English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bununla birlikte

Bununla birlikte traduction Anglais

1,657 traduction parallèle
Bununla birlikte, New York Metal Borsası COMEX'in ticari metaller bölümü, Nova Scotia Bankası, Chase Manhattan Bank, New York Bankası, Hong Kong ve Shanghai Bankacılık için toplam 950 milyon dolar'lık "Külçe Altın" depoluyordu.
However, the Comex metals trading division was storing gold bars for the Bank of Nova Scotia, Chase Manhattan Bank, the Bank of New York, Hong Kong, and Shanghai Banking, totaling $ 950 million dollars.
Bununla birlikte, bunun mümkün olmayacağını biliyorum.
But I know that isn't possible.
Bununla birlikte, bu eşek arısı türü hala tek başına çalışma evresindedir.
This species of wasp, however, is still at the stage of working alone.
Bununla birlikte, kurtulmak için göstereceği en küçük bir çaba devasa ağın dört bir yanından çok sayıda örümceği davet etmeye yarar.
However, the slightest attempt to free itself only serves to attract lots of them from all over the giant web.
Bununla birlikte her iki cinste bu güne geldiler.
And one by one, they were gathered up that day.
Bununla birlikte ortada bir yanlış anlama var.
Unfortunately, it is a case of mistaken identity.
Ses, kilisenin caddeye doğru baktığını gösteriyor, bununla birlikte, muhtemelen bir şehir merkezinde.
The volume indicates that the church is across the street, again, possibly on a town square.
Bununla birlikte sen ölmeden önce... Senin üzerinde bazı testler yapmak istiyoruz.
Nonetheless, before you die, we're going to want to run some tests on you.
- Bununla birlikte dokuz dakika oldu.
- Now it's been nine minutes.
Zaten yanlış anladın onu Bununla birlikte yaşayacağım.
Anyways, let it be a misuderstanding at least. I will live with it.
Bununla birlikte senden bir iyilik isteyecektim.
By the way, I was going to ask you a favor.
Dünyada bununla birlikte yaşamak istiyorum.
I wanted to live with it in this world -
Ve bununla birlikte, bir kurallar dizisi çocuklarınıza saygıyı,... takım çalışmasını... ve itibarı öğreten.
And with it, a set of rules that will teach your kids about respect, teamwork and dignity.
- Bununla birlikte Birleşik Devletler hükümeti ciddi bir yasal ihlaliniz olduğuna inanıyor. Ve sizi derhâl kesin olarak sınır dışı etmeye kararlı.
Nevertheless the government of the United States has deemed that you are seriously breaking the law, and is determined to immediately and definitively deport you.
Bununla birlikte kabaydı, suratının ortasına bir tane geçirmeliydim.
Besides, in fact he was rude. I should've smacked his face.
Bununla birlikte, o uzun dönemin etkisinde Olanların herkese olduğu endişesi.
However, it's the long-term effects that everyone has been and will be concerned with.
Bununla birlikte, başkaları ile görüşmek, er ya da geç, bu sürecin bir parçası olabilir.
Although seeing other people might eventually be a part of the evaluation process.
Fakat bununla birlikte yine de... Hyun-seo'muz...
But even still... our Hyun-seo...
Bununla birlikte yeteneklerini gördüm.
However, I have recognised his talent.
Bununla birlikte adamları dört gözle bekle.
Not with these jetti fellows to look forward to.
Bununla birlikte, asıl canımı sıkan bunu yanına almamış.
What bothers me, though..... he's not got these.
Bununla birlikte...
However...
Bununla birlikte, dersimi de almış oldum.
Besides, it was a lesson that I needed to learn.
Belki bende öyleyim. Ama bununla birlikte... Bu dünyanın daha iyi bir yer olacağına dair umudumu kaybedemem.
Maybe it's just me but maybe the world can become a better place.
Bununla birlikte bir insan silueti gördüm.
But... I did see a figure.
Bununla birlikte, ona iletmeni istediğim bir mesaj var.
However, I have a message for you to give him.
Bununla birlikte disfazi hastalığı da vardı.
That, in conjunction with severe hip dysplasia.
Bununla birlikte, 40. kat penceresinin dışında asıImış olması sebebiyle değil.
However, not from hanging out of a 40-story window.
Bununla birlikte bu bölgede son 6 ayda işlenen 4. soygun.
That makes four robberies at this location in the past six months.
Bununla birlikte, eğer çekilirse, mirasın binde birini alacak.
However, if he resigns his right he'll inherit only 0.1 %.
Bununla birlikte, gerçek bir silahı ateşlemekle aynı heyecanı vermiyor.
You don't get the same rush as when you fire a real gun, though.
- Bununla birlikte, biz söyleneni yapmak.
- Nevertheless, we do what we're told.
Bununla birlikte gereğinden iki kere fazla etti.
That's two too many.
Bununla birlikte, muhtemelen penisini de pantolonunun içinde tuttuğunu düşünüyordun ve dahası.
With respect, you probably thought he kept his cock in his keks and all.
Bununla birlikte bundan sen de yararlanabilirsin.
And besides, you can... o... o... only benefit from it, too.
Ama bununla birlikte benim bazı.. tereddütlerim var...
But nevertheless, something liminal hovers, which I cannot quite...
Bununla birlikte yabancılara yardım etmeye karar verebiliyormuş.
Yet he managed to help complete strangers.
O da öyle, bununla birlikte, bir oğlu var.
She does, however, have a son.
Bununla birlikte, akşam 7 sularında, adam kaçırmakla suçlanan Çavuş Kim'in şu ânki amiri Teğmen Hwang tüm medya organlarına bir video klip dağıttı.
However, around 7 this evening, the immediate superior of the alleged kidnapper sergeant Kim, Iieutenant Hwang, delivered a camera phone video clip to the broadcasting station.
Elmacık kemiklerinin doku derinligi ve bununla birlikte çene bana biraz derin göründü ama öbür türlü...
Tissue depth of the cheekbones and along the jawline looks a little deep to me, but otherwise...
Bununla birlikte, yeni bir hedef belirlendi.
However, a new target has been identified.
bununla birlikte, - başlangıç bölümü ile ilgili - sinema ekranından vazgeçmiş kendi geçici doğal varoluşlarının ötesine geçen, varlıklar vardı :
All the same, there were beings related to this episode of initiation who, quitting the cinema screen, went beyond the ephemeral nature of their existence :
Bununla birlikte,... Filistinli Araplar kendi kaderlerini tayin etme haklarını geri çevirdiler.
At the same time, the Arabs of Palestine were denied the right of self-determination.
Bununla birlikte, onlara sadece toprağın çoğunu vermekle kalmadılar, onlara en bereketli araziyi verdiler.
Nevertheless, they were given not only most of the land, they were given the most fertile land.
Bununla birlikte, eğer birilerinin benle bu derece yakınlık kurmasına izin verseydim, gerçek kimliğimi öğrenebilirlerdi bunun olmasına asla izin veremem.
Besides, if I let someone get that close, they'd see who I really am... and I can't let that happen.
Bunun bir kandırmaca olduğunu çok iyi biliyorum. Fakat bununla birlikte kendimi duygusal olarak etkilenmeye bırakırım.
I know very well it's a fake but, nonetheless, I let myself be emotionally affected.
Başka nerede olabilirdi ki? Bununla birlikte, onu ve arkadaşlarını NTAC'dan çıkarma karşılığında onlarla anlaşma yaptım.
And besides, I went to a great deal of trouble to get him and his friends out of NTAC.
Bununla birlikte, bence rüyalarındaki ses, gerçeğin sesi.
However, I think the voice in his dreams is the voice of truth.
Şu ana kadar 213 ölü kayda geçirdim, Bununla birlikte 214 yapar.
I've already registered 213 deaths. This makes 214.
Bununla birlikte eğer sorunlar bir kucaklaşmayla çözülebiliyorsa işimi bırakırdım.
Then again, if... those issues could really be resolved with a hug, I'd be out of business.
Bununla hemen ilgileneceğim ama bu adamlarla birlikte gitmen gerekiyor, lütfen.
- I'll get right on it. But I need you to go with these men.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]