English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Whatever it took

Whatever it took traduction Turc

252 traduction parallèle
She'd tell him a lie or curse him, whatever it took to get him away from the house.
Οna ya yalan uydururdu νeya küfrederdi. Ενden uzaklaştιracak ne νarsa yapardι.
I was always willing to do whatever it took to get the job done.
Bir işi bitirmek için ne gerekiyorsa yapmayı istedim hep.
We'll have inherited whatever it took to make them successful as ancestors.
Ataları kadar başarılı olabilmeleri için neye mal olursa olsun aktardık.
Whatever it took.
Gereken buydu.
I did whatever it took to get you off your ass and us on our way to California.
Yaptıklarımı sadece seni bataklıktan çıkarmak için yaptım. Birlikte California'yagidecektik.
More than anything I wanted to believe what he was saying but the truth is I was just as scared in the hospital as I'd been when we went for the generator so scared that all I could think about was doing whatever it took to stay alive.
Söylediklerine inanmayı öyle istedim ki oysa gerçekte olan, hastanede de en az jeneratöre gittiğimdeki kadar korktuğum ve hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalıştığımdı.
If I had a chance to square his death, I'd do whatever it took.
Eğer bunu değiştirecek şansım olsaydı ne gerekirse yapardım.
We had two cars on our side... we would outflank them, chase them, ambush them, whatever it took.
Bizim tarafta iki araba vardı... Onlara yanaştık, kovaladık, pusu kurduk ne gerekiyorsa yaptık.
Han had a friend named Jesus who helped him steal, bribe or do whatever it took to get the test sheets for us.
Han'ın Jesus adında bir arkadaşı var. Rüşvet almasına, çalmasına ya da ne gerekiyorsa yapmasına yardım etti. Bizim için sınav kağıtlarını çaldı.
Plus I knew you'd do whatever it took to help keep Dougie from running off.
Ayrıca yapacaklarınızın Dougie'yi kaçmaktan kurtaracağını da biliyordum.
I had to do whatever it took to get you to activate the Granilith.
Granilith'i aktif hale getirmek için her şeyi yapabilirdim.
- Whatever it took.
- Ne pahasına olursa olsun.
Whatever it took.
Ne gerekiyorsa onu yapıyordu.
He knew Mastroeni had another set of books, and he would do whatever it took to get them.
Mastroeni ` de bir hesap takımı daha olduğunu biliyordu ve onları almak için ne gerekiyorsa yapacaktı.
Whatever it took, whatever it takes.
Neye mal olmuşsa olsun, neye mal oluyorsa olsun.
He knew Mastroeni had another set of books, and he would do whatever it took to get them.
Mastroeni'de bir hesap takımı daha olduğunu biliyordu ve. ... onları almak için ne gerekiyorsa yapacaktı.
If I knew 24 hours ago what I know now, I'd have done whatever it took to stop the attack.
Bakın, şu an bildiğim şeyi 24 saat önce biliyor olsaydım bugünkü saldırıyı durdurmak için ne gerekiyorsa yapardım.
None. Whatever drove him to it, he took the secret with him.
Sırrını da kendisiyle birlikte götürmüş.
Henry took photograph after photograph, but seemed to have no urge whatever to follow it up with a visit to the darkroom.
Henry fotoğraf üstüne fotoğraf çekiyor... ancak karanlık odayı ziyaret etmek için hiç de acelesi varmış gibi görünmüyordu.
Whatever it was, it took them along.
Her ne ise, onları da yanında götürmüş.
Although whatever civilization that might have been here was destroyed by some natural catastrophe, it would appear that one of the race took refuge in the cave.
Buradaki medeniyet her ne kadar doğal bir felaket sonucu bitmiş görünse de, bizden biri mağaraya sığınmış gibi görünüyor.
I took the liberty of checking with the CSIRO, and they tell me that the prime content of whatever it was that fell... was petroleum, oil.
CSIRO'ya başvurdum, ve bana dedikleri yağan şeyin esas bileşeni... petrol imiş.
Then you took whatever money you had left and you sunk it into the glass slipper business.
Sonra elindeki tüm parayı alıp cam terlik işinde hepsini batırdın.
... that whatever actions the... uh, America took at the end of the war, it was for the welfare of the world at large.
Amerika, savaşın sonunda ne yapmış olursa olsun bütün dünyanın refahı içindi.
whatever it was, i just took off.
Vaughn, bekle!
I didn't stroll on, dear. I took that turbo-tube or whatever it is.
Dalmadım ki canım. Şu turbotüp mü her ne şeyse ona binerek geldim.
I think whatever it was, he took it with him.
O şey her ne ise,... albayı da yanında götürdü.
I'm telling you, he took whatever was in that goddamn deer, and he put it right into me.
Diyorum ki, o geyikten her ne halt aldı ise, tam benim içime koydu.
Took what he had to take... the beatings, insults and whatever... and he learned from it.
Başına gelene katlanıyor, dayak yiyor, hakarete uğruyor falan. Ama bundan ders alıyor.
Whatever. I mean, I was very fierce when I took them out and... Listen, as far as your skin is concerned It reminds me of cream.
Herneyse, demek istediğim, ben... ben onları kovalamaya başlıdığım zaman çok öfkeliydim ve... dinle, tenin söz konusu olduğuna göre... bana şeyi hatırlatıyor... kaymağı... kaymak tutmadan hemen öncesini... çünkü bu en iyi olduğu zaman.
Whatever it was, it nearly took my bloody head off!
Her neydiyse kafamın tasını attırdı
For whatever it's worth, Annie, took a lot of guts for you to come here.
Her ne olursa olsun, Annie, buraya gelmen büyük fedakarlıktı.
The thing is, his Identicard was used several times after his death so it looks like your boy switched IDs with the dead guy took whatever money he had.
Önemli olan, kimliğinin ölümünden sonra birkaç kez kullanılmış olması. Yani katil, kurbanının yerine geçmiş ve onun parasını kullanıyor.
Get up, turn the computer off, grab whatever you took or printed out and give it to me.
Kalk ve bilgisayarı kapat. Bastığın her türlü belgeyi de bana ver.
But good microbiologists took that, put it in their petri dishes and did whatever you do with it, and lo and behold, this bacteria came back to life.
Ancak iyi bir biyolog bunları aldı ve petri tepsisine yerleştirdi. Bunu doğru... Yani ne yapması gerekiyorsa yaptı ve abra kadabra!
Whatever kind of ambition it took to do what you did around here... this world could use a lot more of it, Herman.
MM. BURDA YAPTIGIM SEYi SANA YAPTIRAN NASIL BiR HIRS iSE HERMAN... BUTUN DUNYA BUNU ORNEK ALMALI.
Yeah, Lois, sorry I took your show away from you but I'll do whatever it takes to make sure you get your chance next year.
Evet, Lois. Tiyatronu elinden aldığım için üzgünüm. Ama sana bir fırsat vermeleri için elimden geleni yapacağım.
- He'd do whatever it took.
Ajan Mulder ne yapardı biliyorum. - Gereken her şeyi yapardı.
He took a huge risk to come here and try and prove himself to her, and he will do whatever it takes to save her life.
Buraya gelerek ve kendini ona ispatlamaya çalışarak büyük bir risk aldı, ve onu kurtarmak için her ne gerekirse yapacaktır.
No one's talking, but whatever they took, they took it all.
Kimse konuşmuyor ama ne almışlarsa hepsini almışlar.
Whatever happened, I guess she took it kind of hard.
Her ne olduysa onu çok etkilemiş.
De Kere, Decker, whatever his name is, he took it off me.
Decker, De Kere adı her neyse o aldı işte.
We took the body to the White House about whatever it was, 4 a.
Cesedi Beyaz Saray'a götürdük.
It looks like somebody just broke open the refrigerator and took whatever was inside.
Birisi buzdolabını açıp içindekileri almışa benziyor.
Whatever took his body took it to keep us here.
Bizi burada tutmak için onun cesedini aldılar.
Last year, when that higher whatever took over my body did those things nobody's talking about it.
Geçen yıI o Yüce Güç ya da her neyse bedenimi ele geçirdiği zaman yaptıklarım... Kimse bu konudan bahsetmiyor.
Whatever he put, he took it with him.
- Onu da alıp götürmüştür.
I don't know. Whatever it is, he either took too much or not enough.
Ama ya çok almış, ya da yeterince almamış.
It looks like that thing Archer took off that Martian guy, or whatever he was.
Archer'ın Marslı adam yada her neyse, ondan aldığı şeye benziyor.
Maybe, but whatever it is, it took a hell of a hit.
Belki. Ama her neyse, çok kötü bir darbe almış.
Right, and when they didn't find it, they took the family... because they think that Ben Palmer has whatever they're looking for.
Onu bulamadıklarında da aileyi kaçırdılar çünkü aradıkları şeyin Ben Palmer'da olduğunu düşündüler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]