English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Anlıyorsunuz değil mi

Anlıyorsunuz değil mi traduction Anglais

248 traduction parallèle
Anlıyorsunuz değil mi?
You see that, don't you?
- Anlıyorsunuz değil mi?
- You understand, lady, don't you?
Yine de anlıyorsunuz değil mi?
You do understand, don't you?
Beni anlıyorsunuz değil mi?
You do understand me, don't you?
- Anlıyorsunuz değil mi?
You understand that, don't you? I understand.
Harap olmuş bir ev. Anlıyorsunuz değil mi?
A house in ruins, do you understand?
Anlıyorsunuz değil mi? Teşekkür ederim.
You understand?
- Anlıyorsunuz değil mi?
- You understand? - Of course.
Anlıyorsunuz değil mi?
Know what I mean?
Anlıyorsunuz değil mi?
Am I making myself clear?
Anlıyorsunuz değil mi, Mr Caul?
You understand, don't you, Mr Caul?
Herkese bağışta bulunduğumuzu anlıyorsunuz değil mi?
Uh, you understand we give contributions to everybody.
Paranın hırsızlık için kullanıldığından emin olamam, anlıyorsunuz değil mi?
I can't be positive that the money was used for the break-in, you understand?
Zaten ailesi parayı ödedi. Kanunla başlarının belada olmasını istemiyorlar, anlıyorsunuz değil mi?
Her parents have already returned it with a tip.
- Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
- You understand what I'm saying?
Görevin gizliliği açısından, anlıyorsunuz değil mi?
We can't draw attention to the mission, understand?
Nasıl olduğunu anlıyorsunuz değil mi..
You see how it might have been done.
Anlıyorsunuz değil mi?
You Know What I Mean?
Kabinlerinizdeki herşeyi düzelttim, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
I've got everything fixed up for you at the cabins, know what I mean?
Hiç bir lunapark cihazı yok, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
None of that theme-park stuff here, know what I mean?
Yumurtaları koy anne, çünkü baba tütsülenmiş domuz için geldi ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Put on the eggs, mama,'cause daddy's gonna bring home the bacon, know what I mean?
5 Meksika gorili şekeriyle oynardık, iskambil oyunu ve vahşi ağaçlar, ve sanki on iki parmağım varmış gibi kartları yakalamaya çalışıyorlardı, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
We were playing 5-card Mexican Gorilla Sweat, deuces and treses wild, and, boys, I was catching cards like I had 1 2 fingers, know what I mean?
Düzelteceğim, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
I'll fix it up, know what I mean?
Eğer bu ellerimi ceplerime sokarsam, Gizli ölümcül silahları taşıyanları tutuklayabileceğim, Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
If I put these hands in my pockets, I will be arrested for carrying concealed deadly weapons, know what I mean?
Anlıyorsunuz değil mi, Mr. Poirot, bu son derece hassas bir mevzu.
As it understands, Mr. Poirot, this is a delicate subject.
Anlıyorsunuz, değil mi?
You understand that, do you not?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
You understand me, don't you?
Anlıyorsunuz, değil mi?
You know what I mean?
Anlıyorsunuz, değil mi?
You do understand, don't you?
- Nasıl olduğunu anlıyorsunuz, değil mi?
- You see how it was.
- Anlıyorsunuz, değil mi?
- You do understand, don't you?
- Bunun değerini anlıyorsunuz, değil mi?
You appreciate that? Yes, I think so.
- Arabalardan anlıyorsunuz, değil mi, Bay Donely?
- You understand cars, Mr. Donely.
- Beni anlıyorsunuz, değil mi?
- You understand me, don't you?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
You do follow me, don't you?
Bu iş burada bitmeyecek, anlıyorsunuz, değil mi?
It won't just end here, You understand?
Anlıyorsunuz, değil mi?
You can see that, can't you?
Anlıyorsunuz, değil mi?
You do see, don't you?
Anlıyorsunuz, değil mi, her şeye en baştan başlayacağım?
Well, I hate to cut this short, but I'm due back at the radio station. Please, you finish your tea.
Anlıyorsunuz değil mi?
See?
Neden Sheraton'da çalışmak istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
Now you understand why I want that job with Sheraton.
Anlıyorsunuz değil mi? Evet, kabul ediyor musunuz?
So, do you agree?
Anlıyorsunuz, değil mi?
So can you, I daresay.
Beni anlıyorsunuz, değil mi Bayan Mayer?
You know what I mean, don't you, Mrs. Mayer?
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
You understand what I mean, don't you?
Çünkü zor durumda kalmak acı verir, anlıyorsunuz, değil mi?
BECAUSE IT HURTS TO BE EMBARRASSED, DO YOU KNOW?
General, kurmay başkanlarından gelen talimatların sınırlarını anlıyorsunuz, değil mi?
General, you do understand the limitations on your directive... from the Joint Chiefs of Staff?
- Evet! - Ne kastettiğimi anlıyorsunuz, değil mi?
- You know what I mean?
Bu tür bilgileri vermediğimizi anlıyorsunuz, değil mi?
You understand that we don't give out such information.
Anlıyorsunuz, değil mi?
Yous understand, huh?
Burada olup biteni anlıyorsunuz, değil mi?
I mean, you understand what's happening here, don't you?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]