Play nice traduction Turc
766 traduction parallèle
That Reverend James does not play nice.
Papaz James nazik oynamaz.
Play nice, girls.
Uslu oynayın kızlar.
Play nice with the other kids and make sure you're home before dark.
Diğer çocuklara iyi davran ve hava kararmadan evde ol.
Because this year it suits them to roll over and play nice doggie?
Geçen yıl sırt üstü yatıp uslu köpeği oynadılar, diye mi?
Play nice Don't fight
Nazik olun, kavga etmeyin.
Play us something nice.
Bize güzel bir şeyler çal.
I've planned a vacation for you in the mountains, at a nice resort where they play bridge and have lectures on art.
Dağlarda, hoş bir yerde senin için bir tatil planlamıştım. Nerde... onların cafcaflı konferansları ve briç oyunları var.
- It's awfully nice of you to say that. I wonder if you'd be kind enough to play something for us...
Bizim için bir şeyler çalar mısınız?
And Kay, a nice, normal kid who wants to skip rope and play baseball.
Kay, ip atlayıp beysbol oynamak isteyen normal bir çocuk.
Have a nice weekend, but no rough play now. Not until next week.
İyi tatiller ama delice oyun oynamak yok.
Here. There's a nice big yard here to play in.
İşte sana oynamak için güzel, kocaman bir bahçe.
We need a nice tall man to play maypole.
Bizimle sırık oynayacak uzun boylu birine ihtiyacımız var.
- You're very nice to play maypole with us.
Bizimle sırık oynamanız çok hoş.
Kids, you've got a choice here between a nice little musical comedy... and a modern musical morality play... with meaning and stature!
Çocuklar, bir karar vermeniz gerekiyor, basit bir müzikal komedi mi, yoksa anlamı ve kişiliği olan çağdaş, fazilet mesajı olan müzikal bir oyun mu?
I speak several languages, play the piano, converse intelligently and have very nice teeth.
Birkaç dil konuşuyor, piyano çalıyor ve zekice tartışabiliyorum. Dişlerim de iyidir.
Wouldn't it be nice if he could join the country club and play golf?
Kulübe üye olup, golf oynasan güzel olmaz mı?
- Play something nice.
- Hoş bir şeyler çal.
I know somewhere nice and quiet where we can play.
Oynayabileceğimiz güzel bir yer biliyorum.
How would you like to play a nice game with Helen?
Helen'la güzel bir oyun oynamaya ne dersin?
I can't understand how children as nice as you can play such tricks.
Sizin gibi iyi çocukların nasıl böyle şakalar yaptığını anlayamıyorum.
For a nice young lady, you play with the damnedest toys, Miss Peterson.
Hoş bir genç bayan olarak, en lanet oyuncaklarla oynuyorsun, Bayan Peterson.
He doesn't play fair, it's not nice!
Dürüst oynamıyor, hiç hoş değil!
Let's play it nice and easy. Like they do to those guys on a ledge.
Çatıdan atlamaya kalkanlara yaptıkları gibi sessiz ve sakin olalım.
- This would make a nice play room.
- Burası çok güzel bir oyun odası olur.
If you play this game by the rules, the kids will have a nice plane ride.
Şartlarıma uyduğunuzda, çocuklar bir uçak gezintisi yapacaklar.
I thought it would be nice to play for you that lovely tune by Mendelssohn,
Sizin için Mendelssohn'dan böyle güzel bir parça çalmanın hoş olacağını düşündüm.
She's trying to play a nice role.
Güzel rol kesiyor.
You can go and play your little games with Bruno and all those other nice guys you know.
O küçük oyunlarını, Bruno'yla veya diğer tüm iyi adamlarla, oynayabilirsin.
I play the devil's advocate in all this, and to do so I... seek and I find dangerous documentary evidence, which I'll give to our colleague so he can make a nice bonfire.
Tüm bu işte şeytanın avukatını oynadım ve bunu yapmak için çok tehlikeli olan belgeli kanıtlar aradım ve buldum, şenlik ateşi yaksınlar diye de onları iş arkadaşlarıma verdim.
I want to go to a nice place, where there are paintings and statues... lovely architecture, nice ceremony and where they play sweetly.
Güzel bir yere gitmek istiyorum, güzel mimarisi olan, tabloların, heykellerin bulunduğu bir yere, hoş bir tören olan ve tatlı tatlı oynanılan yere.
Well, it is nice to have a man who can play the piano for you.
Senin için piyano çalabilecek bir erkeğin olması iyi.
We've thought of Some nice games to play While the grownups Had all gone away
Hazır büyükler evde yok iken eğlenceli yeni oyunlar bulalım.
- Nice play.
- İyi oyun.
- Nice play?
- İyi oyun mu?
It would be nice, though, if I had a friend to play with.
Ne getirirse beni mutlu edecek, ama birlikte oynayabileceğim küçük bir arkadaşım olsa daha çok sevineceğim.
Ah, it's nice of you to let them play here. What?
- Onlara izin vermeniz çok güzel.
Oh, it's so nice to have someone to play with!
Oynayacak birini bulmak çok hoş!
Play some nice music
Güzel bir müzik koy.
You used to play the pipe so nice.
Ne güzel kaval çalardın.
Nice friend I turned out to be. You give me all that money for what? So I could play catch with you?
İyi arkadaşa dönüştüm.Sen pana para verdin ben de seninle tutucu olarak oynayabildim?
If we're real nice to her, maybe Hookie will let us play with the new computer.
Eğer gerçekten ona şirin gözükürsek, belki fahişecik yeni bilgisayarla oynamamıza izin verir.
Some nice things for you to play with.
Oynaman için güzel ciciler.
Nice play, boys.
Güzel oyun çocuklar.
I just want to go where the weather's nice, watch kids play ball...
Havanın güneşli olduğu biryere gidip beyboll oynayan çocukları izlemek istiyorum.
This is a nice guitar... used to play a little... but, I'm out of practice.
Güzel bir gitar eskiden biraz çalabilirdim. Artık, paslanmışım.
She means it's nice to be able to play the latest tunes, dear, just like you're doing.
Ne demek istiyor, anne? Senin gibi, en yeni şarkıları çalabilmenin iyi olduğunu söylüyor.
It's such a nice play, and you've got a great part, the leading part.
Bu çok güzel bir oyun, ve sende başrolde oynuyorsun.
We're following an excellent play by the Yugoslavia players, there's a nice chance! Just over the crossbar.
Yugoslavya'lı oyuncuların mükemmel oyununu izliyoruz güzel bir fırsat direğin hemen üstünden gidiyor.
- Cheer up father. Play for us, you play so nice! - Nicely wrong!
Bu kadar ünlü olacağını bilseydim apandisini alkol içinde saklardım.
After conferring with Collins and Aldrin... Armstrong sentJohnson out to find a nice spot to play volleyball.
Collins ve Aldrin aralarında konuştuksan sonra..... Armstrong, Johnson'u voleybol oynayacak güzel bir yer bulması için yolladı.
- Nice play.
- Güzel oyun.
nice 6605
nicely done 303
nice to meet you 4926
nicely 34
nicer 18
nice try 940
nice job 563
nice to meet you too 134
nice to see you 972
nice one 592
nicely done 303
nice to meet you 4926
nicely 34
nicer 18
nice try 940
nice job 563
nice to meet you too 134
nice to see you 972
nice one 592
nice shot 303
nice guy 145
nice shoes 81
nice and easy 314
nice meeting you 395
nice catch 108
nice hat 67
nice talking to you 103
nice to see you again 321
nice place 288
nice guy 145
nice shoes 81
nice and easy 314
nice meeting you 395
nice catch 108
nice hat 67
nice talking to you 103
nice to see you again 321
nice place 288
nice car 134
nice move 87
nice to see you too 69
nice work 1264
nice dress 74
nice shirt 88
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29
nice to see you guys 16
nice move 87
nice to see you too 69
nice work 1264
nice dress 74
nice shirt 88
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29
nice to see you guys 16