Buraya geldi traduction Anglais
4,210 traduction parallèle
Çünkü buraya geldi.
Because he came here.
- Üç defa buraya geldi.
He's been by three times.
Dinle, bir çocuk buraya geldi, seni arıyor.
Listen, this guy just walked in here, looking for you.
Konuştuğunuz kadın Artik, buraya geldi.
That woman you spoke to, Artik, she came here.
Hapishaneden çıkar çıkmaz doğru buraya geldi.
Oh... came straight out of jail.
Yani, her şeyden sonra, buraya geldi ikinci bir şans arıyor.
I mean, after all, she came here looking for a second chance.
Joe ile buluştuktan sonra buraya geldi. Sana sistem konusunda yardım edecekti. Sana, babasına doğruyu söyledi.
That's right, she came over here after she met with Joe, she came to help you with the systems, and she confided in you, her father, Yes!
Anlasana, bu delikanlı, bu eski beyefendi seni şirkette gördü diye buraya geldi.
You see, this lad here has been seen leaving in the company of this ex-gentleman here.
Ve bu gece, Beyaz Saray Personel Şefi buradan ayrılmam için beni çağırttı, ve kendisi buraya geldi.
And tonight, the White House chief of staff called me off of your door, and then he showed up here.
Tamam, bak. O buraya geldi.
Okay, look, she came by.
- Yememiş. Sonra buraya geldi ve ben de nasıl geçtiğini sordum.
And then he comes over here, and I, like, asked him how it went.
Kraliyet ailesinin bir üyesi mi buraya geldi?
A member of the royal family came here?
Kang Chi buraya geldi mi?
Did Kang Chi come here?
Tek başına oturuyordu orada sonra buraya geldi ve ona bakıp durmayı kesmemi söyledi.
He was alone, he came here just to tell me to stop staring at him.
Onlara çoğu, Özellikle, İrlanda , bu nedenle, hiçbir şey buraya geldi savaşmak zorunda hurda için.
Most of them, the Irish especially, arrived here with nothing, so they are forced to fight for the scraps.
Buraya geldi.
He came in here.
Nasıl oldu da işler buraya geldi?
How does integrity come into this?
Emniyet müdür yardımcısı buraya yılda bir kez gelir o da bugüne denk geldi ve şuna bak şimdi Treshon Clay davasındayız çünkü Vorachek, sanırım senin ilgini çekmedi.
Deputy commissioner comes down here once a year, that just happens to be today, and lookie here, now we're on the Treshon Clay case,'cause, well, I guess Vorachek just didn't float your boat.
Geldi buraya.
He's here.
Çok güzel hikayeymiş ama o buraya nasıl geldi?
That is a really sweet story, but how the hell did she get here?
Buraya birisi geldi mi?
Did anybody come in here?
Hanımlar, beyler bu iş buraya kadar geldi.
Ladies and gentlemen, that's what it's come to :
Yani o gece buraya mı geldi?
So she did come here that night?
Buraya nasıl geldi?
How did it get here?
Buraya yüksek tavsiye ile geldi.
He came highly recommended.
- İçki kokusu ta buraya kadar geldi resmen.
- I can smell the booze from here.
Edward Darby buraya senin geldiğin gün geldi.
Edward Darby flew here the day you did.
Başkan yardımcısı buraya bir ticaret anlaşması imzalamak ve iki harika ülke arasında, çok önemli bir dostluk kurmak için geldi.
The Vice President is here to sign a trade agreement and forge a very important friendship between two great nations.
Onu sokakta Mor Ejderler'le dövüşmeye çalışırken bulduk. Ve kaza ile buraya kadar geldi.
We found him on the street, trying to fight the Purple dragons, and he accidentally wound up back in the lair.
Bu nasıl geldi buraya?
How did it get here?
Mickey ne diye geldi buraya?
Why did Mickey come here?
Bu niye geldi buraya?
How did he get in here?
Ayrıca ne zamandan beri buraya demokrasi geldi?
And since when did this become a democracy?
Sence buraya yeni bir enayi bulmaya mı geldi?
You think he's come here looking for a soft touch?
Muhtemelen buraya hayatta kalmaya geldi.
More likely he's come here to keep breathing.
Sana bunu yapan adam buraya oğlumu öldürmeye geldi.
The man who did this to you, he's come here to kill my son.
Herkes buraya senin için geldi.
Everybody came here for you.
Buraya neden geldi?
What's he doing here?
Buraya birkaç kez yanında genç bir delikanlıyla geldi. Delikanlı cemaatimizdendir.
The few times she came he, she was with one young man who's a member of our congregation.
Sanırım buraya gelme vaktin geldi.
I think it's time you come up here. Come on.
Hint Okyanusu'nun her köşesinden balıklar buraya beslenmeye geldi.
Fish from every corner of the Indian Ocean have come to feed.
İlk kez duyuyorum. Buraya 6 aylık çalışma vizesiyle geldi.
Okay, uh, she's here on a six-month work visa.
Öğlen geldi buraya.
He was here this afternoon.
- Ormandaydı. Buraya nasıl geldi?
- It was in the woods.
Evet, dün onu görmek için buraya bir adam geldi.
Yes, there was a man who came to see her yesterday.
" Shivrang ile evlenmek istemiyorum ama dünyanın ta öbür ucundaki akrabalarım buraya geldi bu yüzden vazgeçemem. Tam olarak şöyle dedi :
Well, her exact words were : " I don't want to marry Shivrang,
İkizler buraya sen dokuz yaşındayken geldi.
It's just, when the twins got here you were nine.
Peki bu, buraya nasıl geldi?
- [Walt] Then how did this get here?
Hey, Starfire buraya ne zaman geldi? Geçtin. Güzel sürüş, Cyborg.
Nice driving, cyborg.
Buraya nasıl geldi o?
How did he get in here?
Buraya bir kez daha geldi mi?
Did he come again?
buraya geldin 19
buraya geldim 45
buraya geldiğimde 21
buraya geldiğinde 21
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
buraya geldim 45
buraya geldiğimde 21
buraya geldiğinde 21
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68