Başka bir şey istemiyorum traduction Anglais
313 traduction parallèle
Sen gelmeden önce, her şeyim olduğunu düşünmüyordum. Ama şimdi başka bir şey istemiyorum.
Before you came, I didn't think I had anything, but now I don't want another thing.
Başka bir şey istemiyorum, Jim, gitmek de istemiyorum.
I don't want more of it, Jim. But I won't go.
Başka bir şey istemiyorum, başka birinin peşine düşemem.
My way I don't want another, I can't follow any other
Huzurdan ve annemin rızasından başka bir şey istemiyorum. Çalmayacağım anne.
I want nothing but peace of mind, and my mother's blessings I won't steal, Ma.
Huzurlu, derin bir uykudan başka bir şey istemiyorum.
I desire nothing more than a deep, restful sleep.
Ben de başka bir şey istemiyorum.
I don't want any part of it.
Sizi kaygılandıran tek şey bu ise, Bayan Trotter, size temin ederim ki, bu dünyada kızınızla evlenmekten başka bir şey istemiyorum.
Well, if that's all that's worrying you, Mrs. Trotter, let me assure you. I want nothing more in this world than to marry your daughter.
Başka bir şey istemiyorum.
Don't want anything else.
Kalın kafalı olmasınlar, başka bir şey istemiyorum.
Let's hope that they are not hard-headed
Başka bir şey istemiyorum.
I ask nothing else.
Başka bir şey istemiyorum.
And more I beg not.
Evde olmandan başka bir şey istemiyorum.
I don't want nothing else. Just you to be home.
Başka bir şey istemiyorum.
I don't want more than that.
Bana tost makinemi, televizyonumu ve kumandamı verin başka bir şey istemiyorum.
Let me have my toaster and my TV, and my steel-belted radials and I won't say anything.
- Başka bir şey istemiyorum.
- I ask nothing else.
Konuş benimle, Berivan. Konuş, ceylanım. Bir kelime bile olsa konuş, başka bir şey istemiyorum senden.
Tell me one word, that's all I ask you.
Gazeteci olarak. Başka bir şey istemiyorum.
As a colleague, I'm not talking about anything else.
şimdi ben senin aşkını buldum hayattan başka bir şey istemiyorum.
Now that I have found your love, I want nothing else out of life.
Sen hastasın Osborne.Senden şapka veya başka bir şey istemiyorum.
You're sick, Osborne. Sick. I don't want the hat or anything else from you.
- Başka bir şey istemiyorum, tamam mı?
- I want nothing else, okay?
- Ondan ne oyuncak ne de başka bir şey istemiyorum!
- I don't want toys or anything from her!
İçecek başka bir şey istemiyorum.
I don't want any more to drink.
Bunun hakkında başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear any more about it.
Bu açık cezaevinden kurtulup, kırlarda bir yürüyüşe çıkmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
I should like nothing better than to get away from this clearing house of crime. Take a walk in the country.
Senden başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear another word from you.
Tatlı, yaşlı bir ruh olmak istemiyorum, kızkardeşinin, buketlerini zıplatan ilk cockshaw Yankiyle gitmesine izin vermeyi planlamayan sıkıcı bir kişi olmaktan başka bir şey olmak istemiyorum.
I have no wish to be a sweet old soul, no wish to be anything but what I am a disagreeable person who does not intend to let his sister run off with the first cockshaw Yankee who makes her posies jump.
Bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum
And don't let me hear another word out of you about it.
Başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear any more.
- Başka bir şey durmak istemiyorum.
- I don't want to hear any more. - That's not all, sir.
Başka bir şey duymak istemiyorum.
I'm sick of it! I don't wanna hear any more about it.
Başka bir şey bilmek istemiyorum.
I don ´ t want to know anything else.
- Tony, duygularını incitmek istemiyorum. - Başka bir şey söyleme.
Tony, I don't want to hurt your feelings- - Don't say another word.
O kalın kafalarında işten başka bir şey olmasını istemiyorum.
I don't want anything in their thick skulls but their work. Do you understand?
Küstahlıktan başka bir şey görmediğin o iğrenç yere dönmeni istemiyorum.
Nowhere but to that dreadful place where you grew up learning to be saucy!
Başka bir şey konuşmak istemiyorum.
I don't want to hear another word.
- Başka bir şey duymak istemiyorum.
- I want to hear no more about it.
Ale'nin şiiriyle ilgili başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear another word about Ale's poetry.
Bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't wanna hear anything more about it.
Zaten yapacak bir şey yok, başka bir kadınlasın senin hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum.
Anyway we have nothing to do you have another woman... and with another woman, I don't want to know anything about you
Ve bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum.
And I don't want to hear another word about it.
Ve hapiste veya başka bir yerde olduğumda olmayacak bir şey için ümit beslemek istemiyorum.
And if I'm gonna be in prison... or somewhere else, I don't want to just keep... thinking and hoping, if nothing's gonna happen.
Başka bir şey yapmak istemiyorum.
I don't want to be in another act.
içinde başka bir şey düşünmek istemiyorum.
I want you with nothing underneath.
Başka bir şey istemiyorum.
I don't want it.
Başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear anything else.
-... oradan başka bir şey almanı istemiyorum.
OK?
Bilmek istemiyorum çünkü bildiğim başka bir şey var.
I don't want to know, because now I know something else ;
Ben kendim için başka hiç bir şey istemiyorum.
"l want nothing more just for myself"
Dinleyin. Bu konuda başka bir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear any more about it.
Serseriden başka bir şey değilsin ve seni evimde görmek istemiyorum.
You're nothing but a bum, and I want you out of my house.
Başkan veya başka bir şey olmak istemiyorum.
I don't want to become president or something.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey bilmiyorum 23
başka birini bul 21
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey bilmiyorum 23
başka birini bul 21