English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You all right there

You all right there traduction Turc

2,195 traduction parallèle
You all right there, Doug?
İyi misin Doug?
You all right there, dad?
İyi misin, baba?
You all right there, fella?
Orada iyimisin, dostum?
Are you all right there, Becks?
- Öyle iyi misin, Becks?
Okay? You all right there?
Bunu mu istiyorsun?
You all right there?
Rahat mısın?
You said her reflection wasn't all there, right?
Aynada yansımasının olmadığını söylemiştin, değil mi?
All right. Talk to you when I get there.
Tamam, geldiğimde konuşuruz.
All right, Sophie, you got to get out of there.
Sophie, oradan çıkmalısın.
You all right in there, baby?
İyi misiniz içeride bebeğim?
- You all right, there?
İyi misin orada?
There you go. All right?
İşte oldu, iyi misiniz?
All right, well, there you have it, all right?
Tamam, iyi, buldun işte
You all right, there, fella?
İyi misin, dostum?
Well, there isn't a great deal of sport in that. ( coughing, wheezing ) Oh, my God, ar-are you all right?
Çokda yardımcı olmuyorsun böyle Oh, aman Tanrım, Se Sen iyi misin? Evet iyiyim.
All right, we need you to stay in your office once you're there.
Tamam o zaman, bizden haber gelene kadar ofisinizde bekleyin.
You all right, there, king?
İyi misin kral?
You all right, there, partner? Yeah.
- İyi misin ortak?
Was he all right when you put him in there?
İçeri koyduğunda iyi miydi bari?
All right, all right, there's an extra 20 in it if you tie me up and hit my balls with a cactus.
Tamam, eğer beni bağlayıp taşaklarıma kaktüs ile vurursanız fazladan bir 20 daha atarım.
That's quite a grip you got there, sailor. All right, but I'm not singing and I'm not holding anybody's purse when they sing.
Sen oradaysan, ben de oradayım, denizci ama ne şarkı söylerim, ne de birisi şarkı söylerken çantasını tutarım.
Sir... Are you feeling all right in there?
Bayım, iyi misiniz?
I need you to take her and your daughter into the bathroom and wait there until I get back, all right?
Onu ve kızınızı alıp tuvalete götürmeniz ve ben dönene kadar orada beklemenizi istiyorum, tamam mı?
Wow. So he's right there making you say all this, huh?
Şu an yanında ve bunları o söylettiriyor değil mi?
I can't do anything when you're stuck over there, all right?
Orada öylece sıkışmışken hiçbir şey yapamamam. Anladın mı?
Yeah, yeah, all right. I'll see you there.
Tamam, orada görüşürüz.
I'm gonna put you behind bars, right next to all of the people you sent there.
seni demir parmaklıklar ardına, senin yolladıklarının yanına gönderceğim
All right, well, why don't you reach in there and pick one.
Pekala, öyleyse neden şuna uzanıp bir tane almıyorsunuz.
I know right now all you can see are the machines and the damage, but he's still there.
Şu anda tek gördüğünüz şeyin makineler ve bandajlar olduğunu biliyorum ama eşiniz hâlâ burada.
There you go. Hannah, you strap Tom in, yeah? All right?
Hannah, Tom'un kemerini bağla tamam mı?
All right, I'll see you there.
Pekala, orada görüşürüz.
- Do not mind if you come there, right? - Not at all.
Ben de size katılabilir miyim?
All right, look, I know you're happy in Fuck City over there but I waited nine years in Walpole for you, motherfucker.
Amcık şehrinde mutlu olduğunu biliyorum ama Walpole'da dokuz yıl senin için yattım, piç herif.
All right, well, if you think I should probably come by there then I guess that's what I'll do. Yeah.
Madem sence oraya gelmeliyim geleceğim o zaman.
All right, arms up, arms up. There we go. And now I'll get you to sit down over here.
Kollarını kaldır otur bakalım sıra pantolonda ve iyi gidiyoruz...
Are you all right in there?
İyi misiniz?
Then we all waited while my baby brother stayed right there in that incubator for three whole days before deciding that, you know, maybe this wasn't the place for him after all.
Sonra hepimiz bekledik. Erkek kardeşim o kuvözün içinde üç gün boyunca yatarken belki de burası hiç de ona göre bir yer değildir diye düşündük.
So once you make that call, you get the hell out of there, all right?
Konuşmayı bitirir bitirmez hemen oradan uzaklaş.
- All right, there you are.
- Buyurun.
Did you make it there all right?
Orayı hallettin mi?
No, you stay there, all right?
Hayır, sen orada kal, tamam mı?
It's all right there in front of you.
Her şey önünde.
All right, there you go, there you go.
Pekâlâ, işte böyle, işte böyle.
- Are you all right in there?
- Sen iyi misin?
All right, long as you don't run into no hassle about getting me in there.
Tamam, içeri girmem konusunda zorluk çıkarmadıkça olur.
- All right, I'll see you there.
- Tamam. Orada görüşürüz.
I want all you lovers out there to make a wish... on a tiny blue star... as I play this hot joint for you right now.
Tüm dinleyicilerim o küçük, mavi yıldız için bir dilek tutsunlar ben de şimdi size güzel bir parça çalayım.
How will we know you're all right out there?
Peki dışarıda iyi olduğunu nasıl bileceğiz?
I'm there for you, all right?
Senin için buradayım, tamam mı?
All right, there you go.
Pekala, başlıyoruz.
All right, Portman, this is your stop. I want you to get in there, get under a seat, and get safe. Under a seat?
O gün adamın evine gitmiş gizlice bekleyip sonra takip etmiş olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]