English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / They won't believe me

They won't believe me traduction Turc

59 traduction parallèle
Even if they believe you, it won't go too hard with me.
Sana inansalar bile, bana o kadar sert davranmazlar.
If you can't see it, they won't believe me. Let's drop it.
Sen bir şey görmüyorsan bana inanmazlar.
Ten to one they won't believe me.
Kesin bana inanmayacaklardır.
They won't believe me, you know?
Ne yapacağım şimdi? Bana inanmazlar..
Well, you see... you mustn't believe that they are going to burn me. That won't be true.... Nor that I'm going to be tortured.
Hayır ne beni yakacaklarına ne de işkence edeceklerine inan böyle bir şey olmayacak.
Believe me, come tomorrow... people will be so pleased to see that you're safe and sound... they won't think anything more of it.
İnan bana, yarın gel... İnsanlar güvende ve sağlıklı olduğunu görünce çok memnun olacaktır... hakkında daha fazla kafa yormayacaklardır.
I'm okay now. But they don't believe me, and they won't let me see my family.
- Evet, Arroyo?
Believe me, [br] they won't look here again.
Bana inanın, buraya bir daha bakmazlar.
They won't forget it either, believe me.
Biliyor musun, onlar da unutamayacak.
They won't believe me without proof.
Kanıt olmazsa kimse bana inanmaz.
You won't believe it, they phoned me out of the blue, I'm working for...
İnanmayacaksın, beklenmedik bir anda aradılar. Çalıştığım kişi...
I tried to tell them, but they won't believe me.
Söylemeye çalıştım, ama inanmıyorlar.
You won't believe this. They cleaned the bank and me out.
İnanmayacaksınız ama bankayla beraber beni de soydular.
It just disappeared, but they won't believe me.
Sadece kayboluverdi, ama bana inanmıyorlar.
They'll never believe me. They won't even listen.
İnanmazlar, dinlemezler bile.
Why won't they believe me?
Neden bana inanmıyorlar?
It'll blow up in their faces and believe me, they won't even see it coming.
Suratlarında patlayacak ve inan bana, geldiklerimizi bile görmeyecekler.
If I tell them "At work" they won't believe me
Eğer "Çalışırken." dersem inanmazlar.
But they won't believe me.
Ama bana inanmadılar.
It was an accident, but they won't believe me.
Kaza oldu, ama bana inanmazlar.
They don't work for me, and they won't work for me, believe me.
Bende işe yaramazlar, bende işe yaramayacaklar, inan bana.
I can't believe they won't let me stay with you.
Seninle kalmama izin vermediklerine inanamıyorum.
I'm okay now. But they don't believe me, and they won't let me see my family.
Ama bana inanmıyorlar ve ailemi görmeme izin vermiyorlar.
You won't believe it, it's weird. They phoned me up out of the blue...
İnanmayacaksın, beklenmedik bir anda aradılar.
They won't believe me.
Bana inanmazlar.
They won't believe me.
Bana inanmadılar.
Believe me, motherfucker, they won't stop until your ass is dead.
İnan bana hergele, seni öldürene kadar durmazlar.
- They won't believe me.
- Bana inanmazlar.
They won't believe me.
İnanmazlar.
Your word against mine, so they fuck won't believe me, right?
Senin lafına karşılık benimki. Dolayısıyla bana inanmayacaklar, değil mi?
I'm afraid they won't believe me.
Bana inanmayacaklarından korkuyorum.
They're trying to hurt her, but she won't believe me.
Ona zarar vermeye çalışıyorlar, ama bana inanmıyor.
You won't believe what they want me to do.
Benden ne yapmamı istediklerine inanmayacaksınız.
They won't believe me!
Bana inanmayacaklar.
Can you believe that? They won't give me another chance.
İnanabiliyor musunuz?
They won't even believe me.
Bana inanmazlar bile. Ne?
They won't believe me.
Bana inanmıyorlar hiç.
You won't believe this, but they didn't let me see Emerenc again.
İnanmayacaksınız ama Emerenc'ı görememe izin vermediler.
This one is for the guys, or they won't believe me.
Bizim çocuklar için yoksa bana inanmazlar.
Because, believe me, they won't last two days in a Mexican prison.
Çünkü inan bana, bir Meksika hapishanesinde 2 gün dayanamazlar.
They won't believe me.
Bana inanmazlar ki.
You won't believe the jeans they just sent me.
Bana gönderdikleri pantolona inanamazsın.
They won't believe me anyway.
Bana inanmazlar zaten.
And they won't believe me.
Ve bana inanmazlar.
They won't believe me.
- Bana inanmazlar.
You have to believe me'cause they won't.
Senin bana inanman lazım. Çünkü onlar inanmayacak.
All that matters is that they won't believe me.
Önemli olan tek şey onların bana inanmayacak olmasıdır.
They won't believe me if I tell them what's coming.
Yaklaşan şeyi söylesem de bana inanmazlar.
I can't go back there. Then go to the police. They won't believe me.
oraya dönemem polise git o zaman bana inanmazlar ben onları inandırırım neyi kanıtlayabiliriz ki?
When they called and told me I won, I didn't believe them.
Arayıp kazandığımı söylediklerinde onlara inanmadım.
They won't believe me.
Bana inanmazlar ki. Sen inanmadın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]