Benim için yap traduction Anglais
1,887 traduction parallèle
Bunu çocuk için yapmayacaksan o halde benim için yap.
If you won't do this for the boy, then do it for me.
Yap, benim için yap onu.
Do it, do it for me.
Bunu benim için yap lütfen.
Do this for me, please.
Bunu benim için yap, kardeşim.
Do this for me, brother.
Lütfen, benim için yap bunu.
Please'just do it for me.
Benim için yap.
Do it for me.
Öyleyse, lütfen benim için yap şunu.
So please, for my sake, suck it up.
Tatlım, bunu buzdolabının kapağına benim için yapıştırır mısın?
Maybe... aren't you are. I want you to put this on the fridge when you get one, okay?
- Bunu benim için yap, o sana saygı duyuyor
Listen, I really need you to do this for me Autumn really respects you
O benim için yapıldı.
It was, uh - -it was done for me.
Benim için yap bunu.
Just do it for me.
Ona, normalde kazanamayacağı kadar, para kazandırıyordum, ve o da aynı şeyi benim için yapıyordu.
I brought out things in him that normally would not be brought out, and he did the same thing.
" Lütfen, bunu benim için yap.
" Please do it for me, honey.
Bunu benim için yapmadığını biliyorum ve ben hepsini yalnızca senin için yapıyorum.
I know that you're not doing this for me... but I am doing all this only for you.
Benim için yap bebeğim.
Baby, do it for me.
Benim için yap, Dean.
Do it for me, Dean.
Sky, bunu benim için yap, lütfen.
Sky, do this for me, please.
Sadece benim için yap.
Just do it for me.
- Sadece benim için yap.
- "Just do it for me."
Tüm bunları, birbirinizden destek alarak aştınız, ve şimdi bunu benim için yapıyorsunuz.
You've gotten through them by supporting each other, and that's what you've done for me.
Gidip, o çocuklar için parkı bitirmelisin, böylece egzersiz yapıp sağlıklı olacakları bir yer olur ve benim gibi hastalanmazlar.
YOU--YOU HAVE TO GO FINISH THE PARK FOR THOSE KIDS, SO THAT THEY... THEY HAVE A PLACE TO EXERCISE AND BE HEALTHY,
Benim için bir skandal haberi yap!
Write up a scandal for me!
Bari benim için şunu yapın.
Now you can do one thing for me.
Bir iyilik yapın da benim için bir tane yakın.
Be an angel and light me one.
Benim boyutlarımda biri için yapılmış.
It's made for someone of my size.
Dinho, benim için bunu yap, tamam mı?
Dinho, do this for me, okay?
- Benim için bir şey yap.
- Do one thing for me.
Benim için bunu yap lütfen.
Just please do this for me.
Bakın, sizi bu noktada durdurayım, çünkü benim şu ana kadar yapmadığım ve ve yayınladığınız bu şey için de yapmayacağım bir şey yapıyorsunuz.
Look, let me just stop you now right there because you're doing something here which I am not doing, and I will not do throughout these entire broadcasts.
Haydi, bir numara yap benim için.
Hey, do a trick for me.
Benim için de atış yap, olur mu?
Strike one out for me, okay?
- Benim için yap.
- Please do it for me.
Benim için bir iş yapıyordu.
Okay, he's doing a job for me.
Benim için bir tek bunu yap, bir daha hiçbirimizi görmezsin, tamam mı?
Look, you do this one thing for me, you'll never see any of us ever again, okay?
Hacı, benim için bir şey yapıver.
Hajji, please do something for me.
Rose, benim için bir iyilik yapıp odana gider misin, lütfen?
Rose, will you go to your room for me, please?
normal değil kızılderili için ne istersen onu yap. ama benim kendi kişisel zevklerim var, oh, onlar vahşi batı rüzgar gibi.
I don't normally get requests for redskins, but my own personal tastes, oh, they run wild like the west wind.
Ne yaparsan yap, hiçbir şey benim için seni ve arkadaşlarını yakalamak kadar önemli olamaz.
Whatever you do, nothing's ever gonna be more important to me than putting you and your friends down.
Liste yap benim için.
You need to make a list.
- Karmaşık olmayan ve uygun bir yapısı olan biri, tümden yanlış benim için, Ve hoşlanmadığım birisine milyon yıIda geçse bir şeyler hissedemem.
- Somebody who's uncomplicated, convenient, Totally wrong for me, and somebody who I could never In, like, a million years have any real feelings for.
Benim için bir iyilik yap da dışarı çıkarken, lütfen-lütfen ölmüş kızının bisikletine takılıp düşüver.
Oh, do me one favor, though. On your way out, could you please, please, take the time to trip over your dead daughter's bicycle?
Ama benim için bir şey yap. Ne?
And I realize these days, that's called being unpatriotic, but- - oh.I could give a shit about you being unpatriotic.
Benim değil... hadi, eğer benim için değilse, Tanrı için yap.
Not me.. .. at least fear God. You should never refuse holy gifts.
Benim için, yapılacak bir şey kalmamıştı ben de buraya yazıldım.
There was nothing left for me, so I enlisted.
Kate ve benim için de, ateşli, yapışkan ve şaşırtıcıydı.
" as hot and sticky and shocking to me as it was to Kate.
Sake pirinçten yapıldığı için bana iyi geleceğini söylemeseydi bunların hiçbiri olmazdı. Ayrıca her şeye rağmen o benim hemşirem.
It never would've happened, except she said sake was good for me because it was made out of rice, and she is my nurse, after all.
Benim gibi insanların bir araya gelmesi ve iletişim sağlaması için yapılan bir parti.
It's a party for people like me To get together and network
Benim için değil, kardeşlerimiz için yap.
Don't do it for me, do it for the brothers.
Görev yerimde ölmek ve bana bir Parcell erkeğinin geleneksel cenazesinin yapılması benim için bir onurdur. Gerek yok, efendim.
No need, sir.
Langford jüri danışmanı olarak şu anda benim modelimin yaptığı gibi o insanları seçmek için nasıl bir analiz yapılacağını bilirdi.
Langford, as a jury consultant, would know how to run an analysis to select those people, just like my model is doing right now.
- Benim için güzel bir sayı yap, tamam mı?
- Throw a touchdown for me, all right?
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için zevkti 116
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için zevkti 116
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458