Ben bırakıyorum traduction Anglais
572 traduction parallèle
Tekrar yola çıkarsak, ben bırakıyorum.
If we hit that road again, I'm dropping out.
Ben bırakıyorum!
I do and shall!
Ben bırakıyorum.
I quit!
- Ben bırakıyorum.
- I'm leaving.
Ben bırakıyorum.
I'm swearing off.
Yarın kendine yeni bir çocuk bulacaksın çünkü ben bırakıyorum.
And tomorrow... you're going to get yourself a brand new boy because I'm quitting.
Ben bırakıyorum.
I'm leaving.
- Ben bırakıyorum.
- That I quit.
- Ben bırakıyorum.
- I'm quitting.
Ben bırakıyorum, Ivan Petrovich.
I have to leave, Ivan Petrovich.
Ben bırakıyorum!
I'm letting go.
Ben bırakıyorum.
I quit.
- Onu ben bırakıyorum.
- I'm the one that's leaving him.
Ben bırakıyorum.
I give up.
Ben bırakıyorum.
Deal me out.
Ne olursa olsun bu maçtan sonra ben bırakıyorum.
I'm tits-up after this game no matter what happens.
O da bitince, ben bırakıyorum.
It's home free for me, after it's done.
Jürinin değerli üyeleri, kafalarınıza şimdiye kadar bir şüphenin yerleşmemiş olmasına inanamıyorum. ... ve bu durum beraat için yeterli değilse sanığın talihsiz hayatı ve acınası çocukluğunu bir düşünün. - Bırak da ben konuşayım.
Gentleman of the jury, I cannot believe... that a doubt has not entered your minds by now... and if this is not strong enough for an acquittal... think of the defendant's ill-starred redity and lamentable childhood.
Çünkü evladım, Şangri-La'nın geleceğini ve kaderini... senin ellerine bırakıyorum... çünkü ben ölüyorum.
Because, my son, I'm placing in your hands the future and destiny of Shangri-La for I am going to die.
Ben de bırakıyorum çalışsın.
Of course, allowing'I got a mind.
Ben de bunu vicdanına bırakıyorum.
I leave that to your conscience.
Ben mumu söndürmeye çalışıyorum. Dansı bırakıyorum.
I'm about to put out that chandelier.
Seni seviyorum, June, sen hayatsın ve ben seni bırakıyorum.
I love you, June, you're life.
Ben bırakıyorum.
I retire.
Ben işi bırakıyorum.
I'm quitting.
Ben çok korkuyorum,... ve işi bırakıyorum.
I'm scared good. And I'm quitting. You're what?
Ben de Bay York'a bunu söylüyordum. Bunu size bırakıyorum.
That's what I've been telling Mr. York.
Benim de tek çocuğum ama ben onu kendi haline bırakıyorum.
He's my only child too, but I'm willing to let him grow up.
Ben bunu tanrının isteğine bırakıyorum.
Now we will leave it to the will of God.
Boynundaki o usturayı indir, ben silahı bırakıyorum.
Unclip that razor from your neck and I'll get rid of this gun.
Ben bırakıyorum.
I'm through! I can't take this no more!
İster bırak, ister taşı. Ben taşımıyorum.
You can leave him or tote him, but I ain't.
Ben içkiyi bırakıyorum.
I'm going on the wagon.
Bana gelince ; ben burada kalıyorum. Ama Kara Kartal'ın da yaptığı gibi, kendi tercihinizi size bırakıyorum.
As for me, I remain here, but in Black Eagle's way, I give you your choice.
Nono'yu burada bırakıp şu odayı da ben alıyorum.
I'll leave Nonno in here and I'll take that room.
Üzgünüm, Charlie Brown, ama sanırım ben de bırakıyorum.
I'm sorry, charlie Brown, but I guess I'll quit too.
Ve ben de yeniden bırakıyorum.
And I shall put it down again.
Onu bırak, ben basit zihinsel telepatiye bile inanmıyorum.
I don't believe in ordinary mental telepathy.
Aşağıda imzası bulunan ben diyorum ve teyit ediyorum ki ağaçlarla dolu bir bahçeyi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için sadık köpeğime bırakıyorum.
I the undersigned, Whistle Whistler, I say and affirm that if I had a garden full of trees, I would have left it to my faithful dog to perform his needs.
Ben artık bırakıyorum!
Now, I am finished!
" Ben, Balta Jack... hazır aklım başımda ve ayaklarım kırıkken... av tüfeğimi... onu bulana bırakıyorum.
" l, Hatchet Jack being of sound mind and broken legs do hereby leaveth my bear rifle to whatever finds it.
Ben kendisinin deliliğiyle ilgileniyorum, peder ve ruhuyla ilgilenmeyi de size bırakıyorum.
I shall concern myself with his madness, father... and leave the care of his spirit in your hands.
Ben kalıyorum, bırakın beni yakalasın.
I'm staying ; let him get me.
Ben ikisini baş başa bırakıyorum ve ayrılırken onların bir kez daha yalnız kalabildikleri için mutlu olduklarını farketmemek elimden gelmiyor.
" "So I leave, noticing that they seem pleased at the prospect" that they can once more be alone together.
"Aşağda imzası bulunan Ben," "Philip Andrew Broadhurst" "ruh ve beden sağlığım yerinde olarak," "tüm mal varlığımı tek kızım" "Lucy'e miras bırakıyorum......" "Kızkardeşim Virginia Broadhurst'u,"
" I, the undersigned, Philip Andrew Broadhurst, being sound of both body and mind, do hereby bequeath my entire estate to Lucy, my only daughter....... I appoint my sister in law Virginia Broadhurst, executrix of my will.
- Ben yaparım. İlaçları da bırakıyorum.
I'll leave some medicine.
Ben de eve gidiyorum. Şov işini bırakıyorum.
I'm leaving the show business.
Ve ben de, "Ayın Kitabı" kulübünü bırakıyorum.
And I will drop the Book of the Month Club.
İyi, ben de bırakıyorum!
Right, I'm not doing this anymore
Peki, ben de işi bırakıyorum!
Alright.
Ben de bırakıyorum.
I'II give it up, too
bırakıyorum 119
ben bir kadınım 61
ben benim 43
ben bile 38
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben bir 82
ben böyleyim 53
ben biraz 32
ben biliyorum 325
ben bir kadınım 61
ben benim 43
ben bile 38
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben bir 82
ben böyleyim 53
ben biraz 32
ben biliyorum 325
ben buldum 53
ben buyum 82
ben bir kızım 25
ben bittim 83
ben buradayım 348
ben bir askerim 29
ben bulurum 51
ben bir erkeğim 58
ben bilmiyorum 104
ben burdayım 35
ben buyum 82
ben bir kızım 25
ben bittim 83
ben buradayım 348
ben bir askerim 29
ben bulurum 51
ben bir erkeğim 58
ben bilmiyorum 104
ben burdayım 35