Kişisel bir şey değil.
Well, it's nothing personal, captain.
Bu da kişisel bir şey değil, kaptan.
- There's nothing personal in it.
- İçinde şahsi bir şey yok.
Nothing personal, Baby... - For the love of Mike.
Kişisel algılama canım...
Look, Stitch, it's nothing personal.
Bak Stitch, bu kişisel birşey değil.
- I'm sure it's nothing personal, Homer.
- Kişisel olmadığından eminim, Homer.
Nothing personal, Quark.
Kişisel değil, Quark.
- It's nothing personal, Agent Scully.
- Kişisel bir şey değil Ajan Scully.
Nothing personal, but I just don't have an affinity for hair in my food.
Kişisel olarak algılama, ama, yemeğimin içinde saç olmasını asla istemem.
Nothing personal, man.
Kişisel bir şey değil, adamım.
- No! Aah! - Nothing personal, sport.
Hayır!
Nothing personal, sport.
Hiçbir şey kişisel değil. Dostum.
I don't even remember what she looked like. I s nothing personal.
Kime benzediğini bile hatırlamıyorum.
Like I said, nothing personal.
Dediğim gibi, şahsi değil.
I've told him absolutely nothing about my personal life.
Ona kişisel hayatım hakkında hiçbir şey söylemedim.
There's nothing of strategic value, just personal logs and files on Bajoran terrorists.
Stratejik değeri olan bir şey yok, sadece kişisel kayıtlar ve Bajoryalı teröristlerin dosyaları.
Since you attach so much importance to the continuity of time I give you my personal guarantee that nothing you do here will hurt anyone or have an adverse effect on what you know of as history.
Zamanın sürekliliği senin için bu kadar önemli olduğundan dolayı, sana şahsi garanti veriyorum ki : Burada yapacağın hiçbir şey, kimsenin canını acıtmayacak veya tarih olarak bildiğin şey üzerinde olumsuz bir etki yapmayacak.
Nothing personal.
Kişisel birşey değil.
They say nothing takes the rosiness from the cheeks... as fast as personal fornication.
Hiç bir şey demeden pespembe yanaklarını soldurur. Kişisel zina kadar hızlı.
It's nothing personal.
Kişisel bir şey değil.
It's against all Psi Corps regulations to interfere in personal matters. - The life of a woman is at stake... to say nothing of my career.
- Bir kadının hayatı söz konusu.
- My personal life has nothing to do...
- Özel hayatımı işimle- -
He said I might take some personal effects but that nothing should go out of this house unchecked.
Bazı kişisel eşyaları alabileceğimi ama kontrol edilmeden bu evden hiç bir şey çıkaramayacağımı söyledi.
It's nothing personal.
Bunu kişisel algılama.
- Nothing personal.
- Kişisel bir şey değil. - Kişisel bir şey değil.
personal 201
personality 39
personally 1142
personal space 21
personal reasons 34
personal stuff 24
personal business 22
personal log 17
nothing 25771
nothin 482
personality 39
personally 1142
personal space 21
personal reasons 34
personal stuff 24
personal business 22
personal log 17
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230