We had an understanding traduction Turc
148 traduction parallèle
Why would I have called the paper if we had an understanding?
Onunla aramda bir anlaşma olsa, neden gazeteyi çağırayım ki?
We had an understanding.
Anlayışımız var.
Well, we had an understanding, all right.
Evet, onunla iyi anlaşıyorduk.
We had an understanding.
Anlaşmıştık.
I thought we had an understanding.
Bir anlaşmamız olduğunu düşünüyordum.
We had an understanding.
Bir anlaşmamız vardı.
Adam, I thought we had an understanding.
Adam, birbirimizi anladığımızı sanıyordum.
Well, not in so many words but I believe we had an understanding.
Belki kelimeler kullanarak değil ama sanırım birbirimizi anladık.
I thought we had an understanding.
Birbirimizi anladığımızı düşünüyordum.
We had an understanding with respect to the X-Files.
Gizli Dosyalara gerçekten saygı duyuyoruz.
I thought we had an understanding.
Bir anlaşmamız olduğunu sanıyordum.
We had an understanding, Mr. Lindstrom... no commercial sales to anyone else while we were negotiating.
Bir anlaşma yapmıştık, Bay Lindstrom pazarlık süresince dışarıya satış yapmayacaktınız.
We had an understanding and you broke it.
Bir anlaşma yaptık ve sen buna uymadın.
Mr. Holsten, I thought we had an understanding.
Bay Holsten, anlaştık sanıyordum.
I knew that we had an understanding.
Birbirimizi anladığımızı biliyordum.
We had an understanding, We had an understanding, Now you're cheating.
Birbirimizi anlıyorduk.
I thought we had an understanding- - you don't do any work, and in return, you don't cash your paychecks.
Anladığını sanmıyorum. Hiç bir iş yapmamanın karşılığında hiç maaş almaman gerekiyor. Tatlım, mecbur kaldım.
Oh, Kal, Kal, Kal, Kal, Kal... I thought we had an understanding.
Oh, Kal, Kal, Kal, Kal, Kal... anlaştığımızı sanıyordum.
I thought we had an understanding.
Birbirimizi anladığımızı sanıyordum.
I thought we had an understanding.
Anlaştığımızı sanıyordum.
We had an understanding. After that night, we were never to have any contact.
O geceden sonra, irtibata geçmeyecektik.
So we had an understanding.
Ve biz de aramızda anlaştık.
I know we had an understanding.
Sizinle anlaşabileceğimize inanıyorum.
And I thought we had an understanding.
Ve ben, birbirimizi anladığımızı sanmıştım.
I thought we had an understanding.
- Bir anlaşmamız vardı.
I thought we had an understanding.
Ortak bir anlayışımız olduğunu düşünüyordum.
Look, Whitney, I know we've had our differences in the past... but before you left, I thought we had an understanding.
Bak Whitney, eskiden düşman olduğumuzu biliyorum ama gitmeden önce bir anlaşma yaptığımızı sanıyordum.
That we had an understanding we'd see each other again... and that we would give each other pleasure and go on.
Ve sanırım, birbirimiz tekrar görme konusunda da anlaşmıştık... ve birbirimize keyifli anlar yaşatacaktık, ve bunu sürdürecektik.
I thought we had an understanding ; once the hooking-up is over, you go home.
... birbirimizi anladığımızı düşünüyordum ; işimiz bitince, evine gidiyorsun.
I thought we had an understanding and a couple days later I found out I was wrong.
Anlaştığımızı sanmıştım ama birkaç gün sonra yanıldığımı anladım.
I thought we had an understanding on the nine square blocks.
Dokuz blokluk alan içinde kalacağın konusunda hemfikir olduğumuzu sanıyordum.
Wait a minute. thought we had an understanding, gal?
Bir dakika... Olmadı şimdi. Kızım biz senle konuşup anlaşmadık mı?
- I thought we had an understanding.
- Beni anladığını sanıyordum
I can't believe you told her we had an understanding.
Ona anlaştığımızı söylediğine inanamıyorum.
Thought we had an understanding.
Anlaştığımızı düşünüyorum.
I thought we had an understanding.
Hemfikir olduğumuzu sanıyordum.
- We had an understanding.
Alo.
We had an understanding.
Bir anlaşmaya vardık sanıyordum.
We had an understanding, now you're having me jump through hoops with other attending in this hospital.
Bir anlaşmamız vardı, ve şimdi sen beni diğerleriyle aynı tutuyorsun.
I thought we had an understanding.
Anlaşmıştık sanıyordum.
- We had an understanding.
- Bizim karşılıklı anlayışımız vardı.
- We had an understanding.
- Anlaşmamız vardı.
We had an understanding, Leonard that if I was to do justice to your work you would share with me the events that shaped it.
Bir anlaşmamız vardı, Leonard ben işine karşı dürüst davranacaksam sen de benimle onu şekillendiren olayları paylaşacaktın.
I thought we had an understanding.
Anladığını sanıyorum.
Maybe we had better have an understanding, Dr. Kimble.
Bir anlaşmaya varsak ne dersin doktor Kimble?
- We had an understanding!
Sen hiçbir şeyi anlayamazsın.
We had an understanding.
Anlaşmamız vardı.
Drue, I thought that we had come to an understanding.
Drue, bir anlaşmaya vardığımızı düşünmüştüm.
I thought we had an understanding.
Anlaşmıştık sanıyordum. O suc mahallinden uzak duracaktın.
I visited with the bishop, and we had a conference, and I had mentioned that perhaps I should need some counseling to get an understanding of this, and the bishop kind of at that time said, "Okay, go ahead and do that."
Piskoposu ziyaret ettim ve bir görüşme yaptık. Ben sorunumu anlamak için terapiye ihtiyacım olduğunu söyledim. Piskopos o zaman "tamam öyle yap" demişti.
Karen, you and I have had our differences, but I thought that we'd worked past them, that you and I had finally reached an understanding. Clearly, I was mistaken.
Karen, aramızda görüş ayrılıkları vardı ama bunların geçmişte kaldığını düşünüyordum sonunda ortak bir noktaya ulaştığımızı düşünüyordum.
we had a 51
we had a good run 29
we had a lot of fun 17
we had 178
we had a great time 50
we had sex 105
we had a good time 40
we had a deal 523
we had so much fun 21
we had dinner 19
we had a good run 29
we had a lot of fun 17
we had 178
we had a great time 50
we had sex 105
we had a good time 40
we had a deal 523
we had so much fun 21
we had dinner 19
we had lunch 20
we had some good times 31
we had a break 16
we had fun 85
we had to 79
we had a falling out 16
we had an argument 46
we had a date 22
we had an accident 17
we had a row 16
we had some good times 31
we had a break 16
we had fun 85
we had to 79
we had a falling out 16
we had an argument 46
we had a date 22
we had an accident 17
we had a row 16