Benim evimde traduction Anglais
1,762 traduction parallèle
Eğer düşündüğüm iyilikse, 18'ine kadar ve benim evimde olmaz.
If it's the favor I'm thinking of, not until you're 18 and not in my house.
Benim evimde, benim albümlerim dinlenir.
In my place we listen to my records.
Otelde kalmasına gerek yok, benim evimde kalabilir.
Well, he doesn't need to stay at a hotel.
Benim evimde, bana kim olduğumu soruyorsun?
In my house you are asking me who am I?
Sen, benim evimde misafirsin... tamamen çıplak bir misafir.
You're a guest in my house- - a completely naked guest in my house. I should leave.
Orson, siz benim evimde kalıyorsunuz!
Orson, you're staying at my house!
Ben bütün gün buraya kısıldım, Callie benim evimde kalıyor... -... ve Hahn'la takılıyor.
I'm stuck here all the time, and callie's living in my apartment and hanging out with hahn.
Benim evimde yaparız.
You have not changed your mind?
Hadi, protokolü benim evimde yapalım.
Let's protocol at my place.
- Benim evimde, benim yatağımda!
- ln my house, in my bed!
- Benim evimde kavga mı ediyorsunuz?
- You boys fighting in my house now?
Ben şimdi... yap benim evimde olmaz Tammi Benton.
i-i will - - you can't - - not in my house, tammi benton.
Benim evimde yerlerde yatmana gerek yok.
This... There's no need to be on my floor.
Benim evimde ve bu pozisyonda mı?
As in my house, as in this position?
Mayflower'daki odanı tuttuk, ama istersen benim evimde kalabilirsin.
We booked you a room at the Mayflower, but you know you're welcome to stay with me as long as you need.
- Benim evimde mi?
- At my house?
Senin için bu şekilde hareket etmek doğru olabilir böylesine öfkeli, hiddetli, hırslı olabilir ya da yemek masasında kaba olabilirsin, ama benim evimde bu kabul edilemez.
Maybe it's normal for you to act this way, to be heated, hot-blooded, impassioned, rude across the family table, but in my house this is not acceptable.
Benden daha çok eğleniyor, hem de benim evimde.
She's having more fun than me and it's my house!
Peki, o zaman benim evimde ne bok işin vardı?
Then what the fuck were you doing at my place?
Ne sebeple benim evimde silah ararsınız? - Ben burada oturuyorum.
What reason could you have to search my house for guns?
Benim evimde konuşabilir miyiz?
Can we talk in my apartment?
Samantha'nın doğumgünü cumartesi benim evimde yapılacak.
Samantha's birthday party will be at my place on saturday.
Benim evimde bana karşı sesini yükseltme!
Don't raise your voice to me in my own house!
Benim evimde TV yıldızlarını görebilirsin.
You can see... TV stars at my house.
- Benim evimde.
- In my place.
Neden benim evimde uyuyorsun?
Why are you sleeping in my house?
Benim evimde.
BANGING CONTINUES
Yarın benim evimde, akşam yemeği...
Dinner at my place. Tomorrow night.
Benim için çalışıyorsun, benim evimde yaşıyorsun, benim küçük kardeşimsin kendini yasaklı olarak görebilirsin.
You work for me, you live in my house, you're my little brother- - consider yourself forbidden.
Bilmem, belki benim evimde bir şeyler içebiliriz.
A drink at my place?
Siz ikiniz... Benim hakkımda konuşuyorsunuz... Benim evimde...
You two... have been talking about me, in my house...
Benim evimde düşürmüş.
He left it at my place.
Benim evimde güvendeler.
Oh, they're safe at my place.
Novo benim evimde yaşıyor.
Novo lives under my roof.
Pekalâ Charlie, düşündüm de belki bu gece benim evimde kalabiliriz.
So, Charlie, I was thinking maybe tonight we could stay at my place.
Dedim ki, belki bu gece benim evimde kalabiliriz.
I said maybe tonight we could stay at my place.
Benim evimde kalmayı söyledim.
Stay at my place.
Benim evimde, iksini birlikte yapabiliriz.
At my house, we could do both.
Ama benim evimde diğer tarafta uyurdun.
But you sleep on the other side at my house.
Benim evimde unutmuş.
He left it at my house.
Niçin bu gece benim evimde kalmıyoruz?
Why don't we stay at my house tonight?
Neden benim evimde kaldığımızı biliyor musun?
You know why we spend nights at my house?
Ve benim evimde?
In my house?
Benim evimde kiminle böyle konuşuyorsun?
Who are you talking to like that in my house?
Yarın öğleden sonra, saat dörtte, benim evimde?
Tomorrow afternoon, four, at mine?
Senin için de sorun olmazsa, bir süre benim evimde kalabilirsin.
Well, if you want to stay at my house for a while, that's not a problem.
- Sonraki sefer benim evimde kalırız.
- We'll stay my house next time. Okay?
Öldürem mi benim evimde, karımla yattın, benim cocuklarımda uyandın?
What did you think if i got killed that you could move into my house, sleep with my wife, raise my children?
- Bu gece... benim evimde.
at my house.
Benim evimde kalabilirsin. "
"You can stay at my place."
Biraz eğlendik, benim evimde.
We've had some fun.
evimdeyim 21
evimden defol 20
evimde 50
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
evimden defol 20
evimde 50
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258