English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Daha kötü

Daha kötü traduction Anglais

14,498 traduction parallèle
- Daha kötü o zaman.
Even worse.
Mark'a yapacağımız hiçbir şey onun kendine yaptığından daha kötü olamaz ama her zaman da yanılmıyor.
Nothing we can do to Mark is worse than what he's done to himself, but he's not always wrong.
Şimdi, sence hangisi benim için daha kötü olur?
Now, what do you think would be worse for me...
Disneyland'den bile daha kötü.
This is worse than Disneyland.
Buradan daha kötü olamaz.
Can't be no worse out here.
Ya doğuya geri dönerlerdi ya da daha kötü olurlardı.
And they'd either go back East or they'd turn bad.
Büyüyü elimize yüzümüze daha kötü bulaştıramazdık. Geri de alamıyoruz. - Ve benden hoşlanmıyorsun bile.
Jesus, we could not have screwed up that spell worse, and we can't take it back, and- you don't even like me.
Öldü. Büyüyü elimize yüzümüze daha kötü bulaştıramazdık.
- Jesus, we could not have screwed up that spell worse, and we can't take it back.
Hey, bu haftalık dergideki * fotoğraftan daha kötü değil.
Hmm. Hey, this ain't so much worse than that picture in Us Weekly.
Şiddetli bir baş ağrım var ama belli ki seni daha kötü etkiledi.
- I'm OK. I have a violent headache but, obviously, it hit you harder.
İçindeki şey her neyse önümde duran canavardan daha kötü bir şey olamaz.
Whatever it is can't be much worse than the monster standing before me.
- Bir berduşun kıçından daha kötü kokuyor.
- Smells worse than a bum's ass. - Please, brother.
Çok daha kötü.
He's much worse.
Çok daha kötü!
He's much worse!
- Daha kötü oldum.
- I've had worse.
- Umarım daha kötü bir şey değildir.
- I hope it wasn't something worse.
Daha kötü.
It's worse.
Bıraktığımdan daha kötü durumda.
It's worse than when I left.
Neyin daha kötü olduğuna karar veremedim,... Zoom'un çetesinin bir parçası olman mı yoksa bu samuray terk saçlar mı.
I'm not sure what's worse, the fact that you're part of Zoom's gang, or that weird samurai situation you got going on on the top of your head there.
Sadece bir günlüğüne zengin olmaktan daha kötü ne var?
What's worse than being rich for one day?
Gerçek işimi yapmak yerine, burada senin kötü bir durumu daha kötü yapmanı engellemeye çalışıyorum.
Instead of me being able to do my real job, I'm here trying to convince you to stop making a bad situation worse.
Köpeklere çarpan sürücülerden daha kötü olanlar kimler bilir misiniz?
You know who are worse than drivers who hit dogs?
O çok daha kötü olur.
He'd be a lot worse.
Senden çok daha kötü durumda olan pek çok adam gördüm! Kâhya adamların sırtlarında hiç deri parçası kalmayasıya ölümüne dövmüştü.
I seen plenty of men far worse off than you... no strip of skin left on they back, overseer beat them near to death.
İlk aşkıma yazıldığımda sonu çok daha kötü olmuştu.
Well, when I made a move on my first crush, it went way worse.
Dokuz yaşında bir çocuğa anlatılacak daha kötü şeyler de var.
There are worse things to explain to a 9-year-old.
Hastaneye gitmeye çalışmak onun için daha kötü olur.
Just getting there would be hard for her.
Bunun bazı şeyleri düzeltmesi ve daha kötü olmasını engellemesi gerekiyordu.
This was supposed to fix things, and it ended up making it worse.
- Eğer oğlunu seven bir baba oğlunu boğarak öldürüyorsa sırf daha kötü bir şeyden korumak uğruna kurduğun dünya ne senin öyle?
- If a loving father smothers the life of his own child to protect him from something even worse, what world is this you're building?
Senin hayal edebileceğinden daha kötü şeylere dayandı.
He's endured worse things than you can even imagine.
Louis daha kötü bir zamanda ölemezdi herhalde.
There couldn't have been a worse time for Louis to die.
Olduğundan daha kötü görünüyor.
Looks worse than it is.
Öyle deyince kulağa daha kötü geldi.
Sounds a lot worse when you put it like that.
Hayır, o çok daha kötü olur.
No. No. That would be much, much worse.
Daha kötü gidebilirdi biliyor musun?
You know what? It could've been worse.
Daha kötü yerlerde de kaldım.
Well, I've lived in worse.
Bunun zamanlaması daha kötü olamazdı.
God, the timing of this couldn't be any worse.
Daha kötü hâle getirmekten iyidir.
Better than makin'it worse.
- Veya daha kötü.
- Or a worse deal.
Joyce sana daha kötü bakabilir.
Joyce might look at you even worse.
Eğer Annalise beni onun hakkında endişelendirdiğini duysa..... senin götünü kovardı, veya daha kötü.
If Annalise knew you were trying to get me to worry about her, she'd fire your ass, or worse.
Catherine'yi uyuşturduğunu biliyorum ve ormanlığa attığını, o yüzden onlar... Daha kötü mü?
I know you drugged Catherine and dumped her in the woods, so are they worse than that?
- Hayır daha da kötü yapıyor.
No, makes it worse, actually.
Herneyse, demek istediğim, Connor'u görmediğin zaman ne kadar kötü hissetmendense, onunla görüştüğün zaman ne kadar mutlu hissedeceğine odaklanman daha iyi olur.
Anyway, what I'm saying is that it's best just to focus on how nice it's going to be when you do see Connor as opposed to how bad it feels when you don't.
İşler kötü giderse bizi bir kere daha görürsün.
Things go badly, you'll see us once more.
Burada işimiz bitmeden önce benim hakkımda daha çok kötü şey duyacaksın.
You're gonna hear a lot worse about me before we're done here.
"Felaket tellalı" daha fazla kötü haber mi veriyor?
Come on. More bad news on the "bad news machine"?
Peki beni korumak için daha ne kadar kötü şey yapacaksın?
And how many more terrible things are you gonna do to protect me?
" Kötü bir gecenin ardından daha iyi bir gün geçirdi.
" It had a pretty bad night but a better day.
Onu burada tutarak durumu daha da kötü bir hâle sokuyorsun.
You keep him here, it's just gonna make the situation worse.
Ama kötü olanlar derslerini almaları için konuşulmaktan daha fazlasına ihtiyaçları var.
But the bad ones need more than a talking-to to learn their lesson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]