We have no choice traduction Turc
1,192 traduction parallèle
- It's a risk, but we have no choice.
Çok riskli biliyorum ama başka şansımız yok.
We have no choice when it comes to using Unit 01.
Unit 01 kullanma zamanı geldiğinde başka çaremiz yok
It seems we have no choice but to pay your ransom.
Başka bir seçeneğimizin olmadığı ortada, istediğiniz parayı ödeyeceğiz.
I suppose we have no choice. Abandoning ship and allowing the crew to be rescued by the Americans - that's not an option.
Denizaltını terk ederek Amerikalıların mürettebatı kurtarmasına izin vermek.
We have no choice but to negotiate.
Müzakereden başka seçeneğimiz yok.
We have no choice.
Başka şansımız yok.
Unfortunately, we have no choice but to wait and see how he responds to the present therapy.
Maalesef, şu anki tedavisine nasıl tepki vereceğini görmek için... ... beklemekten başka çaremiz yok.
Therefore we have no choice.
O halde başka seçeneğimiz yok.
In light of the destruction that has been wrought upon our world it is clear that we have no choice but to surrender the planet to the High general Jax-Ur.
Dünyada yaptıkları yıkımı göz önünde bulundurursak gezegeni General Jax-Ur'a teslim etmekten başka çaremiz yok.
We have no choice but to launch a preemptive strike.
Ani bir saldırıdan başka seçeneğimiz yok.
It is a trap, but we have no choice.
Bu bir tuzak ama başka seçeneğimiz yok.
We have no choice.
İçine giremeyiz.
I know, but we have no choice, Vir.
Biliyorum ama başka seçeneğimiz yok, Vir.
We have no choice.
Başka seçeneğimiz yok.
We have no choice but to abandon communism.
Komünizmi terk etmekten başka çaremiz kalmadı.
Since you won't tell us who you are, we have no choice but to find out for ourselves.
Bize kim olduğunu söyleyene kadar, kim olduğunu bizim bulmaya çalışmamızdan, başka bir şansımız yok.
If we want to continue our course toward home, we have no choice but to cross it.
Eve doğru olan yolumuza devam etmek istiyorsak, tam ortasından geçmekten başka, hiçbir şansımız yoktu.
It would appear we have no choice but to cancel it.
İptal etmekten başka şansımız yok gibi görünüyor.
We have no choice.
Seçeneğimiz yok.
If your answers are not satisfactory,..... then we have no choice but to seek retribution.
Ama yanıtlarınız başarılı olmazsa, ceza vermekten başka seçeneğimiz kalmaz.
W-We have no choice.
Başka seçeneğimiz yok.
We have no choice. Continue as planned.
Planladığımız gibi devam etmemiz gerekiyor.
Anyhow, we have no choice.
Başka seçeneğimiz yok nasıl olsa.
- We have no choice, sorry.
- Başka seçeneğimiz yok. Üzgünüm.
We have no choice.
Başka bir seçeneğimiz yok.
Too slowly for our tastes, but we have no choice.
Bize görede çok yavaş, fakat bu yakalanması çok zor bir zanlı.
We have no choice, so we're gonna need a...
Başka seçeneğimiz yok, yani şeye ihtiyacımız var...
- Okay, we have no choice.
- Tamam, başka şansımız yok.
- So we have no choice?
- Seçeneğimiz yok mu?
- We have no choice!
- Başka şansımız yok!
Captain, we have no other choice.
Kaptan, başka bir seçeneğimiz kalmadı.
We have no desire to destroy your ships... but if you continue to fight, we'll have no choice.
Gemilerinizi yok etmek istemiyoruz ama savaşmaya devam ederseniz başka seçeneğimiz kalmayacak.
Unfortunately, we have no other choice.
Ama maalesef başka şansımız yok.
We may have no choice but to do business with him.
Başka seçeneğe sahip olmayabiliriz ama onunla bir iş yapabiliriz.
He will wake up in a holding cell without his guards, without his technology,... he will have no choice but to tell us everything we want to know about Goa'uld technology,... about where Sha'ra is.
Bir hücrede bekçileri ve teknolojisi olmadan uyanacak,... bize Goa'uld teknolojisi hakkında bilmek istediğimiz herşeyi söylemekten başka şansı olmayacak,... ve Sha're'nin nerede olduğunu.
When we present Bill with the improved Bontecou offer, and if he still refuses to let us consider it, once more makes an adamant or emotional rejection, we will have no choice but to...
Bontecou'nun yeni teklifini Bill'e sunduğumuzda ve bunu tekrar düşünmemiz için reddettiğinde, bir kere daha kararlı veya duygusal bir reddetme olursa başka bir seçeneğimiz olmayacak.
We have no choice, Jen.
Başka seçeneğimiz yok, Jen.
Well, we have no choice
Yani, hiçbir seçeneğimiz yok.
Then we'll make sure they have no other choice.
Onlara başka seçenek bırakmayacağız.
We had no choice. We don't even have enough to feed ourselves.
- Kendimizi doyurmak için bile yeterince yok.
But we really have no choice.
Fakat başka seçeneğimiz yok.
We bought you. You have no choice.
bşaka seçeneğin yok.
Take heed of this charitable admonition for if you persist in refusing our help we shall have no choice but to abandon you to the secular powers.
Bu cömert öğüdümü dinle. Çünkü yardımımızı reddetmeyi sürdürürsen, seni laik İngilizlere vermekten başka çaremiz kalmaz.
But if this crisis isn't resolved soon, and a country under our protection is threatened, we will have no choice but to defend our interests.
Ama bu kriz çözümlenmezse ve korumamız altındaki bir ülke tehdit edilirse, çıkarlarımızı savunmaktan başka çaremiz kalmaz.
- Maybe we can shut down and reboot. - l have no choice.
- Belki kapatip tekrar caliştira biliriz.
We have no other choice.
Başka seçeneğimiz yok.
We have no other choice.
Başka bir seçeneğimiz yok.
- We may have no choice.
- Başka şansımız olmayabilir.
- We may have no choice.
- Başka seçeneğimiz olmayabilir.
If we set it on fire, they'll have no choice but to come out.
Eğer evi ateşe verirsek dışarı çıkmaktan başka seçenekleri kalmaz.
If we can't work out an arrangement in Portage Creek we'll have no choice but to select another location.
Eğer nakil işlerini bir çözüme ulaştırmazasak başka bir bölge seçmek durumunda kalacağız.
we have to go 1146
we haven't 212
we have 1448
we have a deal 218
we have to talk 296
we haven't met yet 21
we have a lot in common 51
we have it 62
we have a lot of work to do 49
we have a situation 159
we haven't 212
we have 1448
we have a deal 218
we have to talk 296
we haven't met yet 21
we have a lot in common 51
we have it 62
we have a lot of work to do 49
we have a situation 159