You all done traduction Turc
3,796 traduction parallèle
- All right, don't you move until I'm done talking about myself.
- Konuşmam bitene kadar hareket etme.
I've done my task, I leave you to take all the credit.
Gereken herşeyi yaptım.
All these days, all the fraud you've done without your father's knowledge politics is exactly the same!
Tüm bu zaman boyunca, babanın haberi olmadan yaptığın tüm sahtekarlıklar ama politika da tamamen aynı!
I don't know. I think I've done all the regional theater I care, uh, to do, honey. I'm sure there's some pretty good regional theater up here you could do.
Eminim bu bölgede sana göre bir tiyatro vardır.
No, I love that I've done all that, but, you know, I'd like to do some more stuff.
Hayır, yaptığım şeyleri seviyorum. Ama başka şeyler de yapmak istiyorum.
And all I've done is try to protect you.
Tek yaptığım seni korumaya çalışmaktı.
Look, you guys have done your homework, all right, but once you're inside something's gonna happen that you didn't plan on.
Ödevinizi iyi çalışmışsınız tamam ama içeri girdiğinizde planlamadığınız bir şey olacak.
I don't know where you've been all day, but the deed is done.
Bütün gün neredeydin bilmiyorum ama o iş halloldu.
You all inspire me with your accomplishments and the things you have done for your hometowns and the things your hometowns have done for you.
Hepiniz bana başarılarınızla şehriniz için yaptıklarınızla ve şehirlerinizin sizin için yaptıklarıyla ilham verdiniz.
After all he's done for you.
Senin için yaptığı onca şeyden sonra.
Today we unveil the portrait that will serve as a remembrance for all of the good that you've done for generations to come.
Bugün yaptığın tüm güzellikleri gelecek kuşaklara hatırlatacak olan portreni takdim ediyoruz.
I appreciate all you've done for me, okay?
Yaptıkların için minnettarım tamam mı?
Because I allow myself to appreciate all he's done for us in a way that you never will.
Kendime bizim için ne yaparsa yapsın ona minnettar kalma sözü verdim. Ki bu senin asla yapmayacağın bir şey.
And thank you for bringing this blessed family into my life and for all they have done to removing me from my... my sorrow and my grief.
Ve bu mübarek aileyi hayatıma soktuğun ve çektiğim üzüntü ve derin acıyı ruhumdan uzaklaştırdıkları için teşekkür ederim.
If you thought it would save Judith or Carl, would you have done it then or would you have just gone back to your crops and hoped it'd all be okay?
Judith ya da Carl'ın hayatını kurtaracağını düşünsen bunu yapar mıydın yoksa tarlana dönüp her şey yoluna girsin diye umut mu ederdin?
You've done all right here.
Çok iyi iş çıkarmışsın burada.
After all you've done for me?
Benim için yaptığın onca şeyden sonra mı?
You mean, like, done with all women?
Yani bütün kadınlardan mı bıktın?
I don't want to get heavy with you, but I'm done with all your little computer games, OK?
Bak kalbini kırmak istemiyorum ama bilgisayar oyunlarınla işim olmaz, tamam mı?
You know what? I think we're all pretty much done.
Hatta bence hepimiz bittik.
You done all right.
İyi işlettin.
You know, once all this is done with, maybe we could help each other out in the future.
Biliyor musun, tüm bunlar bitince belki ileride birbirimize yardımcı oluruz.
We're all done, so we'll leave you in peace.
İşimiz bitti, size de rahatsızlık verdik.
You see we haven't done all the unpacking yet, but.
Gördüğünüz gibi henüz tüm paketleri açmadık fakat...
In my experience, all you need to get things done is the right plan, right people.
Deneyimlerime göre, işi bitirmen için gerekenlerin hepsi doğru plan, doğru insanlar.
Wherefore take unto you the whole armor of God that ye may be able to withstand in the evil day and having done all to stand,
İşte böyle size şunu almak Tanrı'nın tüm zırh ye mümkün olabilir, kötü günde dayanacak şekilde ve, tüm durmak yapmış olan
It's all you've ever done.
Bu şimdiye kadar yaptığın tek şey!
All you had to do was say something, and I would have done something about it.
Tek yapman gereken birşey söylemekti. Ben de bir şey yapardım.
After all the crap we've been through, after all the good that you've done... Man, if you don't think that we would die for you... I don't know what to tell you.
Yaşadığımız onca kötü şeyden, yaptığın onca iyilikten sonra eğer senin için ölmeyeceğimizi düşünüyorsan sana diyecek sözüm yok.
You can fight tooth and nail all you like, but it's never done a thing for you against me before.
İstediğin kadar diş tırnak savaşabilirsin..... ama daha önce bana karşı bir şey yapmamıştın.
But you do, for all you done.
Ama bütün yaptıkların yüzünden senin asılman gerekiyor.
See, when it's all said and done, you look around at the empire you built.
Her şey bittiği zaman inşa ettiğin imparatorluğa dönüp bir bakarsın.
All you've done is bring back together two long lost souls.
Yaptığınız tek şey iki kayıp ruhu bir araya getirmek oldu.
And I don't think he would've done all those things if he didn't think you were decent, too.
Ve eğer senin de iyi biri olduğunu düşünmeseydi tüm bunları yapmazdı.
And then you'll be all done.
O zaman bütün işlemleriniz tamamlanacak.
All you have ever done is steal and screw.
Tek yaptığın şey çalmak ve düzmek.
And you knocked it over. You know, we've all done that at a party.
Ve onu yere indirdin, Hepimiz böyle şeyler yaptığı partiler var.
You're done being all you can be.
Sen askerlikte yapacağını yaptın.
They'll never forgive you for all the horrible things you've done.
Yaptığın onca kötülükten sonra seni asla affetmeyecekler.
When you're done with the musician, you can obsess all you like.
Müzisyenle işin bitince istediğin kadar saplantı yapabilirsin.
Did he tell you why he had done all this?
Tüm bunları neden yaptığını sana söyledi mi? Hayır.
And when you're done with all that, then... then we can talk about you dating my daughter.
Bu evrelerden geçtiğinde kızımla randevun hakkında konuşuruz.
For all of the bad and unjust things I've done, I apologize to all of you.
Yaptığım tüm kötülükler ve yersiz öfkelerim için hepinizden özür dilerim.
I can't change what I did, but I can help all of you against Henry- - make him pay for what he's done.
Yaptığımı değiştiremem ama Henry'e yaptıklarını ödetmede sana yardım edebilirim.
All right, when you're done, go by MTAC, check satellite coverage on our location.
Pekâlâ, işim bittiğinde, Çoklu Tehlike Uyarı Merkezi'ne gidip konumumuzdaki uydu görüntülerini kontrol et.
You've done everything you could for him, all right?
Elinden gelen her şeyi yaptın, tamam mı?
Look, we came to you for help, and all you've done since then is waste our time.
Bakın, sizden yardım istedik, ama sizin yaptığınız sadece bizim zamanımızı boşa harcamak.
Thank you for all you've done for us.
Bizim için yaptıklarınız için ben teşekkür ederim.
paperwork's all done, and it's perfect. you want this collar?
Bu davayı ister misin?
Have you done all your homework?
- Ödevlerinin hepsini yaptın mı?
Just clean it up, and do it quickly, and when you're done, you and the good doctor here can play with it all you want.
Sadece temizle, ve temizliği hızlı yap, işiniz bittiği zaman da, sen ve doktor, onunla istediğiniz kadar oynayabilirsiniz.
you all right 5423
you all ready 16
you all know me 24
you all do 22
you all set 90
you all right there 93
you all good 25
you all are 20
you all 79
you all right in there 23
you all ready 16
you all know me 24
you all do 22
you all set 90
you all right there 93
you all good 25
you all are 20
you all 79
you all right in there 23
you all right with that 22
all done 358
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
all done 358
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
you are 6060
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102