Acelem yok traduction Anglais
377 traduction parallèle
Acelem yok.
I'm in no hurry.
Acelem yok. Roy hakkında konuşmamı istemiyor musunuz yoksa?
Would you rather that I didn't speak to you about Roy?
Acelem yok.
There is no hurry.
Acelem yok.
There's no hurry.
Benim acelem yok.
I'm in no hurry.
Bundan sonra dostlarım benim acelem yok.
From here on in, my friends, I'm taking it easy.
Acelem yok.
No hurry. No hurry.
Kahvemi bitirmek için acelem yok, ayrıca senin düşüncenle de çok ilgilenmiyorum.
I'm in no hurry to finish my coffee, and not too interested in your opinion.
Hayır, acelem yok.
No, I'm in no hurry.
- Acelem yok.
- I'm not going to rush it.
Acelem yok.
I'm not in any rush now.
Hiç acelem yok.
No hurry at all.
Acelem yok, George, sn dakikaya değin bekleyeceğim.
There's no hurry, George, I'll wait until the last minute.
- Acelem yok.
Well, there * s no hurry.
- Acelem yok. Ben sadece sözümden nasıl döneceğimi bilmiyorum.
There's no hurry. I just don't know how to tear up a handshake.
Acelem yok.
I have time.
Benim acelem yok.
I am not in a hurry
- Hayır, benim acelem yok.
- No... I'm in no hurry.
- Önemli değil, acelem yok.
IT'S ALL RIGHT.
- Acelem yok.
- I'm not in a hurry.
- Acelem yok. Benim var.
- I am in no hurry.
- Hükümet binası, ama acelem yok.
- Government House, but no hurry.
Acelem yok demiştim.
I told you I wasn't in a hurry.
Hayır, Bayan Lida, ama acelem yok.
No, Miss Lida, but I'm in no rush.
Benim de acelem yok. Sağ olun.
- I'm in no hurry either, thanks.
Şimdilik acelem yok.
I'm in no particular hurry.
Burada tatilde misin? Ne demek, acelem yok?
Are you on vacation here, that you're in no particular hurry?
Acelem yok, an azından şu anda.
I'm not in a hurry, at least for the moment.
- Benim acelem yok, gezerek gidecektim.
That's faster. - But I'm not in a hurry.
Acelem yok.
I'm not in any hurry.
İtalya'ya parasız gitmek için acelem yok.
I'm in no hurry to get to Italy broke.
Benim acelem yok.
I will wait for your return.
- Acelem yok.
I'm in no hurry.
- Benim acelem yok canım.
No. But don't rush.
Benim ise hiç acelem yok, Henry.
I'm in no hurry, Henry.
Acelem yok. Saatin kaç olduğunu sordum sadece.
I just asked what time it was.
Acelem yok.
With me, it's not so urgent.
Hiç acelem yok.
I'm in no hurry.
Acelem yok. Seni bekleyen eğlenceyi hayal edemezsin.
As you can see, I'm in no hurry.
- Hiç acelem yok.
- I ain't in no hurry.
- Bakın, acelem yok.
Look, I'm in no hurry.
Acelem yok arkadaşım.
I'm in no hurry, ffriend.
- Yok sağ ol, acelem var.
- No, thanks.
Hayır, yok, acelem var.
No. Nope, I've got to hurry.
Acelem yok.
No hurry...
Yok. Artık içmiyorum acelem var.
No, I don't have any more.
Bir sorun yok dedim, sadece acelem var ve beni oyalıyorsunuz.
I've told you there's nothing wrong, except that I'm in a hurry and you're taking up my time.
- Benim acelem yok.
WELL, I'LL J UST PUT THE M I LK ON.
- Yok acelem var da.
- No, I was hurrying
- Hayır, acelem yok.
- No, I'm not.
Acelem yok.
I have no hurry.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73