English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You're pretty

You're pretty traduction Turc

6,211 traduction parallèle
Well, you're very pretty.
Evet, gerçekten güzelsin.
A little bit. You're extremely pretty.
Sen son derece hoşsun.
You're still young and pretty... But aren't you afraid of being alone, being left?
Hala genç ve güzelsin ama hiç tek başına, yalnız kalmaktan korkmuyor musun?
For someone who claims to be drunk, you're pretty sharp.
Sarhoş olan birine göre zehir gibisin.
You're pretty convincing.
- Epey ikna edicisin.
Pretty soon you're lying about drinking.
Yakında içme konusunda yalan söylersin.
Did the chief say you're pretty and touch you?
Şef tatlı olduğunu söyleyip dokundu mu?
You're pretty good at it.
Çok iyisin bu konuda.
Now you're a pretty strong little guy.
Sen çok güçlü bir küçük adamsın.
You're pretty proud of yourself, aren't you?
Kendinle gurur duyuyorsun değil mi?
- It's pretty sad that you're so happy...
- Ne oldu, anne?
I could probably be pretty wasted and just be all over you like, "Oh, my God, Justin, just, like, kiss me and, like, touch me, like, now." You know? And you wouldn't do anything because you're my friend, right?
Mesela kafam bir dünya olsa sana yılışsam "Justin öp beni, dokun bana" desem hiçbir şey yapmazsın çünkü arkadaşımsın, değil mi?
You're as pretty as the moon yourself.
Sen de ay kadar güzelsin.
"Pretty pretty girls, you're chasing all the time"
# Hoş hoş kızlar, hep peşinden koşuyorlar. #
So, he sets off over the edge, manages one balcony, then he freezes, realises if you're not off your face on chemicals, this is a pretty bloody silly thing to be doing.
Neyse işte balkonun birini gözüne kestirmiş, tam atlayacak birden donakalmış. Sonra kafasının güzel olmadığını anlayınca yaptığının ne kadar saçma olduğunun farkına varmış.
You're pretty young for a law professor.
Hukuk profesörü olmak için çok gençsin.
For a horrible brother, you're still pretty amazing.
Kötü bir kardeş olsan bile yine de harika bir kardeşsin. Evet.
You're a pretty amazing horrible sister, too.
Sen de kötü ve harika bir ablasın.
You're looking... pretty pensive.
Oldukça dalgın görünüyorsun
Diane, you're such a pretty girl and a hard worker.
Diane, sen çok tatlı bir kızsın ve işini iyi yapıyorsun.
Well, you're doing a pretty poor job of it.
O zaman oldukça kötü bir performans sergiliyorsun.
You're so nice, and you are so pretty.
Çok naziksin ve çok güzelsin.
I think they're pretty sure that they can land it. And you'll have to go.
Onları kafesleyeceklerinden eminler ve o zaman da senin gitmen gerekiyor.
You're taking this pretty hard.
Bunu gerçekten ciddiye alıyorsun.
You know, you just can't realize how pretty a 16-year-old girl is when you're that age.
O yaştayken 16 yaşındaki bir kızın ne kadar güzel olduğunun farkında olmuyorsun.
See, you're pretty when you laugh.
Bak gülünce ne kadar şirin oluyorsun.
And I'll spare you the details because they're pretty graphic.
Ve sana detay vermeyeceğim çünkü oldukça canlı ve netler.
You're about as pretty as my wife was.
Karım kadar sevimlisin.
But when you're watching "Pretty Woman," do you... imagine Sabrina and I as the main characters, And then we went shopping in Beverly Hills together and met Hector Elizondo? !
Ama Pretty Woman'ı izlerken Sabrina ve kendimi başroller yerine koyup Beverly Hills'e alışverişe gidip Hector Elizondo'yla tanışıyoruz!
pretty much useless unless you're storming Barbie's dreamhouse.
oldukça fazla işe yaramaz Sen Barbie Dreamhouse fırtınası sürece.
Because history shows you're pretty good at that.
Çünkü geçmişine bakılırsa bu konuda maşallahın var.
I'm pretty sure you're not gonna like it.
Diyeceğim şeyin hoşuna gitmeyeceğine eminim.
'Cause you're doing a pretty lousy job explaining yourself.
Çünkü kendini açıklamakta çok kötü bir iş çıkarıyorsun.
You're a nobody, a common whore who left her detail behind to protect your pretty ass.
Sen de bir hiçsin. Kendi güzel kıçını kurtarmak için yoldaşlarını terkeden basit bir fahişesin.
I have no idea what you're gonna say, But i'm pretty sure the answer is no.
Ne diyeceğini biliyorum ama cevabın hayır olacağından eminim.
Wow, you are pretty when you're mad.
Sinirlendiğinde çok güzel oluyorsun.
You're as pretty as a picture.
Bir resim gibi güzelsin.
That does a lot of things until it stops doing a lot of things, and then you're pretty much screwed.
Bu araç bir çok şey yapmayı bırakana kadar bir çok şey yapar. Ve o zaman epey hapı yuttunuz demektir.
You're pretty sure of yourself, aren't you?
Kendine çok güveniyorsun, değil mi?
- [chuckles] that's pretty funny, But you're dressed like a hooker.
Bayağı komikmiş, ama sen fahişeye benziyorsun.
You're pretty good when you're paying attention.
Dikkatini verdiğinde gayet iyi oluyorsun.
Well, you respond pretty fast to people you're so out of touch with.
Şey, çok hızlı cevapladın dışarda insanlar ile temasta böyle değilsin.
The good news is I'm grading on a curve, so you're pretty much guaranteed a C.
İyi haber şu ki eğrili notlar veririm yani C alman garanti.
You're pretty wasted right now.
Çok üzgün görünüyorsun.
Because you're pretty.
Güzel olduğun için.
You know, if you're not gonna learn how to do this, they make some pretty good clip-ons.
Papyon bağlamasını öğrenmeyeceksen oldukça iyi klipslilerini yapıyorlar.
You're getting pretty good at that.
Bu işte daha iyi oluyorsun.
Except you have those pretty black peepers and you're working alongside me.
Tabi o siyah gözlerini ve benimle çalıştığını saymazsak.
Because you're pretty.
Çünkü güzelsin.
You're pretty.
Güzelsin.
You're throwing some pretty big accusations around for such a little guy.
Boyuna göre çok büyük suçlamalarda bulunuyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]