You mustn't worry traduction Turc
79 traduction parallèle
That was lovely........ Frederic.... darling..... You mustn't worry darling.
Bu çok güzeldi Frederic... sevgilim... endişelenmemelisin aşkım.
You mustn't worry about him.
Onun için endişelenmemelisin.
Now, you mustn't worry about that.
Bu konuda endişe etme.
You mustn't worry.
Endişelenmene gerek yok.
You mustn't worry your father
Babanı endişelendirmeye bir son vermelisin.
You mustn't worry about old Maxim and his moods.
Eski Maxim ve huysuzlukları konusunda endişelenmemelisin.
Now you mustn't worry about Elwood.
Elwood için endişe etme.
You mustn't worry about me, Eddie.
Beni merak etme Eddie.
You mustn't worry yourself about it
Bunun için kendinizi üzmemelisiniz.
The most important thing is, darling, you mustn't worry now.
Şu anda önemli olan tek şey kaygılanmaman. Lütfen.
NOW, YOU MUSTN'T WORRY ABOUT THAT, MA'AM.
- Bu konu hakkında endişeniz olmasın hanımefendi.
I'll be back soon, Mother, you mustn't worry.
Az sonra döneceğim, anne. Endişelenmene gerek yok.
You mustn't worry about him, really.
Onun için endişelenmeyin.
That's why I said you mustn't worry about me, but if you like, you can keep me company.
Bu yüzden benim için endişelenmemeni söylemiştim ama istersen arkadaşın olarak kalabilirim.
You mustn't worry.
Beni merak etme.
You mustn't let that worry you, my dear.
Bu konu seni üzmesin tatlım.
You mustn't worry.
Endişelenmenize lüzum yok.
You mustn't worry about Hillman.
Aldırmayın ona.
Oh, Stanley, you mustn't worry.
Stanley endişelenme.
But you mustn't worry.
Tasalanmana gerek yok ama.
- Frenchy, you mustn't worry.
- Frenchy, endişelenmemelisin.
You mustn't worry.
Endişe etme.
- You mustn't worry about hurting me.
- Canımı yakmasına aldırış etmeyin.
You mustn't worry about me, darling.
Beni bu kadar merak etme, hayatım. Ata binmeyi biliyorum.
You mustn't worry...
Endişelenme.
Darling, you mustn't worry so.
Sevgilim, bu kadar endişelenmemelisin.
You mustn't worry about those filthy peasant rags which you were no doubt forced to don.
Kuşkusuz giymek zorunda kaldığınız bu pis köylü paçavralarını dert etmeyin.
You mustn't worry,
Franz.
You mustn't worry.
Endişelenme.
You mustn't worry, old thing.
Merak etme.
You mustn't worry about either of us
İkimiz içinde endişelenme
Oh, now, Kelly. You mustn't worry over this.
Böyle bir şey yüzünden endişe etmemelisin Kelly.
You mustn't worry, really.
Üzülmene neden yok.
- You mustn't worry about Cecily not turning up.
- Cecily'nin gelmemiş olmasını dert etmemelisin.
You mustn't worry.
Endişelenmemelisin.
Don't worry. You mustn't worry about money anymore, get that into your head.
Artık parayı dert etme, bunu aklına sok.
You know, Mummy, you mustn't worry about me.
Anne, benim için endişelenmemelisin.
You mustn't worry!
... endişelenmeyin.
- You mustn't worry.
- Endişelenmemelisin.
"Peter, you mustn't worry that you didn't have a son... " Because when this child grows up, she's going to be able to do all the things that a man can do. " She was right, Zsuzsi.
"Peter, oğlun olmadı diye asla endişelenmemelisin, çünkü kızın öyle bir sıçradı ki, o büyüyünce erkeklerin yapabileceği her şeyi yapacak." O haklıydı Suzi.
People will worry if they know I've left my body so you mustn't tell anyone.
İnsanların endişelenmemesi için gittiğimi... kimseye söyleme!
- No, Lalla, you mustn't worry.
Hayır Lalla, üzülme.
You mustn't worry about him, Emily.
Onun için endişelenme Emily.
You know, you mustn't worry.
Biliyorsun, endişelenmemelisin.
You know, you mustn't worry.
Biliyorsunuz, endişelenmemelisiniz
- You mustn't worry about details.
Detaylarla kafanı yormamalısın. Hayır.
But you mustn't worry.
Ama endişelenmemelisin.
Now listen, you mustn't worry about what people are going to say, okay?
Şimdi dinle, insanların hakkında söy - lediği şeyler için endişelenmemelisin.
- Oh, you mustn't worry.
Önemli değil.
You mustn't worry.
Merak etme.
You mustn't worry about Gertrud.
Gertrud için endişelenme.
you mustn't 153
you mustn't do that 20
you mustn't say that 21
you mustn't blame yourself 24
worry 67
worry about yourself 32
worrying 26
worry not 33
you mean 3569
you motherfucker 331
you mustn't do that 20
you mustn't say that 21
you mustn't blame yourself 24
worry 67
worry about yourself 32
worrying 26
worry not 33
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you meant 25
you made it 730
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you meant 25
you made it 730
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23