Bununla beraber traduction Anglais
646 traduction parallèle
- Ah ve bununla beraber, büyük bir hata daha yapıyorsun.
- Oh... And furthermore, you're making a big mistake.
Bununla beraber, lordum... insanlar sizi önemli şahsiyet sahibi sanınca, öyle olduğunuzu düşünmeye başIıyorsunuz.
Nevertheless, my lord, when people think you are someone, you begin to think you are.
Soğukluk ve korkunçluğa gelince tam tersine, ama bununla beraber biraz, iyi ya da kötü alkollüydün ve bu konuda bazı kurallar vardır.
As for distant and forbidding on the contrary, but you also were a little the worse, or better, for wine and there are rules about that.
Bununla beraber, oraya bir çok sorun olacağını bilerek gittin, değil mi?
But nevertheless, you went there expecting a lot of trouble, didn't you?
Bununla beraber, kesin ilerleme kaydediyor.
Nevertheless, she is making definite progress, eh?
Bununla beraber hiçbir kuvvet beni bununla seyahat etmek için bunun içine sokamaz.
Though nothing would tempt me to ride in it.
Bununla beraber, herkes bir konuda hemfikir artık.
limited. Nevertheless, in the opinion of everyone, there's no time to be lost.
Bununla beraber duyulmasını istediğim, söylenecek şeyler var.
It may be, as you say, a futile defense... but I think it should be heard nevertheless.
- Bununla beraber göz önüne almamız... gereken bir şey daha var.
- There's another important thing to consider, though :
Bununla beraber, unutmayın büyük nehre gidiyoruz. Kolay geçeceğimiz bir yer bulmak ta çok zor olacak
Besides, if we ain't to the big river before the rains, it's another week downstream to find a crossing.
Bununla beraber sınavı da geçmiştim.
I did, didn't I?
Bununla beraber salonundaki ucuz dergilerin kahramanlarını tanımlarken kullandığı sıfatlar.
This is how the hero is described in the chip magazines one reads at the hairdresser
- Bununla beraber, bir konuda tam- - Sör Bernard'ı böyle översen sana daha sonra imza verebilir. - George?
Though, mind you, for sheer brilliance -
Bununla beraber, bu seferin tek hedefi Spartacus'u öldürmek değildir.
However, this campaign is not alone to kill Spartacus.
Bununla beraber...
And yet...
Bununla beraber sonucun ne olacağını asla tahmin edemedim.
Nonetheless... I never really knew what was going to prevail.
Biliyorum, biliyorum, ve sebeplerin oldukça saygıdeğer ama bununla beraber Becket, Kilise bu konuyu kavgasızca araştırıp, hükümet kurumlarıyla olan barışı tesis etmelidir.
I know, I know, and your cause is worthy but nevertheless, Becket, the church must seek to exist peacefully within the framework of the state.
Mantıken mutlu görünüyorsun, ama bununla beraber...
You seem reasonably happy, and yet...
Bununla beraber sana biraz vereceğim.
Besides, I just gave you some.
Bununla beraber ayrıca bir avuç İrlandalı hırsızsınız. 10 tane arabamı çaldılar.
Besides that, you're a pack of Irish thieves.
Bununla beraber, karşınızda Batı Almanya toplumunun zenginlerinin zenginleri var.
Nevertheless, there is creme de la creme of West German society in front of you.
Pekala Doktor, bununla beraber ve şununla artık Dalek'ler için hazırız, hadi.
Well Doctor, with this and that we are ready for the Daleks, come on.
Bununla beraber, işimde nadiren hissetiğim bir şekilde sizin tamamen güvenilir olduğunuzu düşünüyorum.
Besides, I have a funny feeling, believe me, it's rare in my profession that you're completely trustworthy.
Ve bir ceset. Bununla beraber...
However...
- Bununla beraber?
- However? - An insufficient mass, sir.
Akılalmaz ama bununla beraber gerçek.
Incredible. But true.
Biraz kenarları aşınmış, fakat bununla beraber belirgin...
It's a bit dog-eared now, mind you, but it nevertheless has a certain...
Bununla beraber, tarih dersleri başka bir noktada devam edebilir.
However, the study of history can be suspended and resumed at any point.
- Bununla beraber...
- However, I must remind you...
Bununla beraber o benim hoşuma gitmeye çalışıyor.
I'm wrong. She did try to be pleasing.
Bununla beraber, sonunda yakalanacağınızı da biliyorsunuz.
You know, you'll be caught in the end.
Evet, bununla beraber bu alan yeniden yapılanıyor.
Yes, however, the area is under total reconstruction.
Bununla beraber, eş zamanlı değişimi kabul ediyoruz.
However, we agree to simultaneous exchange.
Bununla beraber, rüyalar her gece geri dönüyor.
However, the dreams return every night.
Ama bununla beraber, İngiltere'nin istemediği ve sanıyorum sizin de istemediğiniz bu ihtilalin çok aşırı sonuçlara varmasıdır.
But what England does not want, however... and what I think you yourselves do not want... are these revolutions carried to their extreme consequences.
Bununla beraber donanma onayını verdi.
However, the Admiralty has given me its approval.
Bununla beraber. Günde bir dolar, artı yemekler.
And this to me one dollar a day and food.
Bununla beraber, bu gerçek.
Nonetheless, it is true.
Bununla beraber Komisyon, Dr Hasslein'ın, bu maymunların torunlarının birkaç yüzyıl içinde dünyaya egemen olup, insanlık için bir tehdit oluşturacakları ve onu yok edeceklerine dair inancına olumlu bakmaktadır.
Nonetheless, the commission is sympathetic to Dr Hasslein's conviction that the progeny of these apes could in centuries to come prove an increasing threat to the human race and conceivably end by dominating it.
Üzgünüm, henüz yeterince tecrübem yok. Bununla beraber korkarım ki...
I am sorry, I am not one of great experience yet Besides, I am afraid.
Bununla beraber, 1770'lerde bunu kimse düşünmüyordu.
But, of course, in the 1770s, nobody had thought of that.
... bununla beraber, ne sen ne de senin soyunun yedinci kuşağa kadar devlet memuriyetini işgal edemeyeceğine karar verdik.
... nevertheless, we decree that neither you, nor your descendants, until the seventh degree, may occupy public offices.
Bununla beraber Kralın silahşörlerinin başı olan Bay Treville'i görmeye gideceksin.
It'll introduce you to Monsieur Treville, who commands the King's musketeers.
- Bununla beraber zafer.
- Triumphal nevertheless
Bununla beraber, olay ve Hauser kökenleriyle ilgili bugünlük ondan pek birşey bekleyemeyiz.
All the same, with respect to the crime and Hauser's origins, we can't expect much from him today.
Ve bununla beraber, özgürlüğünü de satın almış olacaksın.
And with it, you are buying your freedom.
Bununla beraber doyurulması gereken bir metabolizma daha olabilir aramızda.
Besides, there might be another metabolism to feed here.
Bununla birlikte, beraber çok güzel zamanlarımız oldu.
All the same, you and I have had some good times together.
Bununla beraber Bobby, ona erkek arkadaşı olup olmadığını sormaktan korkuyordu.
- I could be your best maid.
Bununla beraber...
That said... whenever I see him...
Bununla beraber B hipotezini seçmek dışında bir şansım yok.
Nevertheless...
beraber 96
beraber gidelim 16
beraberiz 22
berabere 30
beraber gideriz 22
beraber büyüdük 17
beraberce 16
beraber olacağız 16
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
beraber gidelim 16
beraberiz 22
berabere 30
beraber gideriz 22
beraber büyüdük 17
beraberce 16
beraber olacağız 16
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla birlikte 245
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun anlamı ne 159
bunun anlamı 121
bunun yanında 90
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla birlikte 245
bunun gibi 190
bunun adı ne 18
bununla ne demek istiyorsun 20
bunun anlamı ne 159
bunun anlamı 121
bunun yanında 90